Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
okuduğum lise kenar mahalledeydi. eskişehir'in en sondan ikinci başarılı lisesiydi. maddi durum nedeniyle bu lisedeydim. lisenin resmi olmayan okul birincisiydim. resmi birinci dayılıydı sanırım. bu konuda teferruata girmeyim. gözüm tıp fakültesindeydi, boğaziçi olmazdı çünkü maddi imkanlar memleketimde okumamı gerektiriyordu. sınıfımın başarı düzeyine de katkım oluyordu, arkadaşlara beleş özel ders bile veriyordum. işin garibi ben dersane yüzü görmediğim hâlde dersaneden, özel derslerden başını kaldıramayan arkadaşlara ders anlatıp çözemedikleri soruları çözüverirdim hayrına. lisede her arkadaşımın meslek hayali vardı. benim hayalimin ''doktor olmak'' olmasının dramatik nedeni ailemde hastalanıp kaybettiğim yakınlarıma üzülmekten bıkmak, bir şeyler yapmaya çalışmaktı. sınıfta bir kız genetik mühendisliği okumak istiyordu ama olamadı. bir arkadaşım orman mühendisi oldu. bir arkadaşım istatistikçi oldu. bir kızcağız da gelin olmak istiyordu hep, sınıfın tülünü kafasına dolayıp gelinlik hayali kuruyordu. bir arkadaşım semt pazarında pazarcıdır, memlekete geldiğimde onu görmek uğruna pazara giderim. şimdi en can alıcı noktaya gelelim. bir kız makine mühendisi olmak istiyordu, dedim ki deli misin? yağın pasın içinde ne işin olur? kız ilkeli ve kararlıydı. össye girdik ve tercihlerimden makine mühendisliği bölümü tutmasın mı bana? eee büyük lokma da yememeli büyük söz de dememeli insan. o kararlı ve ilkeli kız ilk sene makine mühendisliğini kazanamadı, ikinci sene benim üniversitede makine mühendisliğini kazandı. ben meslek hayatım boyunca yağın, pasın içinden çıkamadım, belki onun şartları daha iyi durumdadır, allah bilir.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |