![]() Türkiye'nin memur portalı |
|
land ingilizcede kara parçası, arazi, toprak anlamına geliyor.
peki kökeni nedir ?
cermen kökenli olarak tanımlanmış.
proto cermen: landa
proto hint avrupa: lend
eli ise kırlareli, yıldızeli, türkeli
örneklerinde olduğu gibi
el ya da il
ülke, yurt, vilayet, yaşanan yer.
örnek: bizim eller ne güzel eller, vardım hint eline kumaş getirdim.
zamanla el kelimesi il kelimesine dönüşmüş.
land ekine yine takıldım.
Hamza yardımcıoğlu Atlantis isminin yunancaya uyarlanmış bir isim olduğundan bahsediyor.
Yani yunanlı aristokratlar tarafından ortaya atıldığı için kendi dillerine uyarlayarak atlantis dediklerini;
aslında kıtanın ya da medeniyetin atland/adland olarak isimlendirilmesi gerektiğini söylüyor.
Sonra da sanırım Ad kavmi ile bir bağlantı kurulabileceğinden bahsetmiş.
Ad kavmine bakalım nerede yaşamış ?
Yok olan bir kabile/kavim/millet olarak tanımlanmış.
Arap kabilesi olduğu söylenmiş. Bakalım ne derece doğru ?
Hz. Nuh oğlu, Sam oğlu, irem oğlu, Avs'ın; Ad kavminin atası olduğu belirtilmiş.
bu durumda Ad kavminin kronolojik olarak tufan sonrası varlık gösteren milletlerden biri olduğunu kabul edersek.
Başka ipuçlarına bakalım:
Kendilerine Hz. Hûd gönderilmiş.
Yaşadıkları yer ise kum tepeleri anlamına gelen Ahkâf olarak da isimlendiriliyormuş.
Hangi milletle bağlantılı oldukları ve tam olarak nerede yaşadıkları hakkında kesin bir bulguya ulaşılamamışmış.
Buraya kadarlara bakarak topluluğun bir Sami topluluğu olduğunu ve Semitik dillerden birini konuştuklarını varsayabiliriz.
bakalım sami dillerinde bölge isimleri nasıl türetilmiş ?
Arapça nisbe/nisbah eki ne demek ?
nesba veya nesbat olarak da çevrilebilirmiş.
kişinin köken yerini, atalarının kabilesini veya soyunu belirten bir sıfat soyadı olarak tanımlanmış.
ismin sonunda kullanılıyormuş ve erkeklerde -iyy kadınlarda -iyyah ekiyle bitiyormuş.
nisbeler -el ya da -al ekiyle başlar ve -i ekiyle bitebilirmiş.
örnek:
el Basri : basra'dan
el İsfahan'i : İsfahan'dan
al rumi : Roma'dan
al mısri : Mısır'dan
yine aynı şekilde, -iyyah ve -iyye ekleri de nisbe olarak tanımlanmış.
Örnek: 11. yüzyıldan itibaren arap tarihçiler tarafından Anadolu'ya verilen isim Türkiyya/türkiyye. Selçuklu hakimiyetindeki Anadolu'ya bu ismi vermişler.
Aynı mantıkla bazı yer isimlerinin arapça eklerle oluştuğunu söyleyebiliyoruz.
ıslahiye, lazkiye, suriye
Bütün bunları şey için yazdım.
eğer âd kavminin kumlar üzerinde kurulmuş bir ülkesi varsa, ismi adland olmazdı muhtemelen adiyye/adiyya ya da eski yunanca adieia gibi bir şey olurdu.
Halkına da " El Adi" gibi bir isim verirlerdi.
Bak şimdi aklıma ne geldi :
Adi kelimesinin kökeni arapçaymış ve bayağı, sıradan, alışılmış anlamına gelen adet yani alışkanlık isminden geldiği belirtilmiş.
halbuki biz adi kelimesini düşük kaliteli, düşük değerli, kötü anlamında kullanıyoruz.
Belki de oradan gelmiyordur. Yani alışılmış, adet haline gelmiş anlamından gelmiyordur.
Belki Burada helak olan ad kavmine bir atıf yapılmıştır ve Adi yani ad kavmi ile ilgili aşağı, bayağı, düşük değerli atfı yapılmıştır.
Hatta belki adet kelimesi de ad kavmine atıf yapılarak türetilmiştir.
ya da tamamen saçmalıyorumdur. Neyse.
ama başka bir mantık yürütürsek:
Arap mitolojisi ve aynı zamanda kutsal metinler, kısacası bölgeden derlenen bilgiler helâk olan bir Ad kavminden bahsediyor.
tahmini olarak tufandan 800 yıl kadar sonra yaşadıkları hesaplanmışmış.
7 gün 8 gece süren bir kasırganın onları yok ettiğinden bahsediliyor.
medeniyetleri tamamen sona ermiş.
İslam inancına göre yaşadıkları bölge, Yemen'de ; Umman ile Hadramut arasında kalan bölgeymiş.
Hicr olarak da isimlendirilen Arap yarımadasının kuzeybatısında kalan bölgeye de işaret edilmiş.
Not: hicr men etmek, yasaklamak, engellemek anlamına geliyormuş ve hicran da ayrılık, ayrı kalma anlamına geliyormuş.
ikinci not: Arap yarımadasınde gelişen olaylar sanki kuzey ve güney diye ikiye ayrılmış gibi. Mesela bir hadise gerçekleşmiş bakıyorsun hem kuzeyde cereyan etmiş hem de güneyde bir benzeri ortaya çıkmış. Daha doğrusu orada olmadı burada oldu gibi bir ikilik oluşmuş gibi. Tarihe sahip çıkma isteği mi, kasıtlı olarak kafa karıştırma çabası mı, tereddüt mü her neyse kabirler, olayların gerçekleştiği yerler vs. orası mı burası mı diye tereddütte bırakıyor.
Şimdi bu kavmin başına gelenler ki az buz bir şey değil.
şeyi kabul edersek ki bunlar ispatlanmış:
Buzul çağında bile insanlar öyle gelişmiş bir ticaret ağı kurmuşlar ki her koşulda dünyanın orasından burasına malları, yiyecekleri, şunu bunu taşıyıp ticaret yapmışlar.
ticaret ağları ve yollar, geçitler, tahminimizden çok çok daha eski ve kanıksanmış.
Bununla ilgili onlarca materyal bulunmuş ve tescillenmiş.
Bu durumda dünyanın bir yerinde başına korkunç şeyler gelen bir milletin haberi anında öbür yerlere uçmuştur.
Bu ad milletinin yaşadığı yere de kuzeylerde bir yerlerde adland ismi verilmiş midir ? Verilmiş olabilir.
Mısırlılardan bu hikayeyi duyan yunanlılar da adlantis diye ilave yapmış olabilirler mi ? Olabilirler bilemedim.
iyi de mısırlılar niye kulaklarını tersten tutsun onu anlayamadım.
Yani nşa da bir mısırlının ad kavminin yaşadığı yere adiyye gibi bir şey demesi gerekiyor. demiyorlarsa oraları da bir kurcalamak lazım.
Yani çok karışık o atlant ile bu Ad memleketi aynı yer olabilir de olmayabilir de.
Sonuçta biri bir hafta süren bir kasırga ile yok olmuş.
Diğeri suların altında kalmış ya da ona benzer bir şey yaşamış.
şimdi prensip olarak, inanç gereği, yalan söylememek gerektiğini ve dosdoğru olmak gerektiğini derinden benimsemiş kültürlerin temsilcilerinin geride bıraktığı kayıtları biraz daha fazla ciddiye almak lazım gibi.
iyi de bunlar kimler ?
Mesela işte ne bileyim kumran yazıtlarını geride bırakan esseniler, islam döneminden mesela sahabeler,
yani biraz daha dünyevi değil de ruhani yaşamı tercih eden keşişler, tibet dağlarındaki manastırlardaki insanlar falan filan.
bun insanların yazıp çizdiklerine daha çok itibar etmek daha mantıklı değil mi ?
Yani dünyevi ve stratejik düşünen insan kelimenin tam anlamıyla "yazar". Biz de ona "yazıyor" deriz.
gerçeği yazanlar ise onu çok gizli bir yere saklar. Yani ben olsam öyle yaparım.
derim ki: Şimdi bunu eğip bükerler, o yana bu yana çekerler. Ne olur ne olmaz noter moter de yok iyisi mi bunları yazıp bulamayacakları bir yer saklayayım. Saklayayım ama en güvendiğim dürüst kişiye de bilgisini bırakayım ki o da kendi ardılına bilgiyi bıraksın.
şimdi unutur munuturlar, kulaktan kulağa gibi, en iyisi ince ince detaylıca yazayım.
Yani demem o ki: Sahi o kumran yazıtları parça pinçik olmuştu ama ince ince birleştiriliyordu. Acaba son durumu nedir ?
| İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2025 MN Yazılım |
