Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Stefan zweıg'ın küçücük de olsa müthiş bir hikayesi. Behçet Necatigil'in çevirisi de mükemmel ayrıca.
Evet korku... insana has duyguların, gerçeklerin, hataların en sonunda aldığı dönüşümlü hal. Utancın, pişmanlığın, ihanetin, çaresizliğin geldiği son nokta korku. "Korku, cezadan daha berbattır, çünkü ceza bellidir, ağır veya hafif; bilinmeyene, sınırlandırılmamışa kıyasla ceza daha az ürkütür." Esasında çok fazla kitap ve yazar mukayesesi yapmama rağmen Ahmet Altan'ın aldatmak adlı kitabından çok daha iyi veriyor birçok şeyi.
Evet insanız dedik neticede. Yaptığımız yanlışlar da en az yaptığımız doğrular kadar bize ait ve bize kattığı duyguların varlığı gibi önem arz eder. Bir kadının kocasını aldatması ve bunu gören başka bir kadının şantaj yapması ile başlayan sorgulayış. Öyle olağanüstü aktarıyor ki; o kadının yaşadıklarını yüreğiniz hop oturup hop kalkarak okuyorsunuz. İtiraf edip etmeme, vicdan azabı arasında bir muhasebe çıkmazı.
Sonunda bu utanç ve korkudan kurtulmanın tek yolunu intiharda bulmaya karar verir. Ve affetmek.
Affetmek dünyanın en asil kararı. Kocasının karısını kazanmak için, aşığından, ihanetten kurtarmak, çocuklarının geleceğini düşünerek oynadığı bir oyun. Hatanın telafi şansı.
Zweıg öykü tarzının mihenk taşlarından. Bir sarraf misali sunuyor insana ait ne varsa.
Yaşamı itibari ile hümanizmin kilit isimlerinden.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |