Son yıllarda en çok eleştiri ve hakarete maruz kalan siyasetçi, devlet adamı. cumhuriyet tarihi boyunca atatürk, ismet inönü gibi devlet büyüklerimizin adlarının yanlarına herhangi bir hakaret kelimesinin koyulması bir yana 15 yıl öncesine kadar herhangi bir eleştirinin iması dahi mimlenmenize yeterken, bu zatlar diktatör olmuyor da, tayyip erdoğanın ölmüş anası da içinde olmak üzere adamın her bir zerresine sövüldüğü, yolda ayağı takılan adamın "tayyip yüzünden oldu" dediği bir ortamda, tayyip erdoğan baskıcı bir diktatör oluyor öyle mi? tayyip erdoğanın eleştirilebileceği onlarca yüzlerce mevzu varken asılsız, anlamsız ve bir o kadar da gereksiz konular da seviyesizce hakaret ve küfürlerin edilmesi her geçen dakika karaktersizleşen bu toplumdan iğrenmeme neden oluyor.

(he bu arada kendini kanunla koruyan kenan evrene diktatör denildiğini duymadım bu ülkede. bu da bu toplumun ayrı bir kaypaklığı)

büyük bir devlet iddiasında olan her devletin merkezinin görkemli bir yapı olması gerektiği kanaatindeydim eskiden. ancak bunun yanlış olduğunu düşünmeye başladım zira, dünya tarihinin sistem ve güç açısından en büyük iki imparatorluğundan biri olan Devlet-i Aliyye 400 sene Topkapı sarayı gibi gayet mütevazi bir saraydan yönetilmiştir. ki tc devleti osmanlının gücü gibi bir gelecek te vaadetmiyor an itibariyle...

hadi diyelim türkiye büyük devlet-görkemli bir merkez doğru orantılı denklemi iddiasını sürdürüyor ve bu iddiasını desteklemek üzere bu sarayı inşaa ediyor. buraya kadar herşeyin normal olduğunu farzedelim. bir milyardan fazla bir maliyeti varmış, varsın olsun sonuçta bu para bir kez ödenecek. ancak her defasında fiilen ve şifaen müslüman olduğunu ifade eden yöneticilerimizin bu sarayın elektrik faturasının sadece "gecikme bedelinin" bir milyon iki yüz bin tl olmasını, inandıkları ya da inandıklarını söyledikleri değerlerle nasıl bağdaştırabildiklerini açıklayabileceklerini pek sanmıyorum. bu saraya bu kadar masraf yapıyorsan, daha çevreci daha tasarruflu bir sistemin yerleştirilmeniz gerekmez miydi? niyetiniz ne kadar iyi olursa olsun, girdiğiniz yol kötüyse sonu uçurumdur. cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.

-bunun kökenini ülkedeki toplumsal adaletsizlikte aramak lazım gelir ilk başta. zira insanlar özel sektörde çalışırken her an işten çıkarılma korkusu yaşadıkça,

-devlet ve belediyeler üretime yönelik (atık tesisleri, fabrikalar, sanayi kuruluşları vs vs) tesisler kuracağı yerde üretime değil de tüketime yönelik tesisler(noktanokta belediyesi aile çay bahçesi, bilmemne belediyesi sosyal tesisleri, elininkörü ilçesi gençlik merkezi, nalet ilçesi stadyum ve atletizm sahası projesi, tükürdüğünüyala ilçesinde açılışı yapılan anıt park) kurmaya devam ettikçe,

-aileler: aman bu devirde herkes üniversite mezunu, napıcaksın okumayıp serserimi olacaksın deyü gençlerin ticarete eğilimlerini köreltirse,

-yine ailelerin: aman en azından anadolu lisesine gitsin napıcak meslek lisesinde serkeş mi olucak benim oğlum tavrı nedeniyle genç yaşta iş hayatına elinde kapı gibi mesleğiyle girmesini engelleyen ailelerin( ve tabi meslek liselerinin içine dışkı sokan güzide milli eğitim sistemimizin) yanlış düşünce tarzı oldukça

- 300küsür bin öğretmen işsizken ve devletin an itibariyle 102bin öğretmen açığı olduğu halde 200bin küsür öğretmen adayının öğretmenlik yapamayacağının kesin olduğu ortadayken hala ve ısrarla bu sene de eğitim fakültesi bölümlerini kazanıp giden genç kardeşlerimiz ve bu bölümlere yüksek sayıda öğretmen alımını sürdüren üstüne çekirdekçinin kese kağıdı gibi formasyon belgesi dağıtan yök bu tavrını sürdürdükçe( maddedeki genç kardeşlerden biri de benim kuzenimdir ısrarla yazma dememe rağmen türkçe öğretmenliği yazıp kazanmıştır işsizliğin hayırlı olsun dedim kendisine)

- insanların anlamadığı asıl nokta be kardeşim... : bu adamlar her ile üniversite açtık diye övünüyor, bu devirde barajı geçen üniversiteye kapak atıyor. insanoğlu hiç düşünmez misiniz? atıyorum 3 milyon üniversite öğrencisi demek 3 milyon işsizin işsiz sayılmaması demektir. sen üniversiteyi bitirip işsiz kaldığında bu böyle olmaz diyip açıköğretime yazılıyorsun belki 2.diploma işe yarar mantığıyla. devlet seni işsiz sınıfından çıkarıp öğrenci yapıyor.

herşey bundan ibarettir.

10 sezondur hayatımda güzel bir o kadar anlamsız bir yer işgal eden, çekimleri Kanada'da yapılan ABD menşeili televizyon dizisidir. Spoiler vermeden bahsetmek gerekirse;

Dizi, aile mesleği olarak doğa üstü yaratıklar, hayaletler ve çeşitli ucubeler avlayan Winchester ailesi, baba John Winchester'ın ortadan kaybolmasıyla başlar. Büyük kardeş Dean Winchester, avcılık hayatından kurtulup üniversiteye başlayan kardeşi Sam Winchester'ı bulup babalarının kaybolduğunu ve bulması için ona yardım etmesini istemesiyle olaylar gelişir ve koskoca 10 senemizi götürür.

Dizi bu 10 sene boyunca hemen hemen tüm dünya mitolojisinden yaratıklar, tanrılar, iblisler ve çeşit çeşit doğaüstü varlıklara değinmiştir. yalnızca UFO'lar yoktur. ve avcılarımız ufolara inananları, kurt adamların ve vampirlerin alacakaranlık kitabındaki gibi olduğuna inananları fena halde "ti"ye almaktadır.

ilgili kuruma(su, elektirik,gaz)müracaat edilerek fatura gününün değiştirilebileceğini akıllara getiren durum.