Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
ajan mektuplarına destar adı veriliyormuş.
destar aslında başa sarılan sarık - tülbent anlamına geliyor.
Mektuplar kaybolmasın ya da ele geçmesin diye sarık aralarına, fes astarlarına saklanıyormuş.
Bir de kafa derisine dövme olarak işlenen ve taşıyıcının saçı uzayınca görünmez olan mesaj bilgisi var.
90' ların ortalarında bilgisayarların ve cep telefonlarının yaygınlaşmaya başlamasıyla azalan 2000' lerden itibaren ise en azından biz sıradan insanların hayatında tamamen ortadan kalkan iletişim türü. Öncesinde ise beklenen, özlenen, yolu gözlenen, özellikle tercih edilen.
Mektupla iletişim kurduğum, yani düzenli yazıştığım bir sevgilim bir de arkadaşım vardı. Sevgilim yaz aşkımdı. Lisede, tatilde tanışmış 1 yıl boyunca mektuplaşmıştık. Ayrıldıktan sonra- artık o nasıl bir ayrılık ise- bütün mektupların tek tek ince ice yırtmıştım.
Arkadaşım, İstanbul' da bir üniversite kazanıp giden dershane arkadaşımdı. yıllarca mektuplaştık. sonra yurtdışına gitti iletişimimiz bu defa e-mail üzerinden devam etti.
Mektupla iletişim kuran son nesil benim neslim diye tahmin ediyorum. Bir mektubu göndermek için postaneye gitmek, "bu gün mektup günü!" deyip eve erken gelmek, postacının yolunu gözlemek ya da posta kutusunda beklenmedik bir zarf bulup heyecanla o zarfı açmak.
Bir kaç ay önce yeğenim evlendi. Bir kaç ay sonra da yurtdışına gidecek. Belki hiç dönmeyecek belki uzun yıllar orada kalacak. Kendisine dedim ki: "Bana mektup yaz" Yüzüme baktı, "e-mail atsam olmaz mı?" dedi. "olmaz" dedim. "Bana ciddi ciddi bir kağıda el yazınla mektup yaz, postaya ver gönder!" eğer bunu yaparsa, cevap yazacağım. Bunu düzenli yaparsa, düzenli olarak hayatımın sonuna kadar cevap yazacağım. Böylece "teyzem' e mektuplar" ve "Teyzem' den mektuplar" adı altında muhteşem bir anı koleksiyonuna sahip olacak. 95 doğumlu biri, tam da mektup çağının sonunda doğan biri olarak bu yapabilecek mi merak ediyorum.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |