Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Yapılacak onca iş, izlenecek tonla film, okunacak yüzlerce kitap, gezilecek o kadar yer ve yazılacak binlerce konu akla gelince hissedilen üzüntü.
Hep ertelemek zorunda kalınır ve en çok da geçmiş akla gelince fark edilir.
Bir de yüzde gittikçe belirginleşen kırışıklıklar ve şakaklardan yukarı doğru tırmanan ak saçlar ile.
7 gün ve 24 saatin az gelmesi durumudur
iş ev gibi olguların hayatımızı sarmaşık gibi sarması,
çocuk kitap gezmek çay kahve gibi insana iyi gelen eylemelerin yeterince tadına varılarak yapılamaması,
bu nedenle uykudan ve kişisel zamanda çalınmasına neden olan zamansal sorundur.
hayat mı çok hızlı akıyor, bizler mi ağırlaştık bir türlü içinden çıkılamayan bir paradoks.
zaten zaman da göreceli değil midir?
bizler de zamanlarüstü veya zamandışı bir potansiyele sahip değiliz öte yandan bazı seçilmiş kimseler gibi.
yetmiyor, yetiremiyouz...
uykudan kısalım en iyisi diye bir çare bulabiliyorum sadece. katılanlar? tebessüm.
Bu tanımı aslında yapılmak istenilen şeyler için vaktin yetmemesi, yada yapıldığında zevk alınan şeyler için çok zaman ayıramama olarak düzeltsem başlık sahibi bana kızar mı bilmem. Yaşamaktan kastı bir gün ile tanımlarsak; o gün içine yapmak istediğimiz, yapmaya mecbur olduğumuz yada yapmaya sorumlu olduğumuz meseleler için, zaman olgusunu hayatın zorluklarından dolayı verimli kullanmadığımızı düşünmektir. Ayrıca bu meseleyi sorumluluk sahibi insanların kendisine daha çok dert ettiğini düşünmekteyim.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |