Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
efsaneye göre çok eski zamanlarda, bütün insanlığın aynı dili konuştuğu zamanlarda, insanların tanrıya ulaşmak için yapımına başladıkları kuledir. sonra kule fazlaca ilerleyince tanrı bunu engellemek için insanların dillerini değiştirmiştir. farklı diller konuşan insanlar birbirleriyle anlaşmazlığa düşerek kuleyi yarım bırakmışlardır.
Tevrat yazıtlarına göre Babil'de kerpiçten yapılmış kocaman kule.
Kulenin yerini alman arkeolog Robert Johann Koldewey bulmuş.
Kulenin aslının daha Hammurabi zamanında yok olup sonradan yerine yeniden kuleler inşa edildiği belirtiliyor.
Çünkü Hem kral Nabupulassar, hem Nebukadnezar'ın metinlerinde yıkılıp yok olmuş kulenin yeniden inşasını ele aldıklarını belirten ifadeler var.
Herodotos kulenin, birbiri üzerine küçülerek inşa edilmiş; en tepesinde bir tapınak bulunan teraslardan müteşekkil olduğunu belirtmiş.
Kuleye Etemnanki ( ziggurah ,ziggurat, ziggura ) ismi verilmiş.
Kulenin Temelinin genişliği 90 metre.
Kulenin yüksekliği 90 metre.
En üstteki tapınak kısmının yüksekliği 15 metre.
Tapınağın Çatı kısmını altınla kaplamışlar ve koyu mavi sırlı tuğla ile inşa etmişler. ( Sanırım seramik kastediliyor )
Tüm bunları "Marduk" adına yaptıklarını belirten ifadeler var.
Kuleyi inşa için yaklaşık 50 milyon tuğla kullanılmış.
Kule esirlere yaptırılmış.
Babadan oğula geçen gelenekle her bir krallık döneminde kule onarılmış ya da yeniden inşa edilmiş.
Saf altından yaptıkları Marduk heykelinin önünde kurban sunuyorlarmış.
Heykeli ağırlığı Heredotos'un tahminine göre 800 talent ki bu da günümüzde yapılacak bir hesaplamayla heykel için 23,700 kilogram saf altın kullanıldığı anlamına geliyor.
Kulenin merdivenleri taştan yapılmış.
Halka açık ilk kata ulaşan merdivenler 33 metre yüksekliğinde.
Daha yukarılara sadece din görevlilerinin çıkma izni varmış.
Bunu da inşa edilen gizli merdivenlerle sağlıyorlarmış.
Yüksek tapınağın içi boşmuş ve halka kapalıymış.
Sadece yemek yemek için bir masa ve etrafında yatarak yemeyi sağlayan serili bir döşek bulunurmuş ki geleneksel olarak dönemin Yunan, Roma ve doğu kültürlerinde yatarak ya da uzanarak yeme alışkanlığı varmış.
Kule neden yıkılıp duruyordu konusuna gelince; işgaller yüzünden diyebiliyoruz.
İranlı Kserkses kuleyi son kez yıkmış öyle ki İskender doğu seferine çıktığında kulenin enkazıyla karşılaşmış.
ordusundan 10.000 kişi, iki ay boyunca kulenin molozlarını temizlemek için çalışmış ve çalışanlara 600,000 gündelik ( birimden bahsedilmiyor ) verilmiş. ( Kaynak Strabon )
Koldewey ve ekibi kazılarıyla bulduklarından yola çıkarak kulenin neye benzediğinin tespit edilmesini sağlamışlar.
Sadece kuleyi değil dünyanın en görkemli caddesini de keşfetmişler.
Bu bir ticaret caddesi değil dinsel alay caddesiymiş ki günümüzde dahi bu görkemde bir caddenin inşa edilmediği belirtiliyor. ( Aslında Meksika tapınaklarında da var bu caddelerden ki o da çok ilginç bir durum )
Cadde aynı zamanda şehrin tahkimatı açısından da önem taşıyormuş.
Sağı ve solu yüksek duvarlarla çevrili bu yol görüş alanını da kapatarak şehri düşmanlardan koruyan bir hendeğe dönüşüyormuş.
Yolun bir ucu Babil'in giriş kapısı olan İştar kapısına dayanıyormuş.
Yolun her iki yanında sağlı sollu mavi zemin üzerinde aslan kabartmaları varmış.
Görkemli Babil kapısı ( İştar Kapısı ) şu anda Almanya'da müzede sergileniyor.
Kapıyı ise aslan değil Babil Ejderi süslüyor.
Tanımlamaya göre bir dinozoru andıran kuş ayaklı, yılan başlı, çatal dilli, pullu ve tüylü derili, uzun boyunlu, boynuzlu bir canlı, bir grifon.
Tevrat metinlerine göre Danyal peygamberin Babil aslan çukurundaki mucizesi için orada dehlizlerde beslenen yırtıcı bir canlı türü olsa gerek.
Yeremya Peygamberin ise Babil ile ilgili olarak :
" Orada çöl hayvanları, yabani köpekler ve devekuşu yavruları yaşayacak ve orada sonsuza kadar kimse barınamayacaktır." dediği rivayet edilmiş.
( Kaynak: C. W. Ceram tanrılar mezarlar ve bilginler )
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |