Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Haberlerde okudum, ne kadar doğrudur bilmiyorum. Üstelik birden fazla kaynakta okudum. Bilirsiniz yaklaşık bir on senedir belki biraz fazla olabilir, holding sahibi zengin, kaslı erkeklerin güzel, sakar ve fakir kızla olan aşklarını konu alan diziler izlerdik.
Bu sene o dizilerin olmayacağını yazmış haberler, sebepler ekonomikmiş.
Bir de artık daha az dizi yapılacakmış eylül sezonunda da. Gerçi çok dizi vardı, saatlerinde uzun, hepsini takip etmek imkansız. Öyle kararlar alınmış. Bakalım göreceğiz.
Toplumun en büyük yarası gibi lanse edilen olay.
Bu sahte hayatları izlemekten artık sıkılmadık mı, bir tane kadının ya da erkeğin peşine kırk kişinin düştüğü pardon aşık olduğu olaylar zincirini görmekten bıkmadık mı? Ve diziler o kadar birbirinin benzeri ki, artık hepimiz senarist olduk, dizinin nasıl gelişeceğini artık tahmin ediyoruz. Tahmin edince de dizinin büyüsü bozuluyor ve dizi reyting kurbanı oluyor doğal olarak.
Bunun en büyük sebebi de sanırım kendini senarist sanan insanların çokluğu ya da toplumun bu şapşallıkları ayila bayıla izlemesi. Artık ne denirse..
ben toplumda(kitlede) büyük bir uyanış olduğunu düşünüyorum.kitle çok hızlı şekilde bilinçleniyor, çok çok hızlı.bilinçlenme beraberinde anlam arayışını getiriyor.
kitleyi manipüle edenlerin(siyasetçiler, din tüccarları, dev şirketler, bilimin tiranları vs)toplumsal dönüşümün farkında olmaması mümkün değil.saçma sapan diziler ve siyasi propaganda programları yerine kitlenin beklentilerini karşılayacak yayın çalışmaları yapılacaktır.kitle kandırıldığını kendisiyle oyuncak gibi oynandığını farketmeye başladı, yeniden ikna edilmeye ihtiyacı var.
evliliklerin, ailelerin, devletlerin, cemaatlerin, milliyetlerin hatta belki cinsiyetler gibi tüm birleştirici değerlerin tuzla buz gibi dağılacağı bir döneme doğru gidiyoruz.fikir dünyalarında bunlar zaten çok daha hızlı şekilde yıkılmaya başladı ama bu yıkım fiilen de gerçekleşecek.kitle anlam arayışı içinde ve aradığı anlamı karşılayamıyor; ne devletle, ne dinle, ne tiranların bilimiyle...devlet eleştirisine, din eleştirisine, bilim eleştirisine girmeyeceğim ama rahatlıkla rezillik her birinin paçasından akıyor diyebiliriz.oyun kuruculardan bazıları ağır çuvallayacak.mesela din tüccarları, mesela siyasiler, mesela kitle yönetimi hakkında deneyimi olmayan yeni yetme şirketler...
baykar işçilerine 20 maaş ikramiye vermiş.devleti topyekün kontrol eden bir teşkilatın bütün verilerinin ve analizlerinin aktığı damadın şirketinin yaptığı bu çıkış tesadüf olabilir mi?bunlar çuvallamadan süreci atlatabilir miyiz umudunun sonucu.
mantar gibi türeyen cübbeli sarıklı tipler var ya hani.işte onlar cemaatlerin çuvallamadan süreci atlatmaya çalışırken yaptıkları şeylerin sonucu.samimi şekilde dine dönüş falan olmadığı ortada.
son yıllarda telaşlılık hali giderek artıyor.kitlenin kontrolünü ele almak için pandemi gibi enteresan girişimlerde bile bulunuldu ama taşlar yerine bir türlü oturmuyor.internet ve bilişim çağında kitlenin kıpırdanmalarını bir türlü durduramıyorlar.
apayrı bir kenarda yapay zekaları geliştiren şirketlerin, sonunun nereye gideceğini tam olarak kestiremiyor olmalarına rağmen son hızda yapay zeka çalışmaları var.mesela şu anda bir şirket kendi kendini toplumun yararı hususunda kusursuz şekilde geliştirebilen bir yapay zeka yapmış olsa, bu yapay zeka tüm dünyanın idaresini internete bağlandığı anda ele geçirirdi.yapay zeka konusunu bu kadar futuristik değil de biraz daha rasyonel şekilde değerlendirsek, yapay zekanın tüm sosyal dengeleri değiştireceğine dair konuşmaya gerek bile yok.ablamlar yahu, yazları türkiye'ye uçakla gelir araba kiralarlar, önce bize sonra eniştemler tarafa gidip orada kalırlardı.bu sene seyahati yapay zekaya planlatmışlar, önce o tarafa sonra da tatili kapatmak için bu tarafa geliyorlar, yurtiçindeki ulaşımı da toplu taşımayla yapacaklar.böyle buyurmuş yapay zeka, buyruğunu da detaylı bir analize dayandırmış.değişimin ve dönüşümün ne denli hızlı ve büyük olduğunu anlayamıyoruz bile.
daha önce içinde bulunduğumuz dönemi çağ değişimi gibi bir şeyler olarak yorumluyordum ama fikrim son zamnlarda değişmeye başladı.biz insanlığın en büyük dönüm noktalarından birini yaşıyoruz.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
#3pa9 çok güzel noktalara değinen bir yazı olmuş. Elbette insanları tekrar ikna etme süreci denilen bir dönemeç var. Ama artık ikna da beklemiyor insanlar ne konulursa ona adapte oluyor büyükmüş hızla, akım mı akım, moda mı moda. O da düşündürücü. Kitlesel bir yönetim var sosyal medyadaki akımlar sayesinde.
#3paa holding olmazsa olmaz lütfen, holdingin sahipleri de hep beyaz atlı prens. Hayaller hayatlar tadındaki diziler.
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
https://youtube.com/shorts/PzAKhHV9S6Q?si=oYhtqLDwefngIY4-
Bazı konulara bu başlık altında değindik diye buradan devam ediyorum, sözlüğü forummuşçasına kullandığım için özür dilerim
Yakın zamanda, b20-30 yıl civarı belki de daha yakın sürede, birilerinin çuvallamaya başlayacağını iddia etmiştim
Reisimiz asrın liderine sunulan detaylı analizler de aynı yönde belli ki zira İslam'ı güncelleyerek bir süre daha gider mi acaba umuduna kapılmış.güncelleme kurana aykırı olmasın yeter diyor.reisimiz din güncellemesinden bir süre sonra da Kur'an'a güncelleme gerekeceğini öngöremiyor olabilir mi?el cevap; olamaz.reis günü kurtarmanın derdinde, dişini tırnağına taktı ve siyasal İslam'a koca bir devran bırakıyor, rahatça ölüp gitmek istemesi normal.
Tabi bizim bugün idrak edebilmeye başladığımız şeyler reisimize 6 yıl önceden bildirilmiş.6 yıl önce dünya kadınlar gününde, dikkat edin.o devasa teşkilat, devasa strateji kadroları ne işe yarayacak.
Üç beş gün önce, aile grubumuzda ve gruptaki en dindar en entellektüel ve yaş olarak en büyüğümüz olan ablamız 'gerçek şu ki dinde kadının adı yok' gibi bir cümle kurdu.dinle ilgili ilk çatırdamalar kadın üzerinden başlayıp toplumun geneline yayılacak, önüne geçilemez bir hal alacak.
Kitle kıpırdanıyor, kitle gerçeğin peşinde
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |