Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Della

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

1,343 entry 98 konu hiç puanı yok
13.01.2021 23:44 son işlem tarihi takip etme takip et

geceye bir şiir bırak

Ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya.

Ona sorarsanız: ?Lâfı bile edilmez, mikroskobik bir zaman.?

Bana sorarsanız: ?On senesi ömrümün.?

Bir kurşun kalemim vardı, ben içeri düştüğüm sene.

Bir haftada yaza yaza tükeniverdi.

Ona sorarsanız: ?Bütün bir hayat.?

Bana sorarsanız: ?Adam sen de, bir iki hafta.?

Katillikten yatan Osman, ben içeri düştüğümden beri, yedi buçuğu doldurup çıktı.

Dolaştı dışarda bir vakit. Sonra kaçakçılıktan tekrar düştü içeri, altı ayı doldurup çıktı tekrar.

Dün mektup geldi, evlenmiş, bir çocuğu doğacakmış baharda.

Şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar.

Ve o yılın titrek, ince, uzun bacaklı tayları,

Rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldular çoktan.

Fakat zeytin fidanları hâlâ fidan, hâlâ çocuktur.

Yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde, ben içeri düştüğümden beri.

Ve bizim hane halkı bilmediğim bir sokakta, görmediğim bir evde oturuyor.

Pamuk gibiydi, bembeyazdı ekmek, ben içeri düştüğüm sene.

Sonra vesikaya bindi, bizim burada içeride, birbirini vurdu millet yumruk kadar, simsiyah bir tayın için.

Şimdi serbestledi yine, fakat esmer ve tatsız.

Ben içeri düştüğüm sene, ikincisi başlamamıştı henüz.

Dachau kampında fırınlar yakılmamış, atom bombası atılmamıştı Hiroşima?ya.

Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman.

Sonra kapandı resmen o fasıl, şimdi üçüncüden bahsediyor Amerikan doları.

Fakat gün ışıdı her şeye rağmen, ben içeri düştüğümden beri.

Ve ?Karanlığın kenarından onlar ağır ellerini toprağa basıp doğruldular? yarı yarıya.

Ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya.

Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine, ben içeri düştüğüm sene onlar için yazdığımı: ?Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar, korkak, cesur, cahil, hakîm ve çocukturlar. Ve kahreden yaratan ki onlardır, şarkılarımda yalnız onların mâceraları vardır.?

Ve gayrısı, meselâ benim on sene yatmam, lâfü güzaf.

Nazım Hikmet

13.01.2021 23:44
  1. geceye bir şiir bırak

    Ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya.

    Ona sorarsanız: ?Lâfı bile edilmez, mikroskobik bir zaman.?

    Bana sorarsanız: ?On senesi ömrümün.?

    Bir kurşun kalemim vardı, ben içeri düştüğüm sene.

    Bir haftada yaza yaza tükeniverdi.

    Ona sorarsanız: ?Bütün bir hayat.?

    Bana sorarsanız: ?Adam sen de, bir iki hafta.?

    Katillikten yatan Osman, ben içeri düştüğümden beri, yedi buçuğu doldurup çıktı.

    Dolaştı dışarda bir vakit. Sonra kaçakçılıktan tekrar düştü içeri, altı ayı doldurup çıktı tekrar.

    Dün mektup geldi, evlenmiş, bir çocuğu doğacakmış baharda.

    Şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar.

    Ve o yılın titrek, ince, uzun bacaklı tayları,

    Rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldular çoktan.

    Fakat zeytin fidanları hâlâ fidan, hâlâ çocuktur.

    Yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde, ben içeri düştüğümden beri.

    Ve bizim hane halkı bilmediğim bir sokakta, görmediğim bir evde oturuyor.

    Pamuk gibiydi, bembeyazdı ekmek, ben içeri düştüğüm sene.

    Sonra vesikaya bindi, bizim burada içeride, birbirini vurdu millet yumruk kadar, simsiyah bir tayın için.

    Şimdi serbestledi yine, fakat esmer ve tatsız.

    Ben içeri düştüğüm sene, ikincisi başlamamıştı henüz.

    Dachau kampında fırınlar yakılmamış, atom bombası atılmamıştı Hiroşima?ya.

    Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman.

    Sonra kapandı resmen o fasıl, şimdi üçüncüden bahsediyor Amerikan doları.

    Fakat gün ışıdı her şeye rağmen, ben içeri düştüğümden beri.

    Ve ?Karanlığın kenarından onlar ağır ellerini toprağa basıp doğruldular? yarı yarıya.

    Ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya.

    Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine, ben içeri düştüğüm sene onlar için yazdığımı: ?Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar, korkak, cesur, cahil, hakîm ve çocukturlar. Ve kahreden yaratan ki onlardır, şarkılarımda yalnız onların mâceraları vardır.?

    Ve gayrısı, meselâ benim on sene yatmam, lâfü güzaf.

    Nazım Hikmet

     
  2. Bozuk kaset gibi aynı şeyleri tekrarlayan insanlar
     
    (Bkz: temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp sürmek)
  3. Yakaya yapışan reklamlar

    Her yerde karşımıza çıkıp bizi delirten reklamlardır

    Tamam reklam alın da entry nin tam orta yerine olmasa (gülücük)

     
  4. Seçici algı

    Odaklanılan şey dışında kalanları gözümüzün önünde dahi olsa görememe

    Algıda seçicilikten farklıdır

     
  5. Ben nereye gitsem yalnızlığın baskenti orası

    İnsan neticede gittiği her yere kendini götürüyor

    Kendi kendinden sıkılanlar mı

    Aynen