Türkiye'nin memur portalı

ne evet ne hayır

1. spoiler

   1967 yılında birdenbire vuruldum. sevgi içime öyle bir akıyordu ki içime tahmin edemezsiniz. sevdiğim insanı iyice inceledim tanıdım takip ettim. beraber bir muhitte evlerimiz ayrı bulunuyorduk. sevdiğim insanın her şeyini inceledim. bütün problemleri ele alarak uzun bir araştırmalardan en ince teferruatına kadar iğneden ipliğine kadar düşündüm ele aldım niyetimi gayet ciddi kurdum (bazı yerlerde virgül koymak gerektiğini hissediyorum, fakat nedense bunu yapmak elimden gelmiyor) evlenmek istiyordum altı aydır seviyordum sevgimi gizliyordum, tuttum sevdiğim insana bir mektup yazdım, elle gönderdim (elden demek istiyor) cevap vermedi: ne evet ne hayir (büyük harfler benimdir) o gün (hangi gün?) pencereye çıktı, gördüm: çarşaf silken yüzünde (olamaz, 'çarşaf silkerken yüzünde' demek istedi herhalde) tatlı tebessüm vardı (m.c.'nin samimi olduğunu sanıyorum, fakat bu tatlı tebessüm meselesinde yanılıyor bence; neyse, mektup ilerledikçe durum açıklığa kavuşacak). durmadan üç ay elle (elden) posta ile mektuplar yazdım (yolladım demek istiyor) cevap yok. ne evet ne hayır (biraz ilerde bu 'ne evet ne hayır'lar gittikçe asıl anlamını kaybedecek, onun için şimdiden dikkatinizi çekmek istiyorum) mahallede olay duyuldu. herkes sanki sevmek suçmuş gibi cephe aldı bana, ailem kardeşlerim bile. (m.c.'nin bundan sonra ya da bu arada bazı olayları gizlediğini sanıyorum. sanki ara sıra hafızasında boşluklar oluyor. biliyorsunuz bu, ruhbilimde . neyse geçelim) iş güç yoktu bulamadım. garsonluk yapıyordum. her tarafın kadrosu dolu, boş daire bulamadım.

   oğuz atay'ın korkuyu beklerken isimli kitabında bulunan nefis bir öykü.

   nerden başlamalı anlatmaya bilmem ama oğuz atay'ın müthiş gözlem ve mizah duygusunun zirve örneğini verdiği bir öykü bu.

   anlatıcı doktor akın korkmaz'ın patalojik halleri mi, mektubunu köşesine taşıdığı dürüst namuslu haysiyetli, "askerliğini yapmış lise ikiden belgeli 24 yaşında uzun boylu esmer ciddi dürüst" bir genç olan m.c.'nin "sevdiği insan"a olan hastalıklı bağı mıdır bilinmez, her okumada farklı bir güzelliği ortaya çıkan çok özel halleri olan bir hikayedir.

   ne büyük adamsın sen m.c. admın dibisin. tebessüm

    
   (Bkz: Korkuyu beklerken)(Bkz: Oğuz Atay)
   • paylaş kısa yol
   • 23.02.2016 15:55
     med-czr
   • beğendim (4)
   • şikayetçiyim

2. Arabesk m.c. ve tabiki arabesk aşkın hikayesi.

   Sıradan, cahil m.c.

   Yabancılaşmış m.c.

   Anlatım bozukluğu, dil hatası ile içe içe geçmiş m.c.

   redd'den anlamayan m.c.

   Çok mu batırdım ne?

   (tebessüm)

   Doktoru ve hastası arasındaki müthiş tezatlık... bir eksikliği tamamlama çabaları. Bir nevi "iyileştirebilme".

   "Bana bu hususta teselli değil de bu yazdıklarımdan fikir ve düşüncelerinizi, bu kızın gönlü var mı yok mu (YOK YOK) seviyor mu sevmiyor mu? (SEVMİYOR)"

   not: parantez içleri büyük harflerle. İronik durumlar.

   Oysa her şey bir mektup ile başlamıştı. "ne evet ne hayır" ile beslenen arada kalmış hayat(lar), belirsizlikler, anlamsızlıkları içeren bir oğuz atay öyküsüdür.

   Toplumun bir nevi aynasıdır m.c. İçimizde m.c.'ler vardır, olacaktır da.

   ne büyük adamsın sen m.c. adamın dibisin.

   (tebessüm)

    
   • paylaş kısa yol
   • 23.02.2016 23:21
     İDAL*
   • beğendim (4)
   • şikayetçiyim