Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
beyhude bir uğraş.
ancak bazı aklı evveller, iman zayıflığından mı yoksa meraktan mıdır bilinmez; bu beyhude çabayı sürdürürler. onların cahil takipçileri de, doğru düzgün bir türkçe bile bilmeden bu boş işleri bu gibi platformlarda duyurmaya çalışırlar. kafaları olsa, analarının dilini düzgün yazmayı öğrenirlerdi ama maalesef yok. o halde bile utanmadan, daldan dala atlayarak alıntı yaptıkları "şeylerden" bile tutarlı ve anlaşılır bir metin ortaya çıkaramıyorlar. entri diye çöp okutuyorlar bize. yazık.
mucize arayıcıları, ki ben onları bokunda boncuk arayanlar olarak ifade ediyorum, zorlama çıkarımlarla, tevillerle, uydurmalarla, ayetlere kırk takla attırarak güya mucize bulduklarını iddia ederler. kuantum fiziği başlığında da değindiğim gibi, yok kelimeyi tersten okursan proton diyormuş, allah ayete gizlemişmiş, bulup çıkarmak bunların vazifesiymiş falan, türlü türlü sapkınlıkla yaptıkları beyhude işe kılıf ararlar. oysa allah ya da her kimse, bir şeyi söylemek isteyince çok açık, gayet anlaşılır, şüpheye yer bırakmayacak kadar net şekilde söylüyor. isteyince derdini çok güzel anlatıyor. ayetlere bakalım isterseniz:
ahzab 50: Ey Peygamber! Biz, şu gruplara dahil kadınları sana helal kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah'ın sana harp esiri olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcan kızlarını, halan kızlarını, dayın ve teyzen kızlarını, Bir de mehir istemeksizin kendisini Peygambere hibe eden ve Peygamberin de kendisini nikahlamak istediği mümin kadını, diğer müminlere değil, sadece sana mahsus olmak üzere helal kıldık. Bizim, müminlerin eşleri ve ellerinin altındaki cariyeler hakkında gerekli kıldığımız mehir gibi hususlar, zaten malumumuz olup onları bildirmiştik. Hibe yoluyla mehirsiz evlenmeyi sana mahsus kılmamız, nikah konusunda senin için bir güçlük olmaması içindir. Allah gafurdur, rahimdir.
ahzab 53: Ey iman edenler! Yemeğe izin verilmeksizin, vaktine de bakmaksızın, Peygamberin evine girmeyiniz. Fakat davet edildiğinizde girin. Yemeği yiyince hemen dağılın, yemekten sonra sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamberi rahatsız ediyor, lakin utandığından, size karşı bir şey söylemiyordu.Oysa Allah, gerçeği açıklamaktan çekinmez.Eğer müminlerin annelerinden bir şey soracak veya isteyecek olursanız, onu perde arkasından isteyiniz. Böyle yapmanız, hem sizin hem de onların kalpleri yönünden daha nezihtir.Sizin Allah'ın Resulünü rahatsız etmeniz ve kendisinin vefatından sonra onun eşlerini nikahlamanız asla helal değildir. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.
ahzab suresi tam bir komedidir mesela. arada gülmek için açıp okurum. size de tavsiye ederim. peygambere zorluk çıkmasın diye atılan taklaları görünce gülmemek elde mi? ahzab 37 efsanedir mesela. ahahaha... bir de ganimet paylaşımı ayetleri var beni güldüren. enfal (ganimet) suresinin ilk ayetine bakalım:
Enfal Suresi, 1. ayet: Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki: "Ganimetler Allah'ın ve Resülündür. Buna göre, eğer mü'min iseniz Allah'tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah'a ve Resülü'ne itaat edin."
düşünsenize peygamberin ordusunda bir askersiniz, seferden sefere koşuyorsunuz, din-i mübini yaymak için kıçınız yırtılıyor, eh payınıza da ganimetlerden biraccık olsun düşmesi gerekmez mi? ıııhh, allah ya da her kim söylediyse bu ilk ayeti, size pay yok maalesef. altın ve kadından size pay vermiyor allah, ya da muhammed, ya da her ikisi. enayi gibi savaşın durun siz. ahahaha...
tabi bunu içinize sindiremezsiniz. size yapılan açık bir haksızlık var ortada. homurdanmaya başlarsınız, sizin gibi haksızlığa uğrayan dini bütünler bir araya gelip şikayet edersiniz. bu haksızlığın giderilmesi için savaşmamaya karar verirsiniz. bir nevi iş bırakma eylemi diyelim. sonra ne mi olur? hoop, bir ayet gelir, allah ya da her kimse hatasını anlar, size bi kıyak geçiverir:
Enfal Suresi, 41. ayet: Bilin ki, 'ganimet olarak ele geçirdiğiniz' şeylerin beşte biri, muhakkak Allah'ın, Resülün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah'a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde, kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız. Allah, her şeye güç yetirendir.
gördüğünüz gibi ağlamayana meme yok. ayrıca, allahlar da fikir değiştirirler...
konumuzdan sapmayalım. ne demiştik? allah bir şey söylemek isterse açıkça söylüyor gördüğünüz gibi. gerek "zorluk olmasın" ayetlerinde, gerekse de ganimet paylaşımında bunu çok rahat yapıyor. benzer şekilde kölelerle ilgili ayetlerde ve hesap hatası olsa da miras bölüşümü gibi konularda da aynı netliği görebilirsiniz. burayı ayetlere boğmak istemiyorum.
islamcılardan cahil olanlar derler ki, "kur'an'da olmayan şey yoktur,ama direk fizik kimya kitabı da değildir.onun yönlendirmesiyle araştıracak ve ibret alacak olanlar insanlar.mucizelere bakmazlar da nerde ne eksiklik bulsam diye çırpınırlar." (imla hatalarına ve ifade kabızlığına bilerek müdahale etmedim.)
7. yüzyılda söylenmiş sözlerde mucize aranmaz. 600 sayfalık kitapta masallar anlatılır, olmuş olaylar hatırlatılır, tehditler şantajlar sıralanır, hayaller pompalanır o kadar. kitaplara ktsal gözüyle bakarsanız eksiklerine yama aramakla uğraşırsınız. tefsir diye bir şey icat eder, allah orda onu demek istemedi, şunu demek istedi, entropi dedi, embriyo dedi, nötron dedi, proton dedi diye doğrulamak için kırk takla atarsın, atmak zorunda kalırsın. boşuna kıvranmayınız, kendinizi kandırmayınız, yukarıda da gördüğünüz gibi bir şey söylemek isterse çok da güzel söylüyor, yağ gibi akıyor. teyze kızı, hala kızı, amca kızı diye ayrı ayrı saymayı biliyor. boşuna çabalamayın arkadaşlar, tanrı veya yaratıcı, konuşmuş olsaydı herkesi ikna eder, şüpheye yer bırakmaz, yorumla açıklanmaya muhtaç laflar etmezdi. sürüp giden doğa olaylarından örnekler vermezdi, kanıt diye bunları sunmak hiçbir tanrıya yakışmaz çünkü.
kuran'ı ciddiye alırsanız abdülaziz bayındır gibi olmak zorunda kalırsınız. dünyayı aydınlatan güneş değil demek zorunda kalırsınız, gündüz diye bir varlık güneşin ışığını ulaştırır, gece diye bir varlık da ona engel olur demek zorunda kalırsınız. dosdoğru müslüman iseniz, dünyanın düz olduğunu kabul etmek, güneşin bir balçığa battığını kabul etmek zorunda kalırsınız. yıldızların şeytanlara atılan birer taş olsun diye yaratıldığına, nuh diye birinin 950 sene yaşayabileceğine, evrenin 6 günde yaratıldığına inanmak zorunda kalırsınız. inanmanız sorun değil de, böyle cahil cahil argümanlarla, diliniz bile dönmeden, bilmediğiniz onca kavram ve kelime kullanmaya çalışarak inandırmaya çabalayarak komik duruma düşmeniz sorun, ayıp, yazık...
mucize bulmaya konsantre olacağınıza, çağdışı ayetleri ayıklamaya ne dersiniz?
"maide suresi 33. ayet: Allah'a ve Resülü'ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azap vardır."
ya da;
"inek suresi 178. ayet: Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır."
"inek suresi 179. ayet: Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız."
gibi, öldürmeye karşılık intikamı savunan, kölelikten bahseden, çaprazlama el ayak kesme gibi orta çağa özgü cezalar savunan ayetleri bi düzeltin önce.
sonra da kuran'dan esinlenilerek bulunmuş bir icat, bir ilaç, insanlık için bir reçete gösterin. vebaya mı çare bulmuş kur'an, bir makine icadına vesile mi olmuş? kanserden bahsediyor mu? hani herşey vardı ya kuran'da, elektrik var mı mesela? anca o yılların bilinen geyikleri, bir sürü de masl, hikaye falan... bir tane müslüman bilim adamı çıktı da kurandan esinlenip bir şey mi buldu? anca kuran okunan fasülyenin yeşermesi, hastaya okuna yasin'in iyi gelmesi gibi kocakarı inanışları...arabın masal kitabıyla en fazla bu yapılır. hani proton, nötron? uzaya çıktınız da biz mi göremedik mübarekler?
aksine, buluşu yapan hep gavur, sahiplenen hep müslüman. var biraz da sen oyalan...
şüphesiz akıl sahipleri için bu entride sayısız ibretler vardır. umulur ki akledip yola gelirsiniz. hahahahaa...
hayırlı cumalar...
selam ve dua ile...
noktalı caf caf'ın zekasını masaya şaaakkh diye vurduğu başlık.
o kadar ayet paylaşıyorum ben de. şunu yap geç yahu. ne uğraşıyorum ki??
nargileci hergelenin dediği kadar varım galiba. ahahaha...
ama bu onu haklı yapmaz. sadece noktalı caf caf'a sempatim arttı. o kadar. (sırıtma imi) im önemli. im bir başka... ahahahah....
denizlerin birbirine karışması da yanlış bilinen bir diğer durumdur.
kuran'da rahman suresi ve furkan'da geçer bu ayetler.
rahman 19. ayet: Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi.
rahman 20. ayet: İkisi arasında bir engel (berzah) vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler.
furkan 53: İki denizi salıp katan O'dur; bu, tatlı, susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında bir engel ve aşılmayan bir sınır koymuştur.
der kuran. ancak, tefsirciler bunu hayır ve şer yolları kastediliyor diye açıklamışlardır. bilimsel gelişmeler ile denizler arasındaki yoğunluk farkları ortaya çıkınca da bu ayetlere sarılarak tevil etmişler, her zamanki gibi üzerine yatmaya çalışmışlardır.
oysa, denizler biribirine karışırlar. tuz yoğunluğuna göre bu karışma bazen yavaş, bazen hızlı olur. ortada aşılamayan bir sınır yok.
özellikle cebelitarık'ta su yüzeyinde atlas okyanusundan akdeniz'e saniyede 1 milyon merteküpten fazla akış olduğunu bugün biliyoruz. hatta akdeniz'e bu yüzden nefes alan deniz derler.
üzgünüm ki, kaptan cousteau bu sırrı ortaya çıkaran kişi değildir. müslüman da olmamıştır. bunlar müslümanların eziklikleri, kompleksleridir.
saygılar...
Boşa zaman kaybidir.
Kuran da mucize yoktur, muhammed in günlügüdür kuran dediginiz.
Buna rağmen 1.5 milyar insanin bu sacmaliga inanmasi mucize.
kuranda mucize aramaktan çok, kuran ın kendisinin mucize olduğu gerçeğini akıllara getiren başlıktır. yasin 38: "güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. bu, çok güçlü ve her şeyi bilen allah ın takdiridir." güneşin ve çekim etkisindeki gezegenlerin galakside belirli bir yörüngeyi izlediği yakın bir zamanda bilim adamlarınca dile getirilmiştir. bunun gibi mucizelerle doludur kuran. herkes kurana bakabilir ama herkes mucize göremez.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |