Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Ne çok severdim,
Ne çok gülerdim
O günün gelmesini ne çok beklerdim dediğim dizi ...
İsmail abinin beklediği gemi gibiydi bazı şeyler
Gelmeyeceğini bile bile beklemek ve el sallamak görünmesede senin bildiğin, hissettiğin o şeylere
Kendince selam göndermekti, saygılar demekti..
Mecnunun söylediği şarkılar gibiydi
Kimi zaman eğlenceli
Kimi zaman melankolikti hayat ..
Kendince çektiği klip tadındaydı ..
Erdal bakkal
Yavuz
Leyla
...
Öyle özledim ki bu diziyi
Hala netten eski bölümlerini izler
Neler söyleneceğini bildiğim halde
Hala aynı şeylere gülebiliyorum
Geri dön Tülay der gibi bağırasım var sana
Geri dönnnn Leyla ile mecnun (gülücük)
Yeniden bölümlerini izlemeye başladığım absürt komedi dizisi. Erdal Bakkal'da çayımızı içip, İsmail Abi'nin gemisini beklemişliğimiz çoktur.
Yeniden çekildiğini duyunca " kargaşadan izleyemediğim eski bölümlere inat" biraz bakayım dedim.
O zamanlar nefes alacak zamanım yoktu hep duyuyordum ama ilgimi veremiyordum.
üzerinden 8 yıl geçtiği söyleniyor.
Bir kere oyuncu kadrosu çok çok iyi.
Hatta mükemmel.
Sinirden güldürüyor.
Yabancılar izlese asla anlayamaz.
O kadar bize ait.
Ben zaten itirazım var filmini de, Erdal bakkalın diğer rollerini de beğenmiştim.
Dizi çok iyi ama herkese hitap etmiyor.
Meraklısı için güzel bir hikaye.
Hikaye değil aslında hali pür melâlimiz.
Diziyi izlerken elimdeki işle uğraşıyorum gülmekten ziyade anırır gibi sesler çıkarıyorum arada. :)
aklıma da şu şarkı geldi:
Ne sen leylasın ne de ben mecnun
ne sen yorgun ne de ben yorgun
kederli bir akşam, içmişiz sarhoşuz, hepsi bu
tarihin tozlu raflarında kalan bir ihkayenin kahramanları
ne leyla kalmış ne mecnun
ikiside bir diri üç ölü..
ilk kez genceli nizami tarafından işlenmiştir leyla ile mecnun. ondan diğer yazarlara sirayet etmiş, kaynak olmuştur. en beğenilen leyla ile mecnun hikayesi fuzuli'ye aittir.
bağdat civarında önemli bir arap ailesinin oğlu olan kays ile leyla aynı okula giderler. okul sıralarında kays ile leyla arasında gönül ilişkisi başlar ve zamanla aşka dönüşür. ilişkiyi öğrenen ailesi leyla'yı okuldan alır. '' neyine senin okul, herif bulmaya gidiyon hemii '' diye bi güzel döverler kızı. leyla'nın okuldan ayrıldığını gören kays da '' neyime sensiz tahsik hayatı, yere dibine batsın atom fiziği '' deyüp o da tahsil hayatına son verir, okuldan ayrılır ve yollara revan olur. onun bu hali halk arasında duyulur ve perişan halinden hareketle ona '' mecnun '' derler.
yaşadığı çevrenden uzaklaşıp çöle çekilen mecnun'u babası sevdiğine kavuşturacağına dair yemin eder. gel oğlum etme eyleme bi kız için değmez diye bol keseden vaatlerde bulunur. gel gelelim leyla'nın babası da bu aşka engel olur.. ( e e aşk dediğimiz kavuşamamak ile ilintili değil mi a dostlar.) her neyse mecnun'un babası oğluna derman bulmak için onu kâbe'ye götürür ama burada da mecnun'un derdine derman bulunmaz. nevfel isimli bir kabile reisi mecnun'un hikâyesini öğrenir ve onu leyla'ya kavuşturma sözü verir. bu kavuşmaya engel olan leyla'nın kabilesiyle olan savaş girişiminde başarıya ulaşsa da sözünden cayar bu namert ve leyla ile mecnunu evlendirmez. gel zaman git zaman leyla'yı, ibni selam diye bir zengin ile evlendirirler. leyla kuzum intihar etme tehdidi ile kocasını kendinden uzak tutmaya çalışır.
mecnun, leyla'nın evlendiğini öğrenince büsbütün derbeder olur, anası babası da ölür bu arada. ( geldi mi üs üste geliyor ) bu perişanlık ile 30 yıl geçer. mecnun artık mahalleden çocukların diline kadar düşmüş bir düşkün olur. leyla ise onu bekleyen gün görmemiş gelin. leyla'ya el süremeyen kocası ölür, bunu duyan mecnun gün vuslat günüdür deyip saçı başı düzeltir, yola çıkar, ve buluşurlar. fakat bunca yıldan sonra artık aralarındaki aşkın beşeri değil de ilahi olduğunu idrak eder bizim maşuklar. beşeri aşkın artık kendilerini teskin etmeyeceğini idrak ederler. leyla bi süre sonra mecnun'u rüyasında ölmüş olarak görür ve bunun gerçek olduğunu düşünür.. uyandığında ise hastalığa yakalanır ve ölür. mecnun da onun mezarı başına gider, mezarına sarılarak ruhunu teslim eder. halk da bu iki aşığı aynı mezara defneder.
fuzuli'nin işlediği konu da şöyledir;
bir gün ki bahâr-ı âlem-efrûz
vermişdi cihâna feyz-i nevrûz
.
salmışdı nikâb çehreden gül
çekmişdi sürûd-ı nâle bülbül
.
şeb-nem mey-i nâbı ile lâle
doldurmış idi kızıl piyâle
.
olmışdı gül ile sebze-i ter
firûze-fürûz ü la'l-perver
.
bir niçe musâhib-i vefâ-dâr
mecnûn-ı şikesteni görüp zâr
.
her yan dediler ki ey belâ-keş
gül çağıdur olmagıl müşevveş
.
bu faslda âdemî gerek şâd
endûh ü belâ vü gamdan âzâd
.
çün ebr değülsen olma giryân
çün seyl değülsen etme efgân
.
gül kimi bırahma sîneye çâk
sebze kimi etme bisterün hâk
.
10 ancak özüni esîr-i gam kıl
lutf eyle hırâma gel kerem kıl
.
sahrâ dutalum mey içelüm şâd
endûh ile olma beyle mu'tâd
.
ey gonca-dehân ü serv-kâmet
gül oyna zamânı kıl ferâgat
.
şâyed açıla gül-i murâdun
muhkem kıl esâs-ı i'tikâdun
.
seyr üzre bu nevbahâr faslı
.
şâyed bulına nigâr vaslı
mecnûn-ı hazîn ayağa durdı
.
sahrâlara seyr içün yüz urdı
giryân giryân kılurdı seyrân
hayrân hayrân gezerdi her yan
geh sebzeye arz-ı râz ederdi
geh lâleye min niyâz ederdi
çeşmine sürerdi lâle dâğın
âşık sağınup öpüp ayağı
nergis gözine nigâh ederdi
yârı gözin anup âh ederdi
söylerdi benefşeye gam-ı dil
kim söyleye olsa yâra vâsıl
bülbüllere şerh ederdi hâlin
kumrîlere mihnet ü melâlin
her turfe çiçek görüp çeküp âh
menzil menzil gezerdi nâgâh
bir menzile düşdi reh-güzârı
kim seyrde idi anda yârı
bir niçe perî-ruh ile hem-dem
mecnûn-ı şikesteden mukaddem
leylî güzer etmiş ol fezâya
salmış gül ü lâle üzre sâye
mecnûna mukâbil oldı leylî
bahr-ı gama yetdi derd seyli
ol iki sehî-kad ü semen-ber
birbirine oldılar berâber
bir dem bahabilmedi ol aya
düşdi yüzi üzre misl-i sâye
leylî hem itürdi ihtiyârın
bir dem görebilmedi nigârın
hayrânlığı ol makâma yetdi
kim düşdi ayakdan ussı getdi
gül suyu sepüp revân yüzine
leylîni getürdiler özine
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |