Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
kiracısını evden çıkarmak isteyen yada kiraya zam yapmak isteyen her ev sahibinin almanyadan geleceği söylenen akrabası..
uzak akrabalardan bir hayli gurbetçimiz, acı vatanda yıllarca yaşadılar. henüz çocuk olduğumuz bir zamandı. ellerinde meşhur bavullarıyla yaz tatillerinde köylerindeki evlerine döner gelirlerdi. onlar için bizlere hediye getirmeleri bir zorunluluk veya gelenekti sanki. ziyaretlerine gittiğimizde biz çocuklara çikolata, değişik şekerlemeler büyüklerimize ise kahve, sigara vb. ikram ederler daha sonra da biz çocuklara çoğu jarse kumaştan dikilmiş elbiseler, etek, pantolonlar hediye ederlerdi. çok neşeli, renkli ve eğlenceli olduklarını hatırlıyorum. adeta müziksiz yapamazlardı. her birinin elinde bir radyo, kasetçalar, pikap ve bunların uzantıları olan kasetler, plaklar. bunlar özellikle aşıkların plakları, kasetleri olurdu. mahsuni şerif, aşık reyhani, çobanoğlu gibi...
izinleri bitiverirdi bir zaman sonra. yeniden yola düşme ve gurbete gitme zamanı geldiğinde büyüklerimizi derin bir hüzün sarardı. onlarsa yanlarında getirdikleri renklerini, coşkularını, neşelerini alıp; almanya'ya, fransa'ya, hollanda'ya dönerlerdi.
bir sonraki izin dönüşlerini dört gözle beklerdik.
geneli audi, bmw ve mercedes gibi lüks arabalarla gelen akrabalar. hep kötülerler oraları ama, dönüpte memleketlerinde yaşamazlar, orada kurulu düzenimiz var diye. bir çoğu orada ya sosyalden geçinir, yada temizlik, boyacılık sıvacılık, restoran gibi işlerde çalışırlar. hepsinin gözünde vatan hasreti vardır ama ülkenin refah seviyesi yüksek olduğu için, kolay kolay dönüp gelemezler.
bizde ondan yoktu.
Bizde almanya'dan akrabası gelen sınıf arkadaşı vardı. :)
Bunu da okula getirdiği ilginç şeyleri "Almanya'dan şuyum buyum getirdi " demelerinden anlıyorduk. :)
Bir anda sınıfın popüler çocuğu ya da kızı , imrenilen elemanı, teneffüslerin yıldızı haline geliyorlardı.
Durun yahu anlatayım, izlemesi çok zevkliydi.
Kalem kutusu getirirlerdi mesela.
Her tarafı ayrı açılıyor, birkaç katlı.
Silgi koyma yeri ayrı rafları ayrı,
Sihirbaz kutusu gibi.
Üzerinde de acayip acayip renkli karakterler.
Bizde renkli televizyon bile yok.
O yüzden bu plastik nesnelere ağzımız açık bakıyoruz.
Boya kalemleri getirirlerdi.
İçinden hiç görmediğimiz renkler çıkıyor.
Bir de öğretmenlerimiz vardı.
"Kaldır onu" diye hafif sertçe azarlayan.
Derste ilginin dağıldığını , herkesin o nesnelerden gözünü alamadığını fark ederlerdi. :)
Hiç yorum yapmayan, öğrenciyi herkesin içinde rencide etmeyen ama farkındalığı çok yüksek öğretmenlerimiz vardı.
Neyi amaçladıklarını ancak şimdi bu yaşımda anlıyorum.
clark kent onlar kanayan yara hepsininde evlenme çağı nedense tam da zam dönemlerine denk geliyor :D
hani düzeniniz iyiydi orada cocuğu buraya ne diye gönderiyorsunuz
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |