Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
insanlara bu tarz bir seçenek sunulsaydı böyle bir hakkı kullanmaya pek yanaşmazlardı diye tahmin ediyorum.
Herkes kendi derdini ağır bulur fakat bir başkasının derdini pek ciddiye almaz, dinlemez ya da yargılamadan sorgulamadan anlayamaz.
Bu nedenle derdi varsa da kendi derdidir. Tanıdık bir derttir. Başı sonu ölçülüp biçilmiştir, yabancı değildir, yol haritası çizilmiştir, benimsenmiştir ...
Hem ağlarım hem giderim hesabı hem çekerim hem dırdır ederim hem de vazgeçmem yöntemiyle ilerliyoruz.
Başkalarını yargılama konusunda çok maharetli olduğumuzdan ve " öyle yapmasaymış, böyle gitmeseymiş, şöyle tercihte bulunmasaymış..." cümlelerine sıklıkla saplandığımızdan insanların sıkıntılarını dinlerken o sıkıntıların çoğunlukla "hak edilmiş" sıkıntılar olduğunu düşünürüz. İnsanlar da bizim hakkımızda aynı şeyleri düşünür. Yine de "Ver derdini, al derdimi" pozisyonuna kimse kendini sokmaz.
Mark Twain'in ( Samuel Langhorne Clemens ) "Çalınan taç" hikayesi ve filme dönüştürülmüş hali bu anlamda bence mükemmel bir örnek.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |