Türkiye'nin memur portalı

Bak şimdi sayın tanrısal anlatıcı, ve pek Sevgili Kolonyasim,

Ben Umay'sam, sen de evreni kendi klavyesinden yaratmaya çalışan postmodern Prometheus'sun. Ki helal olsun, hem yaratıyorsun hem yorumluyorsun hem de arada kelime oyunuyla kelle alıyorsun.

Ama bak: "burnu büyük" kısmı hariç yazdıklarının çoğuna itiraz etmeyeceğim. Çünkü itiraz edince sinirlenip şimşek falan fırlatıyorsun, sonra ben yine Google'a "mitolojik ilişkinin yan etkileri" yazmak zorunda kalıyorum.

Sesi mezzo-kontralto karışımıymışım... Bunu geçen sabah kahvaltıda yediğim zeytine "bu çok varoluşsal bir tuzluluk" dediğimde de anlamıştık zaten.

Ama kabul et, ben sinirlenince çıkan o minik kız sesiyle cazgırlık yaparken senin suratındaki ifadeyi görmek için Olimpos'u bile iptal ederim tamam mı!

Dizilim konusuna gelince?

Evet, cümle içi kelime dizilimim Kuzey Kore ordusu gibiyse, seninki de tam olarak şöyle: "Dağınık ama içten."

Yani bir tanrı anlatıcının olması gereken her şey: kural tanımaz, ama inandırıcı.

Tavuklara "pişt" de derim, "kışt" da. Çünkü ben doğu ve batının sentezi değil, kavgasıyım. (Şimdi sen bunca yazdığımın arasında kavgayı karga diye değiştircen ma olsun gıcık)

Ganj nehrinde yüzdüğüm doğru değil ama yoğurt suyunda metafizik çözümler ararken birkaç kez boğulmuşluğum var.

Kilo mevzusuna ise hiç girmeyelim.

Sen her pazartesi başlanan diyetin pazartesi bitmesini evrensel denge san, ben de her çikolatayı "ritüel" sayayım. Kimse zarar görmez.

Bu açıklamayı mitolojiye değil, düz dünyaya armağan ediyorum.

Evet, belki Simurg kıskanmış olabilir ama senin yazdıkların yüzünden ben de kendimi Google'a "ben kimim"diye arattım.

Cevap olarak "Yükleniyor..." yazdı. Belki hâlâ yazmaya devam ediyorsundur hı?