![]() Türkiye'nin memur portalı |
![]() ![]() ![]() |
ben böyle değildim, yaşarken oldum
bu kötü kaderi sonradan buldum
acaba ben almam sen al, ben kutuma gideyim diye mi tartıştılar
yoksa
onu da ben alayım set bozulmasın, hayır niyeymiş fırça da benim diye mi tartıştılar
ya da
sen al sana daha layık , hayır niye ben alıyormuşum bana ne demek istiyorsun
diye
tartışılmış da olabilir.
Beterin beteri varmış.
Kimi tencere tava tost makinesi ister kimi de fırça...
Böyle iyi biz kötüyüz aynen...:))
nerde nasıl paylaşılmamış dediğim konu.
hayır yani bir alışveriş merkezinde mi, yoksa evde mi gerçekleşmiş bu olay, düşündürücü bir konu.
peşinden allah başka dert vermesin demek istiyorum. önceden zenginin malı züğürdün çenesini yorar derlerdi, şimdi ise tuvalet fırçasına kadar düşüldü. burnumuz hiç şeyden çıkmıyor. kötü mü koktu burası ne ?
:)
Tuvalet fırçası gibi bir nesneyi paylaşamayan insanın görgüsünden söz etmek mümkün müdür? Görgü, çoğu zaman maddi zenginlik ve nüfuzun sağladığı imkanlarla şekillenen yüzeysel bir davranış kalıbı gibi algılansa da aslında bundan çok daha derin bir kavramdır.
Görgü, yalnızca başkalarına karşı sergilenen bir nezaket değil, aynı zamanda bireyin kendi iç dünyasına duyduğu saygının, topluma olan farkındalığının bir yansımasıdır. Görgülü olmak, bireyin sadece davranışlarıyla değil, yaşamın özüne dair anlayışıyla da çevresiyle uyumlu olmasını sağlar.
Peki, bir insan kendini nasıl bu kadar küçük ve önemsiz bir meseleye hapsedebilir? Bu noktaya gelmek, yalnızca bir eşya ya da bir durum üzerinden değil, hayatın bütününe karşı sergilenen bir tutumla ilgilidir. İlişkilerde bu kadar çözümsüz hale gelmek, karakterdeki kırılmaların, kişilikteki eksikliklerin ve yaşamı kavrayış biçimindeki sorunların işaretidir.
Sonuçta hepimiz geldik, geçiyoruz. Bu tür trajikomik durumları yalnızca izlemek ve hayatın mizahi yanıyla yüzleşip geçmek lazım. Çünkü böylesine anlamsız düğümleri çözmeye çalışmak, onları çözmekten daha büyük bir vakit kaybıdır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2025 MN Yazılım |