Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Ilk entrye kesinlikle katılmadığım; türk edebiyatının grek kurgu gerek konu gerek dil açısından kilometre taşlarından sayılabilecek romanlarından biri.
Yazarın sizi de romanın içine çektiği ; öyle ki kitabın sonuna kadar hikaye olmuş mudur füsun ile kemal gerçekten yaşamış mıdır, çukurcuma'daki o yokuş o ev var mıdır ? diye kuşkuya düşürdüğü roman.
Aşkın en çiğ, en dürüst en günahkâr belki ama en masum ve aynı zamanda en çocuk hâli... sevgilinin içtiği sigara izmaritine kadar toplayabilecek bir hasreti anlayabilmek... her seferinde kemal'le merhamet apartmanındaki o daireye gidip füsun'un anılarıyla acının biraz olsun hafiflemesini beklemek... kadere razı olabilmek... hayata dönebilmek ve başladıgı yerden tutunabilmek...
Masumiyet müzesi sıradan bir aşk romanından çok daha fazlası.. içindeki bazı detaylar etik açıdan tartışılabir fakat burada edebiyatı konuşuyoruz, yetişkinler için yazılan bir romanı... ton ton ali okulda serisini değil.
kitap 600 sayfa değil de 300 sf.yazılsa idi daha etkili olurdu.etik unsurlar gözönüne alındığında, yaprak dökümündeki hayriye hanımın ''aman Ali Rıza bey tadımız kaçmasın'' modunda eşini eve gelen yabancı erkek için sakinleştirdiğini düşündürür.
evinize bir adam her akşam evli kızınız için geliyor.bu işe kocası babası annesi dahil kimse ses etmiyor.
diğer sözlükte yazarken şuraya rahatlıkla kullanacağım kelimenin yerine 'biib' müessesesinin romanda vücut bulmuş hali diyebiliyorum.
ayrıca roman karakteri uğruna müzeler kurulan füsun' aşık da olamadım.yazarın aşık olduğu kadına siz aşık olamıyorsanız o roman sizin için 'tırt'dan öteye geçmez.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |