Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
bir otisabi felsefesidir...
herkesin vardır gönlünü yaralayan bir anısı. en olmadık zamanlarda gelir, iğnesini batırdığını anlayamadan akıtıverir zehrini içinize.
2000'li yılların başlarında bir çocuğun misafirlikte görüp babasından bilgisayar istemesi, babasının maddi durumu eve bir bilgisayar alacak kadar iyi olmadığından bir kağıda bildiği kadarıyla klavye çizmesi, önüne oyuncakları koyup çocuğun kağıttan çizilmiş tuşlara basarken babasının hangi yön tuşuna basılırsa oyuncağı o yöne doğru hareket ettirmesi başlı başına bir iç burkan garibanlık anısı olsa da, belki o çocuğa hayatının en güzel akşamını yaşatmanın yanında unutulmayacak bir anıya imza atmıştı.
babasını kaybettikten yıllar sonra belki kalabalık bir ortamda durup dururken, belki de ufacık çocukların elinde akıllı telefon, tablet benzeri bir aletle çok eğlendiğini görürse aklına gelir bu anısı. olduğu yerde irkilir, huysuzlanır, anlamsız hareketlerle etrafına çaktırmadan biraz önceki normal haline dönmeye çalışır. yanındaki "ne oldu abi durduk yere" diyenlere gelişigüzel bir yalan uyduruverir. kimse anlamaz o çocuk bilir. anı soktu. bir sebepten dolayı geçmişinden rahatsız eden, utandıran, veyahut hatırlamaması gereken bir anısı geldi, bilinçaltına iğnesini soktu ve zehrini akıtıp gitti.
ve biliyor ki yine gelecek, yine zehrini en olmadık zamanında akıtacak içine.
başlığı görür görmez kime ait olduğunu tahmin ettiğim, arı demek istemiş herhalde demeye bile gerek duymadığımdır.
bir arı sokması kadar can yakan ve sızlatandır. geçen seneler ve geride bıraktıkların aklına geldikçe hele ki yaş ilerlemişse hüzünlere gark eder.
önce beyinde başlayan, sonra da ayak tırnaklarına kadar inen bir sızının ve sonrasında gözünün önünde film şeridi gibi geçen yaşanmışlıkların, yüreğinden vurmasıdır.
efkar bastı şimdi
burnumda tütenler, çok özledim sizi..
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |