Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

gidengelmez dağları

paylaş araştır

 

  1. uzun yıllar önce Atlas coğrafya keşif dergisi sayesinde gidengelmez dağlarını biliyorduk.

    İsmi de ilginç olduğu için aklımızda yer etmiş ama tuhaf özellikleri olan bir bölge olduğunu bilmiyordum doğrusu.

    İsminden de anlaşılacağı gibi özellikle o bölgede yaşayan köylülerin, avcıların ve gezginlerin deneyimleri ile gerek yer şekilleri gerek konumu gerekse gizemli özellikleri nedeniyle bölgeye giden insanların ortadan yok oldukları eskiden beri biliniyormuş.

    o dağlar kırgıbayır şeklinde, erozyon nedeniyle, girintili çıkıntılı, mağaralı, çukurlu yapısı ile; özellikle karların her yeri örttüğü kış mevsiminde son derece tehlikeli ve canlıları yutan bir tuzağa dönüşüyormuş.

    Hatta birkaç avcının karlı bir mevsimde dağa gittikleri bir daha geri dönemedikleri ve sadece köpeklerinin çıldırmış bir şekilde köyüne ulaşmayı başardığından bahsediyor araştırmacı yazar Haluk Özdil.

    Haluk Özdil'e kendi bilgilerini vermeden yazan bir dağcının deneyimini dinleyince iyice merak ettim.

    kamp kurmak için dağa bir tırmanış planladıklarını ama dağdaki metalik sürtünme sesine benzeyen gürültülerden ve ışık parlamalarından korkarak geri döndüklerini anlatıyor.

    Bu durumu kimseye anlatmamışlar çünkü çevre tarafından olumsuz şekilde etiketleneceklerini düşünmüşler.

    Not: Dağlık bölge antalya sınırları içerisinde, Antalya - Konya sınırında, İç Anadolu ile Akdeniz'i ayıran hattı oluşturan bir dağ sırası.

     
  2. bir efsanesi olan dağdır.

    1941 yılında bir av partisi, avladıkları geyikleri taşırken ani bir kaza sonucu hayvanları Gidengelmez Dağları'nda düşürür. Hava koşullarının kötüleşmesi ve gece olmasının yaklaşmasıyla, avcılar "Yarın gelip alırız" diyerek geyikleri terk edip köye dönerler.

    Ertesi gün, geyiklerini almaya döndüklerinde, düşürdükleri yerin bir obruk olduğunu fark ederler. Obruğun içi karanlık ve derindir ve tabi ki geyiklere dair bir iz bulamadılar. Birkaç cesur avcı obruğa iner ancak geri dönemezler; kayalar keskin ve tutunulamazdır. Gruptaki diğer avcılar, arkadaşlarını kurtarmak için bir ip sarkıtarak yardım etmeye çalışır. Kurtarılanların çoğu sağ salim dışarı çıkarılırken, son avcı çıkmaya çalışırken bir anda kaybolur. Bu trajedi sonucunda, hayatını kaybeden avcının geride dul bir eş ve yetim çocukları kalır. Söylentiye göre, dul eş her arife günü dağın yakınına giderek kaybettiği eşini yaslar. Oğlu ise babasının ölüm yerine giderek kemiklerini bulur ve köy mezarlığına getirir. Gidengelmez Dağları'nın adı buradan gelir.

    Her avcının mezarı olmuştur bu dağlar.

    Günümüzde bile, teknolojinin ilerlemesine rağmen, Gidengelmez Dağları hala tehlikeli bir yerdir.

     
  3. dün yine bir içerik izliyorum.

    9 gün önce bir video yüklenmiş.

    Melih Bektaş ve çeşitli meslek gruplarından birkaç maceracı gezgin yanlarına o bölgeyi çok iyi bilen bir kılavuz da alarak gidengelmez dağlarına çıkmışlar...

    Yine aynı şarkı çaldı kafamda: Bu havada gidilmez, güneşli günde gidilmez, aslında hiç gidilmez, gi-dil-mez.

    kılavuz olmadan o bölgeye asla ama asla gidilmemeli.

    Yer şekillerine bilimsel olarak ne isim veriliyormuş diye baktım:

    Karstik yapı, lapya ve dolin terimleri kullanılmış.

     
  4. Melih Bektaş isimli gezginin videosunu mutlaka izleyin:

    Yanlarındaki kılavuzun ismi; dağlarla ismi özdeşleşmiş olan Hüseyin Bostancı, hesabının ismi ise 360 Macera ( Youtube ve instagram paylaşımları )

    Bölgeye aslında rahatlıkla yayla denilebilir.

    Sadece gerçekten aşırı tehlikeli bir coğrafi yapısı var.

    Sakaltutan mağarası: Melas Kervan yolunun bu bölgesinde bekleyen eşkiyalar kervancıları yakalayıp bu mağaraya çektiği için mağaraya bu isim verilmiş.

    Ayrıca bölgede yeraltı su sistemleri varmış ve bunları incelemek üzere amerikalı araştırmacılar bölgeye gelerek mağara tabanlarına botlarını indirmişler. Yalnız mağaralar bildiğimiz mağaralara benzemiyor, iple inilen kuyluç olarak düşünülebilir. rehber kendisinin de iple iniş yaptığını; aşağı kısımda galeriler olduğunu, yolların ikiye ayrıldığını o dönemde su bulunmadığını anlatıyor.

    Geven dikeni : kökleri çıkarılarak hayvanlara yediriliyor.

    acı yavşan otu: üşütme, şişkinlik, gaz, hazımsızlık gibi şikayetlerin tedavisinde kullanılan şifalı bitki. ( diğer isimleri, ayva denesi, ayvadene, ayvadana, ayvadanası, civan perçemi, akbaşlı, barsam otu, marsama otu, binbiryaprak otu, kandil çiçeği, sırçan otu, pire otu, yılan çiçeği, kurpotu, diş otu, baytaran, pazvat, kılıç otu, sarılık otu, sarı çiçek, mayasıl otu - bitkiogretmeni )

    su nanesi: dağlarda kendiliğinden yetişen nane.

    ayı gülü-şakayık: Torosların endemik türlerinden biri. Koparılması, toplanması yasaklı bitki.

    limon kekiği: limon kokulu bir dağ kekiği türü

    yapışkan andız otu: kanser tedavisinde kullanıldığını belirtmiş.

    ardıç ağacı: yıldırımların genellikle bu ağaca düştüğünü belirtiyor. kimyasal yapısı nedeniyle olduğu söyleniyormuş. ağacın su tutmama gibi bir özelliği varmış. kuru haliyle bile binlerce yıl yaşayabiliyormuş.

     
  5. Karamuk çalısı: özellikle kök bölgesinin boya üretiminde kullanıldığını anlatıyor. (Hardal rengi ) bitkiden besin olarak da yararlanılıyormuş. Zehirli olan karamuk bitkisiyle karıştırmamak gerekiyor ( agrostemma githago )

    kırsalda insanların karamuk çalısını bildiğini belirtiyor.

    kaya kekiği: Oldukça keskin aromalı başka bir kekik türü.

     
  6. yanı başımızdaymış meğer. bize oldukça yakın ama gidemem, anlatılanlara göre gidip de dönmemek varmış.

    bizim buranın da bir farkı yok coğrafi olarak. isimsel olarak buradaki durum biraz farklı, gelen durmaz burada, ilk fırsatta kaçar, ben istisna; ankarada dayısı olmayanlar kulübü üyesiyim. eski yerlileri de gitmez zaten. onların yeni nesilleri de kaçmanın bin türlü yolunu keşfedip gidiyorlar.

    toroslar, ah toroslar... dünyanın en en en engebeli arazisi. (acaba engebe sözcüğü nasıl türetilmiş kafama şimdi de bu takıldı.)

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.