Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
zamanının çok çok ötesinde eğitim veren, amaca yönelik, pratik, masrafsız, köylünün ve köylerin kalkınmasını sağlayacak dinamikleri oluşturmuş, kinyas kartal gibi bir ağa torununun zoruna gittiği için dönemin demokrat parti iktidarınca akla hayale sığmayacak argümanlar öne sürülerek çıkarılan bir kanun değişikliği ile kapatılmış eğitim kurumlarıdır.
bugünün zırcahil, eğitimsiz, ağa torunu olma özentili ideolojik kışkırtıcı tiplerince bilip bilmeden çamur atılmaya çalışılıyor.
merak edenler önce bir kinyas kartal'ı araştırsın da, sonra buraya dil uzatsınlar.
elli bin oy uğruna ya rab, ne güneşler batıyor.
1936-42 yılları arasında hizmet vermiş ilk öğretmen ve köy öğretmeni okullarıdır.
İlk yasasıyla askerliğini onbaşı ve çavuş yapanlardan teşkildi. Daha sonra da üç beş iki sistemi ile enstitü olup akademik kariyerli hocalardan eğitim aldılar.
İttihatçı projesidir,tabiki her totaliter rejim ,halkı, köylüyü, esnafı, askerleri, gençleri, kadınları, kendi ideolojisi ve partisine bağlı bireyler ister,yurt dışı mali destek kaynaklarını kaçırmak istemez
İlk olarak İsmail Hakkı Tonguç rehberliğinde 1936 da açılan eğitmen okulları ,17 Nisan 1940 da köy enstitüleri ne dönüştürüldü ,ana hatlarınin programcısı ise 1924 te ,Atatürk'ün talebiyle türk egitimini dizayn eden ABD li John deveydir
Bu okullarda bağcılık, arıcılık, balıkçılık, marangozluk, terzilik, demircilik ve duvarcılık türkçe, matematik, fizik, tarih ve yurttaşlık bilgisi dersleri verilirdi ayrıca,sabahin erken saatlerinden itibaren öğrenciler folklor,kızlı erkekli tiyatro gösterisi yapma ,öğrenci ve ogretmenler tek tip forma giymek zorundaydılar,mandolin çalmakta bu okullarla özdeşleşmiştir
1945 sonrası demokrasiye gecince dillendirilemeyen şeyler:
Yatılı bir okulda kız ve erkeklerin bir arada kalmasi ,komünist dinsiz bir gençliğin yetiştiği fuhuş yuvaları olduğu,her yerde düşürülmüş ceninlere rastlandığı, okul inşaatlarında köylüye angarya yüklenmesi , ulu orta dillendirilir oldugu gibi sık sık polis baskınları da yaşanıyordu.
Hasan Ali Yücel hem devrimci hem demokrat olunmaz eleştirisi ve komünizme geçit vermekle suçlandı ,avukat Kenan Öner arasındaki dava itibar kaybettirdi
Sonrasında;
1948 te öğretmen okullarına dönüştürülmeye başlandı. Hasanoğlan Yüksek Enstitüsü kapatıldı,Tonguç görevden alındı. Bu Hıfzı Veldet gibi Kemalist yazarlar tarafından karşı darbe olarak görüldü. 1954 senesinde köy enstitüleri resmen lağvedildi. Görüldüğü gibi kapanma süreci tek parti devrinin icraatlandır,demokrat Parti'nin degil.
Bu okullar mili suurdan eksik,idealist olsa da halkın degerleriyle çelişkili zihniyete sahiptir ki;
"Köy enstitüsü mezunları kendilerini Atatürk zannediyorlar" sözüne, Hasan Ali Yücel, "Her birinin bir Atatürk olması temenni edilir" diyerek enstitülerin hakiki misyonunu açıklıyordu.
mezunlarına imkan ve fırsat eşitliği tanımayan ,20 yıl köylerde kalmak mecburiyetinde bırakan bu okullarlarda 25 lira maaş alınıyordu. DP devrinde Tevfik İleri,
İsteyenlere köylerde kalma, daha ileri seviyede eğitim almak isteyenlere şehirlerde okuma şansı verip maaşları 105 liraya çıkardi. Daha sonra ne mi oldu Şehirlere yerleşenler, eğitimde, şöhrette daha çok yükselenler, kendilerine bu imkanı sağlayan DPli ve Tevfik İleriye düşman kesildiler. Niçin mi? Komünist oldukları için.
Enstitülerin fikir babalarından İsmail Hakkı Tongucun oğlu Engin Tonguç şöyle der:
"Köy Enstitüleri sistemi başlı başına, ne bir okuma-yazma kampanyası, ne bir öğretmen yetiştirme çabası, ne bir köy kalkınması sorunu idi. Temel amacı bakımından, tarihsel koşulların hazırladığı olanaktan yararlanarak, iktidara katılıp, elde edilen yürütme gücü ile, emekçi sınıfları bilinçlendirmek ve devrimsel süreci hızlandırmak için girişilmiş bir devrim stratejisi ve taktiği idi""
Demek ki Köy Enstitüleri öyle köylüye okuma yazma öğretmek, öğretmen yetiştirmek için kurulmamış. Köy Enstitüleri, işçi sınıfını teşkilatlandırmak, bilinçlendirmek ve en kısa zamanda Marksist devrimi gerçekleştirmek için düzenlenen taktiklermiş.
Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettisinin tuttuğu raporda diyor ki:
1- Enstitülerde, Komünist Manifestosu teksir edilerek dağıtılmıştır.
2- Rus eğitim sistemi övülmüş, enstitülerde de Rus eğitiminin uygulanması istenmiştir.
3- Düziçi Köy Enstitüsünde, bayrağımızdaki ay-yıldız yerine orak-çekiç resmi çizilmiştir.
4- Öğrenciler için düzenlenen konferanslarda denilmiştir ki:
""Bugün biz komunizmi kabul etmiyorsak, bu o rejimin kötülüğünden değil, bizim kafamızın geriliğindendir.Aile kutsiyeti, bir saçmadan başka bir şey değildir. Tabiat, senin karın-benim karım diye bir ayırım yapmamıştır. Bu insan egoizminin ortaya çıkardığı bir şeydir. Bunları bizler ortadan kaldırmalıyız ,arkadaşlar, köle olarak yaşayan köylüyü kurtarmak bize kalmıştır,tek çare hükümeti devirerek yerine geçmek, komünizmi ilan etmektir" denilmiştir.
Köy Enstitüsü dergisinde açıkça zengin düşmanlığı yapılmis,sermaya sahipleri hain olarak gösterilmiştir.
Millet aç ne köy enstitüsü ya
Köy enstitüsü mü kaldı?
Memurlar, beyaz yakalar strese bağlı ülserden kırılıyor, neden?çünkü mutsuzlar, paraları yok, çocukları varsa gelecekleri yok.çocuğunu afganla, suriyle aynı okula göndermek zorunda olan biri nasıl mutlu olsun.toplum hindstan kastına benzer şekilde kastlaşmaya başladı.
He canım köy enstitüsü İttihat projesi.
Günde bi avuç antdepresan içmeden hayata tutunamaz hale gelmişiz, köy enstitüsü yüzünden böyle olduk diyor
Köy enstitüleri kapandı da sanki dört başımız mamur oldu
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |