Memurlar.Net |
Yazdırma Seçenekleri :
Renkli Yazdır
Siyah Beyaz Yazdır
Resimleri Gizle
|
https://sozluk.memurlar.net/konu/bankacilik-uygulamalarinda-suc-isleyen-bankaci-var-mi-sorusu/ Yazdırılma Tarihi : 09 Aralık 2024 Pazartesi 16:18 |
olduğuna, olacağına inanmadığım sorudur.
bankacılar, güvenilir kişiler olmak zorundadırlar.
çeşitli nedenlerle; birtakım yol ve yöntemleri kullanarak
görevini/güveni kötüye kullananlar olduğuna/olabileceğine
inanmak istemiyorum.
bu yüzden bu soruyu abes buluyorum.
dost sohbetlerinden ve genel ağdaki şikayetlerden
anladığım kadarıyla gözünü karartan, görevini/güveni
kötüye kullanan bankacıların olabileceğine/olduğuna
ikna oldum.. dediğim başlıktır.
Bir dostun anlattıklarıdır:
Bir yerel seçimden önce bir parti ile ilişkili bir bankanın Beykoz Şubesi'ndeki görevli bayan bankacı perdeleri çekip ortamı karartıyor. "Maaş promosyonu alabilmek için bu belgeyi
imzalamanız gerekiyor" dedi. Aklıma kötü bir şey gelmediğinden okumadan imzaladım.
Sonra o tarih de 575 lira olan promosyonun 500 lira olarak yatırıldığını gördüm.
Nedeninin de,
malûm belediye başkan adayının bütün çalışanlara dağıttığı
ajanda olduğunu anladım.
Yani seçimde oy alabilmek için çalışanlara ajanda dağıtıyor, ücretini de bize ödetiyor.
Bankayı ve ilgili kamu kurumunu nasıl ikna etti anlamadım.
hiçbir şey olmuyorsa bile
kesinlikle bir şeyler oluyordur.
dinlemiştim bir arkadaştan.
bir 17 sene rahat var.
ondan öncesini zaten televizyonlardan izliyorduk.
sadece bankacıların değil, bankaların da kurumsal
olarak suç işledikleri iddia ediliyor..
dediğim başlıktır.
*
bunlardan birini bir banka müşterisi şöyle anlatıyor:
*
2003 yılında imar bankasındaki vadeli hesabımın vadesi
dolmak üzereyken bankaya el konuluyor.
*
banka hesapları bir devlet bankasına devrediliyor.
vadeli hesabımın getirisi yok sayılıyor.
hesabımdaki paraya uzun süre ulaşamıyorum.
sonra neredeyse hiç faiz uygulanmyor.
ödemeler üç yıla yayılıyor.
*
parayı pul haline getirdikten sonra ödeme yapılıyor.
*
bu arada benim gibi yüzbinlerce yurttaşın parası
birilerinin cebine aktarılmış oluyor.
bankacılar ve bankalar ile ilgili yakınmalar
öyle bir hale gelmiş ki
"bir dokun, bin ahh! işit" olmuş..
dediğim başlıktır.
*
keşke, girişteki o paylaşımı hiç yapmasaydım.
*
allem edip kallem edip vatandaşın parasına çökülmüş.
"konut edindirme yardımı" (key) ile "tasarrufu teşvik
fonu"nda biriken paralar pul olduktan sonra ödeme
yapılmış. bazılarına ise hiç ödeme yapılmamış.
*
şimdi soru şu: vatandaşın cebine girmesi gereken
bu paralar kimlerin cebine girdi?
"bankacılık uygulamalarında suç işleyen bankacı
var mı?" sorusuna verdiğim karşılıktır:
birkaç gün önce kamuya yansıyan haberlerde bir bankacının
kiralık bir kasayı patlattığı spoiler
iddia edildi..görevi/güveni kötüye kullanma olayının
sadece bankalar ve banka çalışanları için
değil;
finans kurumları ve çalışanları için de
söz konusu olduğu iddia ediliyor..
dediğim başlıktır.
*
mağdur bir vatandaşın anlattıkları:
bir finans kuruluşu "biz faiz vermiyoruz.
kâr payı dağıtıyoruz" diyerek para topluyor.
ilk anlarda bankalardan daha fazla getiri sağlıyor.
*
kurum, faiz duyarlılığını öne çıkardığı için büyük ilgi görüyor.
bir süre sonra "iflas ettim" diyerek paraları buharlaştırıyor.
*
şu açıklamayı yapıyor:
"alacaklarınızı dolara çevirdik. kimsenin parası bizde kalmayacak. belli bir sıraya göre ödeme yapacağız".
*
ancak aradan neredeyse 20 yıla yakın bir süre geçtiği halde hâlâ parasını alamamış olan olabilir.
bu 20 yılda a.b.d. deki yıllık enflasyon oranının
ortalamasının % 2.5 olduğunu varsayarsak
20 yılda sözgelimi 10 bin doların değeri-satın alma gücü yarıya inmiş oluyor.
*
soru: bu banka ve finans kuruluşları
siyasi ayakları-destekleri olmadan
yatırımcıların varlıklarına çökebilirler mi?
bahsettiğiniz olayı biliyorum.
mağdurları verdikleri para oranında alacaklı olarak sıraya dizdiklerini söylemişlerdi ama
çıngar çıkarmayanları öteleyip duruyorlardı.
biraz gözdağı verenlerin bir kısmı
paralarını kurtarabildiler.
görevi/güveni kötüye kullanma olayının
sadece bankalar ve banka çalışanları için
değil;
finans kurumları ve çalışanları için de
söz konusu olduğu iddia ediliyor..
dediğim başlıktır.
*
mağdur bir vatandaşın anlattıkları:
bir finans kuruluşu "biz faiz vermiyoruz.
kâr payı dağıtıyoruz" diyerek para topluyor.
ilk anlarda bankalardan daha fazla getiri sağlıyor.
*
kurum, faiz duyarlılığını öne çıkardığı için büyük ilgi görüyor.
bir süre sonra "iflas ettim" diyerek paraları buharlaştırıyor.
*
şu açıklamayı yapıyor:
"alacaklarınızı dolara çevirdik. kimsenin parası bizde kalmayacak. belli bir sıraya göre ödeme yapacağız".
*
ancak aradan neredeyse 20 yıla yakın bir süre geçtiği halde hâlâ parasını alamamış olan olabilir.
bu 20 yılda a.b.d. deki yıllık enflasyon oranının
ortalamasının % 2.5 olduğunu varsayarsak
20 yılda sözgelimi 10 bin doların değeri-satın alma gücü yarıya inmiş oluyor.
*
soru: bu banka ve finans kuruluşları
siyasi ayakları-destekleri olmadan
yatırımcıların varlıklarına çökebilirler mi?
ek: a.b.d. de mevduatlara verilen yıllık
ortalama faiz oranını net % 2.5 kabul edersek,
10 bin dolar 20 yılda 15 bin dolar yapar.
finans kuruluşu 20 yıl sonra ne yapıyor?
5 bin dolar veriyor.
kayıp ne kadar?
10 bin dolar.
hiç de az değilmiş.. dediğim sorudur.
*
anlatılana-iddia edilene göre başka bir mağdurun
başına gelenler şöyle:
*
yer mersin.
*
ilgili devlet bankası ve kurum işbirliği yaparak
mağdura "kumpas" kuruyorlar.
*
aralık 2012 yılına ait maaşını ve diğer ödemeleri
16 0cak-2013 tarihinde vadesi dolacak şekilde 32 gün
üzerinden vadeli hesaba yatırıyorlar.
*
15 aralık 2013' de yapılması gereken maaş ve diğer
ödemeleri bu yüzden 16 ocak 2013' de yapıyorlar.
*
şubat-2013'e ait ödemeleri de yapmıyorlar ve faize yatırıyorlar. faiz getirisini de ceplerine indiriyorlar.
*
iddiaya göre bu uygulama mart, nisan, mayıs,
haziran, temmuz, ağustos, eylül ve ekim ayında da sürüyor.
*
sonra, 15 kasım 2013 de göreve başlayacak şekilde
1000-bin km. öteye atamasını yapıyorlar.
*
atandığı yerde de kumpas devam ediyor.
bazı ödemeleri ancak
soruşturmadan sonra yapıyorlar.
*
temmuz 2014'de görevinin başında olduğu halde göreve
gelmediği gerekçesiyle soruşturmaya uğruyor ve
müstafî-istifa etmiş sayılıyor.
*
şubat-2013'den, kasım 2013'e kadar olan 9 aylık
hak edişler ve bunların işlemiş faizleri aradan geçen
11 yıla rağmen hâlâ ödenmiyor.
*
görevinin başındayken haksız bir şekilde
müstafi sayılmasının üzerinden 10 yıl geçtiği halde
hak edişleri ve bunların işlemiş faizleri başka
bir devlet bankası tarafından hâlâ ödenmiş değil.
*
1000 km. öteye evini taşıyamayacağını bildiklerinden
birkaç ay sonra ev eşyalarına da el koyuyorlar.
belki de anlaşmalı oldukları ikinci el-spot mağazasına haraç mezat satıyorlar.
*
teyemmümle abdest alıp imâ ile namaz kılan amerikan
ajanları ile birlikte yürüyen müslüman görünümlüler
hepinizin bildiği gibi hazineyi ve vatandaşın mal
ve paralarını nasıl yağmalayacakları konusunda anlaşmazlığa düşünce tepişmeye başlıyorlar.
*
sonrası malûm..
*
şimdi soru şu:
bu iddialar doğruysa mağdur kişi
neden mahkemeye başvurmamış?