Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

tanrı elçisi

paylaş araştır

 

  1. tanrı'nın buyruklarını ve öğütlerini us' u olanlara bildiren kişidir.

    arapça karşılığı nebi, resül;

    farsça karşılığı peygamber;

    ingilizce karşılığı prophet;

    türkçe karşılığı yalvaç-yalavaç' dır.

    tanrı' nın kendisine esin yoluyla iletiler gönderdiğini söyleyen

    kişiler nedense sadece 1500-2500 km. lik bir alandaki sami ırkına mensup arap ve ibraniler-yahudiler-museviler arasından çıkmış.

    başka bir coğrafyada yaşayan halkların yazılı belgelerinde

    tanrı'dan esin yoluyla iletiler aldığını söyleyen bir kişiye rastlanmaz.

    bu kişilerin yaşadıkları da (hz. muhammed dışında)

    bilimsel olarak ispat edilememiştir.

    konu, bilimsel yaklaşımla ele alındığında

    karşımıza çıkabilecek sorular şunlar olabilir:

    tanrı neden diğer kişilere de esin yoluyla

    ileti göndermemiş?

    o dönemdeki teknolojisi mi yetersizmiş?

    tanrı, ileti gönderdiği kişilere (insanlığa hizmet noktasında) mesela kibrit çöpünün nasıl yapılabileciğini neden öğretmemiş?

    ayrıca neden hiç bir tanrı elçisi (tekerleğin icadı, ateşin keşfi, atın ehlileştirilmesi, aşı, bisiklet, otomobil, uçak... gibi alanlarda bir buluş sahibi değildir?

    muhteşem mimari eserler, mühendislik yapıları, eşsiz resimler ve müzik gibi san'at dallarında bir "tanrı elçisi" nin adı neden geçmez?

    aslında asıl "tanrı elçileri" kişioğluna hizmet noktasında büyük eserler

    ortaya koyan mimarlar, mühendisler, her alandaki san'atçılar ve tıp insanları

    değil midir?

    aslında asıl "din", en hakiki yol gösterici olan akıl ve bilim değil midir?

     
    (Bkz: kişioğlu)(Bkz: bilimsel yaklaşım)
  2. tanrı neden elçi kullanır ki, araya aracı koymak tuhaf bence

     
  3. 124.000 elçiden bahsediliyor.

    kendilerine ne isim verildiği önemli değil.

    müjdeleyici ve uyarıcı olarak nitelendiriliyorlar.

    kayıtlara geçenler ağırlıklı olarak ulul azam olarak isimlendirilen ve ağır sorumluluklar alan elçiler.

    her millete uyarıcılar gönderilmiş.

    toplulukların uyarılmadan sorumlu tutulmayacakları belirtilmiş.

    ukalalık ve cahillik yapmak istemem ama

    kainat harıl harıl çalışan dinamik bir yapı

    bizim kafalar ikonik görsellerle tıka basa dolu olduğu için

    yanlış şeylere kanalize oluyoruz.

     
  4. sadece elçi kullanılmıyor anladığım kadarıyla.

    elçiler, zulümde ve azgınlıkta ileri giden toplumlar için görevlendirilmiş yanlış anlamadıysam.

    Yani sosyal dengenin bozulduğu, zorbalığın arttığı, sistemin ağır derecede hata vermeye başladığı dönemlerde.

    kanalları açık olanlar vardır, kanallarını kapatanlar vardır, yani algılarla alakalı, düşünmeyle alakalı, vicdanla alakalı, bir de bilimle alakalı...

    mesela derece derece insanlar vardır.

    tabi onları bulamayız çünkü davul zurna çalıp biz buradayız diye ilan etmezler.

    ne vazifeleri varsa onu icra ederler.

     
  5. tanrı'nın elçi kullanmasından daha ilginç olan şey, insan uygarlığı ile 14 yüzyıldır iletişimi kesmiş olmasıdır. hadi 1000 1200 yıllık süreçte pek büyük değişimler olmamış diyelim, ama son iki yüzyılda olanlar resmen baş döndürücü seviyededir ve artan bir ivmeyle gelişme devam etmektedir.

    beş yüz yıl önce birinin fotoğrafını çekseniz, sesini kaydetseniz, helikopterle uçup geri inseniz,veba gibi bir hastalığı tedavi etseniz önünüzde iki seçenek olurdu. ya tanrı ilan edilirdiniz ya da büyücü. işte tanrı'nın bu tip buluşlar hakkındaki düşüncelerini bilmiyoruz çünkü iletişim kesilmiştir. bugün birçok konuda verilen fetvalar 1400 yıl önceki dünyaya zorlama benzetmeler yapılarak verilmektedir çünkü başka çare yoktur, elde veri yok.

     
  6. ayrıca ortadoğu dışında da peygamberlik diye bir kavram yoktur, peygamberlik, binlerce yıllık ortadoğu din geleneğinden gelen bir makamdır. çin'de, hindistan'da, kayıtları sınırlı da olsa türk yurtlarında, avrupa'da, iki amerika kıtasının tamamında, okyanusya kültürlerinde tanrı'nın elçisi olarak ortaya çıkmış birisi kaydedilmemiştir.

     
  7. iletişimi kestiğini kim söyledi ?

    İmdaaattt !!! :)

    dua ediyorsunuz,

    bebekler dünyaya geliyor,

    rüyalar görüyorsunuz,

    astral seyahatler yapıyorsunuz,

    bazı kurtuluşlara mucize adını veriyorsunuz,

    bazı canlıların bazı canlılar imdadına yetişiyor,

    bilim insanları var,

    samimi uyarıcılar var,

    teknoloji ilerlemiş.

    iletişim kurmak istiyorum ama kuramıyorum diyenlere şu tavsiye ediliyor: Sisteme yardım edin, sistemin akışına yardım edin,

    mucize olarak artık gökyüzünden bir sofra inmesini beklenmeyecek seviyeler...

    akıldan ve bilimden başka ne ikna edebilir ?

    ben söyleyeyim.

    Hiçbir şey.

    Bence konuya ilgi duyanlar Halis Aydemir'i takip etsin.

    Allah'ını seven defansa gelsin. :)

    mevzu kala kala benim gibi garibana kaldı.

     
  8. son olarak elçilerin bir de şu fonksiyonu varmış.

    şahitlik yapmak.

    gereken uyarıların yapıldığına dair şahitlik yapmak.

     
  9. Muhteşem bir konu ve giriş entrisi

    Alışık olmadığımız türden, saygı uyandıran...

    İnanç devrreye girdiğinde ilgili sorulara bilimsel metoda aykırı olmaksızın bir cevap bulunabilir

    Bilimin membağından çıkan biri olarak söyleyebileceğim şu ki his ve inanç olmadan yalnızca bilimsel metodu kullanarak gönyeyi doğrultamıyoruz, rotayı bulamıyoruz.kendimde yaşadığım bu durumu onlarca kişide daha gördüm ve gözlemledim.

    Huzurluca yaşayabilmek, o düşüncelere yer etmiş mıhı söküp atabilmek için bilimsel metodun bir noktasına hisleri ve inancı yerleştirmek gerekiyor

    Hissettiğiniz en doğrusudur, hissetmek için var olmuş olamaz mısınız?

     
  10. diyorlar ki:

    insan beyni

    şöyle tasarlanmıştır,

    yaratıcıdır, hayal kurar ama daha önceden var olmamış ya da var olandan esinlenmemiş hiçbir şeyi tasarlayamaz.

    yani tasarlamak için, inşa etmek için, temellendirmek için mutlaka varlığın bazı parçalarından yararlanır.

    yarına kadar daha önce hiç olmamış bir renk bulup çıkarın ve tanımlayın desem ya da süre de vermesem

    bildiğimiz hiçbir şeye benzemeyen bir hayvan tasarlayıp modelleyin desem

    ya da başka bir yaşam döngüsü kurgulayın desem

    var olan şeylerden yararlanmak zorunda kalırsınız.

    beynimiz ya da ruhumuz diyelim

    olmayan bir şeyi tasarlayamaz.

    düşünceler, fikirler de aynı şekilde.

    zıtlıklarıyla birlikte

    tamamen olanın içinde.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.