Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
diriliş adıyla türkçeye çevrilen, 12 dalda oscar adayı olan, başrollerini leonardo di caprionun oynadığı sinema filmidir.
gerçek hayattan alıntı olduğu söylenen filmde ayı saldırısı sonrası hayatta kalan insanın mücadelesi anlatılmakta. izlemeye değer bir film.
sadece görsel güzelliği için iki buçuk saat boyunca tahammül edilemeyecek olan film. ne değerli ve yetenekli görülen yönetmeni, ne leonardo dicaprio bu kanıyı değişterebilmek için yeterli bir olumlu imge oluşturamıyor. film, basit ve ucuz kişisel bir intikam mücadelesinden öteye gidemeyen bir film.
en azından kızılderili kültüründen uzak olmayan yönetmenden o kültüre dair birkaç inceliği göstermesini beklerdim. Puanım 10 üzerinden 5. (o da doğanın ve çekimlerin güzel hatrı için olsun.)
sosyal medyada o kadar övülünce izlemek için 2 gün önce başlayıp ancak yarımşar saat izleyerek bitirebileceğim film. bir kere izledikten sonra bir daha izlemek istemeyeceğim türden bir yapım olmuş. ama sonuçta zevk ve renk meselesi diye bir şey olduğunu da akılda tutmakta fayda var.
sinema camiasında hiç bu kadar görmediğim bir çabaya sahip olan filmdir.Geçen yılki Birdman filminin yönetmeninden, o filmi de hem sinematografi hem oyunculuk hem makyaj hem görsel efekt vesaire... yani her alanda aşan bir film var. Bu film öyle bir film ki, sırf verilen emeği görmek bile bilet parasına değer. Mesela bu film tamamıyla soğukta çekilmiş ve hatta hava o kadar soğukmuş ki kameranın lensi bile çatlamış, film boyunca doğal ışık kullanılmış. DiCaprio, bu filmde vejeteryan olmasına rağmen çiğ et yemiş, silah eğitimi almış yani bu role kendisini vermiş. Anlamlı bir film ortaya çıkmış.
Film gerçek bir yaşam öyküsünü anlatıyor. 1800'lü yıllarda bir sürü badireler atlatan Hugh Glass'ın hayatına değiniyor film, romanından uyarlama olduğu için birkaç etken değişiyor filmde ama sorun yaratmıyor. Evet, film bir nevi klasik bir intikam öyküsü olsa da film bundan ibaret değil. Film, dikkatimizi Glass'in hayatta kalmak için neleri yaptığına çekmek istiyor. 2 buçuk saatlik süresine rağmen hiç sıkmıyor, temposu hiç düşmüyor. Yani adrenalini bol ve gerçekçi bir film var karşımızda.
The Revenant'ı diğer filmlerden farklı kılan bir özelliğiyse, çok güçlü bir ruha ve doğallığa sahip olması. Şöyle ki, DiCaprio'nun bir ayı tarafından saldırıya uğradığı zamandan sonra çok nadiren konuşuyor filmde DiCaprio. Bu süreçte de diyalogların bile gereksiz kaldığı ve sadece gözlerin konuştuğu bir oyunculuk sergiliyor bizlere. Arkadaşlığı ve baba ile oğul arasındaki sevgiyi hissedebiliyorsunuz. Muazzam bir duygu bu. Ayrıca filmin doğallığını da daha ilk saniyeden hissedebiliyorsunuz. Bu tipik bir intikam filmi değil açıkçası, umduğunuzdan daha fazlasını bulacağınıza eminim.
Ayrıca oyunculuklara değinmişken, Tom Hardy'yi de es geçemeyeceğim. En son Mad Max'i canlandıran Hardy, bu filmde tamamen bağımsız bir karaktere bürünüyor. Karakterin aksanını, sinir bozuculuğunu ve kötülüğünü çok iyi yansıtıyor Hardy. Bu yüzden de Oscar adaylığını hak ediyor.
Aslında bütün ekip, müthiş bir iş çıkarmış, gerçekten de. Başta yönetmen olmak üzere, bütün oyuncu, teknik, makyaj, sinematografi ekibi müthiş bir iş çıkarmış. Filmi izlerken oldukça gerçekçi bir deneyim hissettim.
Doğa gereğinden insanların vahşice davranmasına rağmen, onurun korunması konusu çok iyi işlenmiş filmde. Arikalar çok iyi nitelenmiş filmde, insanların yaşamak için neler yaptığı, vahşi doğada hayatta kalma teknikleri çok güzel vurgulanmış. Açıkçası dediğim gibi filmin daha övülecek çok tarafı var ama buna satırlar yetmez herhalde.
Son olarak da iki şeye değinmek istiyorum. İlki görsel efektlerle yönetmen. Efektler müthişti, bu yılki blockbusterlara karşı iyi bir rakip oldu Oscarlarda. Özellikle ayı saldırısı, nehir, Arikalar'dan kaçış ve final sahnesi (açıkçası hepsi) çok başarılı çekilmiş.
Ve yönetmen Iñárritu, Birdman'de kullandığı tek çekim tekniğinden sonra bu filmde kendini gerçekten aşmış, doğal ışıkla birlikte muhteşem manzaralar yakalamış. Ve karakterlerin nefes alıp verirken kameranın buğulanması da güzel bir detaydı. Görsel efekt harikası olan boz ayının kameraya nefes alışı da öyle. Bize doğal ortamı, soğuğu ve hissiyatı hissettirmeyi başarmış ki bu da oldukça zor bir iş.
İkinci değineceğim şey de şu: Oscar ödülleri. Şimdi, bu film 12 dalda Oscar'a aday olarak ender görülen bir başarı elde etti. Sinematografi başta olmak üzere elde ettiği adaylıkların çoğunu almasını istiyorum bu filmin çünkü hak edilmiş bir başarı bu. Ve özellikle de DiCaprio'nun bu filmle Oscar'ını alması artık gerek zaten. Ama bir ihtimal oldu da alamazsa önemli değil, gönlümüzün Oscar'ını bu filmle çoktan almış oldu zaten.
Sonuç olarak The Revenant, Oscar'ın en güçlü adayı olmakla birlikte, sinemada (özellikle IMAX'de) izlemenizi şiddetle tavsiye edeceğim bir film. Gerek atmosfer gerek oyunculuklar olsun, bu film izlediğiniz diğer filmlerden daha farklı bir deneyim yaşatacak sizlere. Duyguyu hissedeceksiniz. Ve süresinin de 2 buçuk saat olmasına aldanmayın, çabuk geçiyor. İyi seyirler.
SONUÇ: The Revenant, bütün ekiple ve DiCaprio'yla beraber sadece 2016'nın değil, sinemada izleyeceğiniz en iyi filmlerden biri olmakla birlikte üzerinde en çok emek verilmiş ve hakkının da alınmış olan filmlerden birisi. Kaçırmayın.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Leonardo DiCaprio, Tom Hardy ve bütün ekibin ortaya çıkardığı oyunculuklar.
+ Muhteşem atmosfer ve manzaralar.
+ Diyalogların olmamasına rağmen duyguların hissettirilebilmesi.
+ Heyecanlı sahneler.
+ Sinematografi ve ortaya atılmış bu cesur proje.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |