Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
peygamberimiz döneminde yaşamış hepsinden binlerce menkıbe ve dersler çıkarılabilecek nadide insanlar
Sahabi nin çoğuludur. Tanım aslında iki türlüdür. Bir kısım alim sadece peygamberimizi görmenin ve müslüman olmanın sahabi olmak için yeterli olduğunu savunurken diğer bir kısım görmek ve bakmak farkını ifade edercesine her görme faaliyeti bu mevki için yeterli değildir derler. Şunu savunurlar: önemli olan yüzünü görmekten ziyade bilfiil sohbetine katılmak, dediklerini duyabilmek, şahsını görebilmek ve bunu idrak edecek dini yeterliliğe sahip olabilmek.
Bütün bunların yanı sıra sağlığında karşılaşıp, efendimizin vefatından sonra müslüman olanların durumu da ayrı bir tartışma konusu olmuştur.
Şahsi kanaatim: tanışıyoruz diyebileceğiniz ölçü, sahabi olabilmenin ölçüsü olmalıdır.
"Ashabım gökteki yıldızlar gibidir hangisine uyarsan hidayete erersiniz.? şeklinde hadisin yanlış anlaşıldığını düşündüğüm topluluktur.
Bir topluluğun içinde iyiler olduğu gibi kötüler de olabilir. Nitekim, Rivayetlere göre sahabelerin belli bir kısmı Peygamberimizin ölümünden sonra namazı terk etmiş, zina, fuhuş, alkol gibi haramlara bulaşmışlardır. Elbette ki bu sahabelere uymak insanı kurtaramaz. Gene sahabelerin anlaşmalıklara düşüp kendi aralarında savaşıp kan döktüklerini biliyoruz (mesela Cemel, Sıffın ve Nehrevan savaşları buna örnektir.) Kuran Müslümanların itilaflarını kınamışken, birbirlerinin kanını dökmüş insanların "hepsini" birden "yıldızlar gibidirler" diyerek, nasıl dinimize kaynak yapabiliriz?
Allah Teala'nın ayetlerinde bizzat ifade edip "kendilerinden razı olduğu" ve Rabb'lerinin bu razılığından da o sahabilerin memnun kaldığını ifade eden kimselerdir.
Ve yine,
Allah Teala'nın biz kullarına, "sizler sahabiler gibi bana ve rasulullah'a iman ederseniz ancak kurtulursunuz" diye met ettiği Allah dostlarıdır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |