Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
fatih sultan mehmet'in babası ıı. murad'a henüz çocuk yaşta verdiği ayar takdire şayandır. yalnız burada ayar lafı biraz amiyane olabilir zira bu olay fatih'in ne denli zeki ve cesur olduğunu gösterir.
olayı bilirsiniz, ıı. murad tahtı 12 yaşındaki oğluna bırakıp manisa'ya inzivaya çekilir. haçlı ordusu tuna'yı geçip ilerlemesi üzerine halkı bir korku alır. fatih durum üzerine babasına mektur yazar, ordunun ve devletin başına geçmesin ister. babası ise, '' padişah sensin '' diyerek kabul etmez.
fatih tekrar mektup yollar ve o yaşta dahiyane bir cevap verir.
"eğer padişah sizseniz törelerimiz gereği devletimizin bu zor gününde gelip ordunun başına geçiniz. yok eğer padişah bensem emrediyorum: gelin ve derhal ordularımın başına geçin!"
akabinde babası ıı.murad tekrar ordunun ve devletin başına geçer.
şair bâki, arkadaşları tarafından edirne'ye davet edilir, misafirliği boyunca gayet güzel ağırlanan baki'ye arkadaşları gideceği vakit sorar,
-edirnemizi nasıl buldun?
dilinin pek ayarı olmayan bâki; '' cennet gibi yer fakat içinde adem yok! '' der.
bu cevaba haliyle içerlenen arkadaşları, intikam soğuk yenen bir yemektir deyüp, eyvallah etmişler.
bâki, şiirlerinin aksine çok çirkin bir adammış. ve yine bâki'nin hanımı çok güzel ve alımlı bir kadın, (allah çirkin şansı versin dostlar ) adı da tuti imiş, anlamı papağan demek.
bâki eşinden şikayet edip sızlandığı bi dönem vaktiyle laf soktuğu, intikam yemini ettiği arkadaşları kendisine şu mısraları yazıp yollamışlar.
ne garip bir tesadüf; tuti ile kargayı arkadaş eylemişler de yine şikayeti karga ediyor!
"ne garip bir tesadüf; tuti ile kargayı arkadaş eylemişler de yine şikayeti karga ediyor!"
var böyle insanlar sayın editörüm. her türlü entrika, yalan dolan iftira vs. yok yok ama gel de kabul ettir:)
eğer elinizde kazancak kağıtlar varsa oyunu düzgün oynarsınız der oscar wilde. yani işin özü siz kendinizden eminseniz karşınızdakinin acizliği ona yeter :)
kıvransın dursun demek, hatta edebimden susuyorum diyerek kişinin edepsizliğine cevap vermemek gerek.
duymayana da bir yerden sonra duyurmak gerek, sonra kendi rezilliğiyle onu başbaşa bırakmak da gerek sayın editörüm:)
ama biz şimdilik kendimize yakışanı yapıp susuyoruz.. ama şimdilik.. sabrımız bittiğinde daha farklı şeyler mutlaka olacaktır :)
yavuz sultan selim sinirlendiğinde vezirlerini dövermiş. çok sinirli bir padişah olduğu için de bu durum sık sık yaşanırmış.
öyle ki, vezirlerinden piri paşa, dayak yemekten usandığı bir gün;
padişahım önünde sonunda bir bahane ile beni öldüreceksin,
hemen bir gün evvel halas etsen münasiptir, demiş.
yavuz gülmüş ve iğneli bir iltifatta bulunmuş:
benim dahi bu mana muradım;
lakin yerini tutar bir adam bulunmaz; yoksa seni muradına eriştirmek kolaydır.
Yavuz Sultan Selim han zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor. Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor.
Fakat bir de pis bir koku yayılıyor, en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor.
Yavuz Sultan Selim buna ince bir şekilde cevap vermemiz gerekir diye düşünüyor ve aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor.
İçine o zamanın Osmanlı İstanbulunda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor ve sandığa koyuyor en altına da küçük bir pusula ve bir satır yazı gönderiyor.
Şah sandığı açıyor. Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. Anlam veremiyorlar tabi padişahın elçisi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.
Kutunun içindeki pusulayı Şah İsmail okuyor ve cevaben Yavuz Sultan Selim: Bizde Adettir Herkes yediğinden ikram eder."
fatih sultan mehmed'in iki oğlu bayezıd, cem sultan.
fatih öldükten sonra aralarında malum taht kavgası başlar ve uzunca bi sürede devam eder, nihayet bayezid tahta oturur fakat cem sultan tahtın peşini bırakmaz epey mücadele verir. bu sırada cem sultan hacca gidip döndükten sonra da saltanat davasını güdünce bayezid ona,
çün rûz-ı ezel kısmet olınmış bize devlet
takdire rıza vermeyesin buna sebeb ne?
haccü'l-haremeynem diyüben da'vi kılursın
bu saltanat-ı dünye içün bunca taleb ne?
'' ezelden kısmet olmuş bize devlet, rıza göstermeyişine sebep ne?
hacıyım diye övünüyorsun, dünya saltanatına bu talep niye? ''
diyerek gönderme yapmıştır.
cem sultan da kardeşi bayazıd'a
sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan
cem hecrile bâlin edine hârı sebeb ne ?
" sen gül yastıklarda coşku içinde mutlu bir şekilde gününü geçiriyorsun.
cem'in ayrılıkla dikeni yastık edinmesine sebep ne? ''
diyerek, aynı vezin ve kafiyede bir beyit göndermiştir.
kanuni, çok sevdiği şair baki'yi ufak bir hatası nedeniyle bursa'ya sürer. fermanı da bi şiirle bildirir.
bâkî bed
bursa'aya red
nefy-i ebed
azm-i bülend
(huyu kötü olan bâkî'yi bursa'ya sürdüm. orada kalsın. yüksek kararım budur.)
bu ferman üzerine baki pek hüzünlenir ve padişah'a bi dörtlük yazar ve yeniden teveccühünü kazanır.
n'ola kim nefy-i ebed azm-i bülend oldunsa ey bâkî
bilesin ki cihân mülkü değil süleymân'a bâkî
şahâ! azminde isbât-ı tehevvür eyledin ammâ
buna çarh-ı felek derler, ne sen bâkî ne ben bâkî
(ey padişahım! kararınızda celâliniz, gazabınız pek sarih biçimde görülüyor amma!
unutmayın ki bu dünya geçicidir, bana kalmadığı gibi size de kalmaz.)
Tevfik Fikret bi dönem savaşları eleştirirken dine de ağır ithamlarda bulunur.
M.Akif de ağır ithamların içerdiği bir şiir yazar Tevfik Fikret'e
-
Ne var ne yoksa mukaddes onunla bitti demek!
Gençliğe hak veririm, çünkü üç beyinsiz inek
Yazıp dağıttı o isyan beratını; ( Servet-i Funun bildirisi )
Çocukların yüreğinden kopardı imanı.
-
Serseri; hiçbirinin mesleği yok, meşrebi yok;
Feylosof hepsi; fakat pek çoğunun mektebi yok! ( hepsi dediği; Servet-i Funun yazarları )
Şimdi Allah'a söver, sonra biraz bol para ver,
Hiç utanmaz; protestanlara zangoçluk eder. ( zangoç kiliside çan çalan görevli )
-
Tevfik Fikret de bu şiire iki yıl sonra cevap verir.
-
Bana anlatma o ra'nâ dini:
Bilirim ben de senin bildiğini.
Okudum ben de kitab-ı gabı;
Dinledim ben de itâb-ı gaybı
-
Doğruluk, hubb ü vefâ, mahviyyet;
Merhamet, hayr ü hamiyyet, nasfet.
Sonra bir şaire zangoç dememek;
İşte vicdânıma bunlar mahrek!
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |