Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
doğduğum, çocukluğumun geçtiği ve üniversite için istanbul yollarına düştüğüm güne kadar yaşadığım memleketimdir. yaz mevsiminde sıcağı bunaltır insanı, kışı karlıdır, hem de çok kar yağar, sokakları ve caddeleri köhnedir, yalnızdır. hizmet anlamında henüz adam akıllı bir belediye başkanı görmemiştir. ülkede mutfağı en iyi, en temiz, en zengin yerlerden biridir, kebabı güzeldir, salataları bol ve çeşitlidir. eski muş dediğimiz şehrin yukarı taraflarında eskiden ermeni evleri vardı. artık yok. toki var, beton var, ruhsuzluk var, kentin canına okumak var. eskiden çok eskiden yan yana dükkan komşusu olan ermeni ile kürd ve türk tavlayı gırgırla oynarlardı, cuma günleri öğlen saatlerinde müslümanın, ermeni komşusuna dükkana bakıver demesi kadar güven dolu, huzur dolu bir şehirdi. o da bakıverirdi. kapısına koyduğu çapraz lastikli tabureyi kendi evi gibi savunarak ve hiç bundan gocunmayarak üstelik. güleç yüzlü, köy kokulu, aydınlık insanların memleketidir muş. ali sürmeli'dir, yücel erten'dir, Dodan Özer'dir, Veysel Diker'dir ve maalesef Zafer Çağlayan'dır Muş. muş düzgün bir memlekettir. benim topraklarımdır. dünyanın neresinde olursam olayım "ah be şimdi köz çay ocağında bir kahvaltı sofrasında olaydım" diye içimden geçirdiğim yerdir. muş özlemektir. uzaktaki memlekettir. gitsek de, gelsek de, içinde olsak da, içinden çıkmasak da her zaman orada olduğumuz topraktır. evdir. özlemdir.
hayatımın bir kısmını geçirdiğim kenttir, kargasıyla yol üstü kahveleriyle meşhurdur ve kışın dondurucu soğuğuyla, yine de aşık olduğum güzel arkadaşlar edindiğim özlemle andığım bir kenttir..
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |