1 2 3 4 5 6 7 8

robot çağı

paylaş araştır şikayetçiyim

 

  1. Hayvanları ve insanları ağır bedensel yüklerden kurtaracağı için bir an önce gelmesi gereken dönem.

     
  2. Bu çağa daha gelmedik mi acep.

    Ev süpürülecek dip köşe; ortada robot yok, tek robot benim.

    Nerede bu mühendisler, çekirdek ailelerinde çekirdek mi tüketiyorlar?

     
  3. Modern çağ, bizi bir makinenin dişlileri gibi işleyen bir sistemin içine hapsetti. Kendi varlığını tanrısallaştıran bu düzen, bizi sistemin yaşaması için var eden ama sonra "olmasanız da olur" noktasına gelen bir hikâye yazdı. Henry Ford, bant sistemini icat ettiğinde atlar işlevsiz hale geldi ve dramatik bir şekilde azaldı. Bugün aynı şeyin insanlar için olduğunu söylemek abartı değil. Endüstri 4.0, karanlık fabrikalar, yapay zeka ve otomasyon? Değişim baş döndürücü bir hızda ilerliyor ve biz bunu yalnızca dışardan izliyoruz.

    Dokunmatik ekranını kaydırırken 'güncel' olduğunu zannedenlerin, bu değişimin boyutundan haberi bile yok. Lazer silahlarından, küresel politik manipülasyonlardan haberdar olduklarını zannedenler için bile gerçeklik bu hızın gerisinde kalıyor. Ve bu hız, "olmazsa olmaz" olduğunu sanan insanları anlamsız bir yığına dönüştürüyor. Yığınlar, sistemin vazgeçilmez köleleriydi; ama artık sistemin köleye bile ihtiyacı yok. Otomasyon, üretimi daha ucuza, daha hızlıya ve tamamen insansız hale getiriyor.

    Peki ya Tanrı?

    Bir yandan 'Tanrı devreye girmeli' diyoruz, diğer yandan bu sessizliğin belki de insanoğlunun kendi cehennemini yaratmasına izin vermek olduğunu düşünüyoruz. Çünkü neden var olduğunu idrak edemeyen bir toplum için, bu sistem bir tür kölelik; farkında olmayanlar içinse bir mezar taşı. Tanrı'nın burada olup olmadığını tartışmadan önce, asıl sorun şu: Biz nerede duruyoruz?

    Çözüm Ne?

    Sistem, kendi içinde sürekli çözümler üretiyor gibi görünüyor: Yeşil politikalar, sürdürülebilirlik vaatleri, Endüstri 4.0?a uyum sağlama çabaları? Bunların hepsi sistemin dişlilerini daha verimli döndürmekten başka bir şey değil. Bizdeki siyasiler bu kavramları sadece kendi küresel efendilerine uyum sağlamak için kullanıyor. Geçmişte 'ne istediniz de vermedik' diyenler, bugün küresel çetelere hizmet yarışına girmiş durumda. Muharrem İnce'nin 'Endüstri 4.0' dediği yer, insanların artık oyunda bir piyon bile olmadığı bir düzen.

    Olmasak da Olur

    Tarihin bu noktasında, yarına dair plan yapmak bile anlamını yitiriyor. Sistem hepimizi bir izleyiciye dönüştürdü; bireysel varlıklarımızın ne kadar değersiz olduğunu her geçen gün daha açık şekilde gösteriyor. Ama belki de bu farkındalık, en büyük gücümüz olabilir. Çünkü insan, her şeye rağmen 'hayır' deme yeteneği olan tek varlık.

    Şimdi izleme modundayız. Herhangi bir plana tutunmadan, kaosa tanıklık ediyoruz. Ama unutmayın, bu tanıklık bile bir duruştur. İzlemek, anlamak ve zamanı geldiğinde bir şeyleri değiştirmek için harekete geçmek... İşte belki de insanın "olmasa da olur" kıyısından geri döneceği tek yol bu.

    Çünkü biz olmadan da işler yürüyor gibi görünüyor. Ama sistemin asıl korkusu, bizim bir gün neden yürüdüğünü sorgulamamız. O gün geldiğinde, bu çarklar belki de duracak.

     
  4. 2137 yılının mayıs ayında gireceğimiz çağ.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.

 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri veya çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
Tamam