![]() Türkiye'nin memur portalı |
|
bakalım belli bir standart planı ya da aynı zamanda bakısı var mıydı yoksa duruma göre mi şekilleniyormuş.
bir kere kuralını bozmadıkları neredeyse standart bir şehir planı varmış roma'da
buna göre:
cardo: kuzey-güney doğrultulu ana cadde.
decumanus: doğu-batı doğrultulu başka bir ana cadde.
ortada bulunan forum bölgesi.
ayrıca tüm şehri kapsayan hipodamik plan yani ızgara plan.
kamusal yapılar: hamam, tiyatro, tapınak
yalnız anadolu deyince bu planda bazı esnemeler meydana geliyormuş. sebebi fay hatlarının güzergahı, bazı bölgelerin dağlık olması, vadilerin konumu, eski yerleşim yerleri üzerine kurulma gibi faktörler varmış.
vitruvius demişmiş ki: şehir rüzgarı içine almamalı. Yani bu adamların şehir planlama gibi bir dertleri varmış. Efes'de biraz esnemişler çünkü yamaçlara ev yapmak zorunda kalmışlar ve liman manzaralı görselliğe önem vermişlermiş. Pergamon'da ise esnekliğin sebebi eski yerleşimin devralınmasıymış.
yine de Anadolu'da genel kaide: tapınakların manzarayı görecek şekilde yapılması ve tiyatroların mutlaka bir yamaca yaslanmış olması.
tiyatro yerlerini seçmeleri gayet zekice düşünülmüş.
akustik avantaj, deprem dostu çözüm, bedava taşıyıcı dağ yamacı desteği ( oturma sıralarının kaya desteklere yüklenmesi )
şimdi tapınak konusuna biraz odaklanalım:
tapınaklar çoğu kez şehre hükmeden hakim noktada, ya yüksekten bakar konumda ya da merkezde bir yerde oluyormuş.
tapınakların içi sanıldığı gibi ibadet merkezleri değilmiş.
yani halk tapınağın misafiri bile sayılmıyormuş.
tapınağın içinde tanrının temsili bedeni, adak olarak sunulan nesneler, kutsal emanetler bulunuyor.
tapınağın içine sıradan halk giremiyor.
din adamları, rahipler, yüksek statülü kişiler, özel izinli kişiler tapınağa girebiliyorlar.
tapınaklarda toplu ayinler yapılmıyor, cemaat yok, vaaz yok. bu tarz şeyler yapılmıyor.
tapınağın içine girilemiyor ama önünde altar-sunak var.
adaklar sunuluyor. hayvandı, şaraptı, tahıldı vs. buralara getirilip bırakılıyor.
ekonomi tapınakta dönerdi ve tapınaklar roma döneminde bir nevi antik merkez bankalarıydı. devlet ekonomisinin görünmeyen kasası.
kankam diyor ki: tapınaklar insanların tanrıya yaklaştıkları yerler değildi. devletin tanrı kılığına girdikleri yerlerdi.
opisthodomos: tapınakların korunaklı arka odaları.
depolama ve hazine için yapılan yerler.
büyük pithoslar: topra devasa küpler.
horreum: resmi depo sistemi
muhafızlara bakalım: rahip muhafızlar, silahlı muhafızlar.
şimdi bu tapınaklara dağıtılan tanrı figürleri var ya.
bilinçli olarak, az sayıda belirlenen tipler tüm dünyaya kopyalanmış.
kankam dedi ki: insan biçiminde sabitlendiler. nasıl görünmeleri gerektiği kodlanmış. atölyeler, usta heykeltıraşlar, politik dini otoriteler birlikte çalışmış.
bu imgeleri ortaya çıkaran en güçlü figür phidias'mış.
tanrılar böyle görünüyordu fikrini öyle güçlü vurgulamış ki algıyı tamamen kilitlemiş.
tanrılar yunandan alınmış ve latinleştirilmiş. tipler kopyalanmış. tanrılar her yerde ayın görünsün ki imparatorluğun birliği pekişsin fikrine tutunulmuş.
yani sizin anlayacağınız sanatçı yontuyu yaparken tek başına karar vermiyor:
rahipler, şehir meclisi, sponsor zengin aile/devlet,bazen imparator nasıl bir heykel yapılacağına karar veriyor.
Yani kankam diyor ki: tanrıları gökten inmedi, atölyeden çıktı.
Neyse buraları geçelim.
Ne de olsa Roma binlerce binlerce hatta daha binlerce yıllık bir sistemi kendine uyarlama konusunda profesyonelce çalışmış.
şimdi efendim tapınakla roma sarayı dip dibe değilmiş ama göz teması olacak kadar da yakınmış.
yani yönetim tanrıyı görüyormuş ama çok da iç içe değilmiş.
çünkü eğer belli bir mesafede olmasalarmış ikisi mıknatıs etkisiyle birbirlerine yapışıp iç içe geçebilirlermiş.
yani birinden biri diğerini yutabilirmiş.
oysa yutulmamaları gerekiyormuş.
niye bu kadar çok tanrıları vardı deyince
kuvvetler ayrılığı gibi düşünebilirmişim.
savaş- Mars
devlet ve düzen-jüpiter
ticaret-mercury
ev ocak-vesta
...
yani diyor ki: uzmanlık alanlarına bölünmüş kozmik bürokrasi.
deniz için başka tanrıya, savaş için başka tanrıya, aile için başka tanrıya adak verilir.
Yani sizin anlayacağınız bu çocuklar göksel güçlerle mücadeleye falan girişmemiş aslında roma imparatorluğnun dibine dinamit yerleştirmekle suçlanmış da denebilir. ( ashabı kehf konusunu didiklemeye devam ediyorum. )
romalılar ele geçirdikleri toprakların tanrılarına dokunmamışlar.
isyan çıkmasın diye onları da sisteme eklemişler. böyle böyle ekleye ekleye büyümüş büyük bir aile olmuşlar.
böylece beko dikiş makinesi gibi, tıkır da tıkır beko tıkır, güzel güzel sistem çalışmaya devam etmiş.
aslında tiyatro bugün bildiğimiz anlamdaki merkezler demek değilmiş.
tiyatro: çok amaçlı kamusal alan. yani toplantı, duyuru, oyun, propoganda, eğlence, politika amaçlı kullanılıyor.
halk buraları çok seviyormuş çünkü bedavaymış. gündemi buradan takip edebiliyorlarmış. burada sosyalleşebiliyorlarmış.
bir nevi o dönemin sosyal medyası burasıymış.
herkes işi gücü bırakınca burada toplanıyormuş.
| İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2025 MN Yazılım |
