![]() Türkiye'nin memur portalı |
|
en yaygın kabul edilen,
üzerinde en çok çalışılan ve en fazla bulgu elde edilen teoriye göre yaşam,
Elimizdeki bulgulara göre değerlendirme yapacak olursak 3.5 milyar yıl önce başlamış.
dünyada bulunan en eski fosiller bu yaşta.
Tabi çeşitli mikroorganizmalara ait çok daha eski fosillere rastlanabileceği öngörülüyor.
Dünyanın yaşı kabaca 4.5 milyar yıl olarak hesaplanmış.
Yani canlıların yeryüzündeki oluşumu anlamında en azından bu tarihten daha geriye gidemeyeceğimizi biliyoruz.
Dünyada sayıca en fazla bulunan canlı türü bir hücreliler ve bunların da bakteri adı verilen grubu.
Genel kabule göre tüm canlıları oluşturan ağacın kökünde bir adet bakteri bulunuyor.
çeşitlilik daha sonra bu bir hücreli üzerinden kademe kademe gerçekleşmiş.
çeşitli türlerin hangi zaman aralığında tarih sahnesine çıktığı ve yeri geldiğinde ne zaman yok olduklarını bulabilmek için yer katmanlarını, buzulları, kayaçları, okyanusları harıl harıl araştırıyorlar.
bazı katmanlarda hiç bulunmayan fosiller daha farklı katmanlarda görülmeye başlıyor.
bazen ara form dedikleri başka canlı türleri keşfediliyor.
bize de bu konuda yazılan bilimsel eserleri takip etmek kalıyor.
Hayatın başlangıcını bilmiyorum ama sonlarında olma ihtimalimiz yüksek.
Öyle b.ktan bir çağda yaşıyoruz.
başlığı gördüğümde aklıma ilk gelen ; doğum anımızdır. Nefes aldığımız ilk an hayatın başlangıcı olur.
tüm canlıların tek bir hücreden oluşup dallanıp çeşitlendiği teorisi dünyadaki yaygın olarak kabul edilen teori olarak açıklanmış.
nedense bir türlü ikna olamadım bu fikre.
evet evet aynen öyle olmuştur deyip geçtim.
tüm canlıları inceleyenler ortak bir fikirden meydana geldiklerini ve benzer özellikler gösterdiklerini anlayabilir ama hepsinin atasının ortak olduğunu iddia etmek hakikaten akıllara zarar bir fikir gibi.
toprağa atılan tohumların çatlayıp kendini gerçekleştirmesi gibi
diğer canlıların ilk örnekleri de eşeyli ya da eşeysiz olarak topraktan bitki gibi çıkmış olamaz mı ?
tohum değildir de belki yumurta gibi bir şeydir.
tabi yumurta deyince böyle sert kabuklu değil de belki farklı canlılarda olduğu gibi yumuşak, jel gibi, daha esnek, elastik yumurtalar içinde, belki su kenarlarında, elverişli koşullarda yaşam başlamıştır.
tıpkı serpilmiş tohumlar gibi
gezegen dünya bir çalışma alanı olmuş.
galiba önümüzdeki yıllarda bizi en çok genetik bilimi şaşırtacak.
yapay zekayla birlikte hayal kuruyoruz.
ne olmuş olabilir diye birlikte biraz da fantastik bir hikaye geliştirdik.
uzunca bir süre yeryüzü çeşit çeşit bitkilerle donatılmış.
canlılık ise farklı kollardan farklı şekillerde gelişmiş.
fantastik olan kısma geliyorum:
bazı bitkiler ana olma görevini almış.
dişiler ve erkekler çiftler halinde bir tür bitkinin rahminde gelişerek doğmuşlar.
Hem de bir bitkiden birden fazla çift olarak doğarak...
İlk doğanlar belli bir erginlik düzeyinde doğmuşlar.
doğar doğmaz hayatta kalmayı başaracak şekilde tasarlanmışlar.
daha sonra ise eşeyli üreme başlamış.
aslında bu fantastik fikir hem topraktan, hem bir damla sudan, hem bir kan pıhtısından, hem rahimlerden, hem karanlıkların içinden yaratılabilme mekanizmasını açıklayabiliyor gibi.
hayvanları doğurabilen bazı bitkiler fikri.
belki görevlerini yerine getirdikten sonra tarih sahnesinden çekilmişlerdir ve biz henüz onların fosillerine ulaşamamışızdır ya da ne gibi bir işlevleri olduğunu anlayamamışızdır.
| İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2025 MN Yazılım |
