Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Beyaz Gemi... hiçbir şey beyaz kalmıyor. Cengiz Aytmatov'un iyi ve kötü kavramlarını kendi kültürü içerisinde evrensel bir bakış açısıyla, dünyaya bir çocuğun gözünden bakarak anlaması ve anlatması...
evet o çocuğun çok basit ve esasında çok zor sorusuyla başlayalım: "neden bazı insanlar kötü bazları iyi?" Ben de bilmiyorum be çocuk... başka bir yazar şarktan garba bu kavramları açıklarken geçmişte yaşayanlardan da örnek verirdi. Dünyanın hiçbir şeyi tek bir insandan önemli değildir, ya örs olacaksın ya çekiç veya yakın dönemde gandi'nin pasif direnişi... Öte taraftan sineklerin Tanrı'sını okurken daha da farklı hal alıyor durumlar.
Roman kahramanı yedi/Sekiz yaşlarında bir çocuktur. Saflığın, bozulmamışlığın ve geleceğin sembolüdür. Aytmatov çocukluğun saf ve temiz dünyasından hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir kurgu çıkarmıştır. Lakin güçlü-güçsüz, ezilen-ezen realitesinden ötürü iyi olmanın aptallık sanıldığı ve asla mükafatının olmadığı bir düzeni sorgulanması mecbur kılıyor. Kendisi o dönemde bu romanın sonundan dolayı çok eleştiriyor. insan ve doğanın bir uyum içinde olacağına ve eserde de yer verdiği halk destanlarına odaklanmayı öngörmüştür. Bu destanların her ne kadar gerçeklik payı olamasa da insan hayatında biraz olsun kendine bir yol edinmeyi amaçladığını düşünür.
İnsanların doğaya verdiği zarar, insanın insana ettiği zulmü küçücük bir bedenin dahi kaldıraması.
"Şimdi ben sana yalnız şunu söyleyebilirim: çocuk kalbinin, çocuk ruhunun bağdaşmadığı her şeyi reddettin. İnsandaki çocuk vicdanı, tohumaki öz gibidir. Ve o töz olmadan tohum filizlenmez, gelişmez."
Aytmatov ısrarla kötülüğün zafere ulaşmadığını söylüyor. Çünkü ahlak üstünlüğünden bahsediyor ve kazanan daim iyiliktir diyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |