Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
TipsizŞeyBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
1932 yılındaki türkçe hutbe:
cuma namazından önce minberde yapılan dua ve konuşmadır.
arapça bilmeyen türkler 1200 yıl "arapça hutbe dinledikten" sonra gãzî mustafa kemâl' in talimatıyla bu akıl dışı uygulamadan vazgeçilmiş;
5 şubat 1932 yılından itibaren türkçe olarak dinlemeye başlamışlardır.
beklentilerin aksine dünyanın sonu gelmemiş, kıyamet kopmamıştır.
bu gün cuma ve bayram namazlarında hutbe türkçe yerine arapça ile okunabilir mi?
darısı "türkçe namaz" ın başına.
topluluk karşısında yapılan etkili konuşma anlamındadır.
camide ise, cuma namazından önce ve bayram namazlarından sonra minberde yapılan dua ve konuşmayı kapsar.
fussilet suresinin 44. ayetinin 41 kişi tarafından yapılmış tercümesi:
tefsir ve tercüme yapacak kişilerin arapça ve türkçeyi çok iyi kullanmalarının yanında en az ikinci bir alanda da uzmanlaşmış olmaları gerekir..dediğim konu.
bu da yetmez;
tefsir ve tercümeler mutlaka bu durumdaki uzmanların oluşturduğu bir komisyon tarafından yapılmalıdır.
aksi halde bağlantısını verdiğim fussilet suresinin 44. ayetinin tercümelerinde olduğu gibi ifadelerde akıcılık sağlanamayacak,
maksadı aşan yanlışlık ve yanlış anlamalar kaçınılmaz olacaktır.
1400 yıl önce yazılmış olmasına rağmen akla, bilimselliğe aykırı tek bir ayeti bile olmayan kitaptır.
"mağara arkadaşları" nın anlatıldığı ayetler de olduğu gibi aklı aşan ifadeler, gelişmişlik seviyesinin düşüklüğünden kaynaklanmaktadır. bu durum, ilk çağ müslümanları için daha fazlaydı. çağlara hitap eden bir kitap olması yüzünden;
bilimsel gelişmeye bağlı olarak anlaşılamayan ayetlerin sayısı da gittikçe azalmaktadır.
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |