Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
M.Ö 4. yüzyılda coğrafyamızda geliştirilen bir düşünce akımı.
dilimize bilgicilik olarak çevrilmiş.
öğrenmeyi ve öğretmeyi kendisine meslek edinen kişilere sofist demişler.
kelimenin kökeninde bilgi kavramı var.
günümüzde üzerine yüklenen negatif anlamın temelinde dönemlerinin büyük filozoflarının bu akıma karşı yürüttükleri eleştirel karşı çıkış yatıyor.
para karşılığında bilgi aktardıkları için diğer filozoflarca küçük görülmüşler.
tabi diğer filozofların sosyal statülerini ve akçeli durumlarını araştırmadığım için bu konuda haklı olup olmadıklarını da irdeleyemem.
adam bir geçinme yolu tutturmuş,
kimseye zararı yok bilgisini satıyor,
alan memnun satan memnun sana ne oluyor ?
gören de seni her gün akşama kadar buğday tarlasında tırpan sallıyorsun zanneder.
tabi ne öğrettikleri de önemli.
ağaç budama ve aşılama yöntemlerini mi öğretiyor,
çocuk kaçırma ve yankesicilik dersleri mi veriyor.
bu da önemli bir detay.
oldu ya yaşam koçluğu yapıyor.
ne yapalım yani.
var bol parası, biraz sosyalleşeyim, üç beş insan göreyim, toplanıp muhabbet edelim al sana biraz para demiş.
her neyse
bu akımın mensupları diyorlar ki:
bilgi önemlidir.
bilgi görecelidir.
ha bir de şöyle bir detay var.
bu şekilde adlandırılan kişiler biz bu loncaya ya da teşkilata bağlıyız falan dememişler yanlış anlamadıysam.
aralarında gemiciler, heykeltıraşlar, okült kişiler falan da varmış.
anladığım kadarıyla bu insanlar dönemlerinin sıradan insanları değillerdi ve aralarındaki tartışmalar da senin benim aramdaki tartışmalar gibi değildi.
yüksek zeka seviyesine,
yüksek ahlak seviyesine,
yüksek bilgi seviyesine
sahiplermiş gibi görünüyor.
herhalde bu tip tartışmaları günümüzde ancak dünya çapında onay görmüş üniversitelerin kapalı kapılarının ardındaki akademik kadrolardan, bilimsel çevrelerden, kendini bilgiye adamış; ömrünü bir konuya adayarak dünyayı dört dönmüş ve profesör ünvanını almış hocalardan duyabiliriz.
tabi yukarıda yazdıklarım sofistler hakkındaki olumlu düşünceler.
tam tersi düşünceler de tarih boyunca ileri sürülmüş.
amaçlarının en doğruya ve en ideal olana ulaştırmak olmadığı;
ne olursa olsun kazanmak için her yolun mübah olduğunu; bunun için her türlü düşüncenin etkili ve ustaca savunulabilmesi için çeşitli taktikler üzerine insanları manipüle ettiklerini; bilginin göreceli olması gibi iyi ve kötünün de yere kişiye ve zamana göre göreceli olduğu düşüncesiyle önemli olanın karşı tarafı alt etmek ve haklı çıkmak olduğunu savunduklarını vurgulayarak
sofistlerin
birer
safsatacı
iflah olmaz birer
laf cambazı olduklarını
ileri sürenler de olmuş.
kölelik düşüncesine karşı görüşler ileri sürdükleri not düşülmüş.
her düşünceye sorgulayıcı yaklaşımları bazı insanları rahatsız etmiş.
retoriği öğretmeleri eleştirilmiş.
bu kadar düşünce sisteminden sonra tabi insanın aklına kendilerine filozof ismi verilen insanların nasıl yaşadıkları geliyor.
toplum, insanlar ve sistemler hakkında söyledikleriyle yaşamları örtüşmüyorsa çok da ciddiye alınmamalılar diye düşünebiliriz.
o dönemde yaşasaydık yüzlerine de
anlat anlat heyecanlı oluyor da diyebilirdik.
bir düşünceyi ateşli ateşli savunan herkesin başına gelen makus kader.
kaçıklık diploması filmindeki kadının kocası gibi yerden yere vurulmak olabilir.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |