Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

buşra

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,459 entry 376 konu hiç puanı yok
03.12.2021 04:19 son işlem tarihi takip etme takip et

dengbej

yakın zamanda kulağımın pasını silen muhterem (o benim babam)

yakın zamanda artvin-şavşat yolunda, tütünün kokusunu tesbihinin tanelerine yedire yedire, yanık yanık söylemeye başladı yine bir sevda türküsünü. tam o esnada, ağrı dağı tüm heybetiyle karşımızda duruyordu. elini uzatsan dokunacak kadar yakın ama bir o kadar uzak karlı dağ ağrı dağı. bu arada genç abayı yakmış kara gözlü sevdalısına. sabahlara kadar şiir yazıp duruyordur. (yazar burada türküden söz ediyor)

7-8 saatlik yol, yanık bir dengbejin sesinde sevda türküsü ve yolun sonunda da iki sevdalının sözü kesilecek.

ambiyans harika. (tütüne eşlik etseydim fena da olmayacaktı hani (tebessüm)

vel hasıl, gittik geldik hayırlı bir iş için

onlar erdi muradına, darısı kalanlara

(tebessüm)

04.07.2018 14:30
  1. pepeçura başlıklı konu

    bir tanesi ile baş edemiyorduk, bu da nereden çıktı dediğim başlık

    (isyannn)

     
  2. düşünce

    us'un oluşturduğu labirentlerde kendisine yer bulmaya çalışan/çabalayan şeyler bütünüdür.

    düşün(ün)ce, kişinin kendisine yaptığı en büyük devrimdir de aslında.

    eyleme geçen ve hissedilir ölçüde baş kaldıran kelimelerin oluşturduğu boyut, c4 etkisinde olmakla beraber, bazen de sessiz çığlık edasındadır.

    misal;

    düşünce karmaşası yaşayanların genel de yoktur uykuları, yemeleri, içmeleri, odaklanamazlar (pharmaton da işe yaramaz artık)

    eczacım duydun mu beni?

    (sitemle karışık tebessüm)

     
  3. konunun konuyu açması

    lafın lafı açmasından dolayı oluşan durumdur.

    bu da genelde muhabbetine doyamadıklarınla yaptığın eylemdir. yoksa herkes zaten ayrı bir ketum, ayrı bir dünya..

     
  4. anlatı

    derinlemesine anlatma tekniği.

    bunu en iyi yapanlardan biridir mehmed uzun ve bunu ruhun gökkuşağı'nda çok iyi işliyor. nakış nakış..

    diyor ki bir de;

    "söz ve anlatıyı bir yaşam tarzı haline getiren, 'yazılı anlatı insanlığın gözü ve kulağıdır, anlatı devletin ya da partinin menfaatleri için sınırlandığında ve görmeyeceksin!, duymayacaksın!, dokunmayacaksın! emri anlatının karşısına bir duvar gibi dikildiğinde insanlığın gözündeki görme gücü çok zayıflar"

    arındırıyor yazar kendisini körelten renklerden bu yüzden, tek derdi, anlatmak, alıntılamak.. atasının, topraklarının sesinin, sözlerinin peşinden koşmanın telaşına kapılmak..

    ses sustuğunda, söz unutulduğunda kahrolmakta cabası..

    anlatı'nın sonu gelmez, kontak kurulmaz geçmişle bazen.. sonra mı, sonrası yazarın büyülü sözlerinde..

     
    (Bkz: ruhun gökkuşağı)
  5. matem

    yas. kederin, üzüntünün bütün bir gök kubbeyi sarıp sarmalaması.