Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Biz de yapardık tahta araba ama bizim zamanımızda formulaz falan yoktu tabi. Dedem ağaçları budadığı zaman hepsini tek tek inceler, tekerlek çıkarabileceğimiz parça var mı diye kontrol ederdik. Biçkiyi ( testere ) bize vermezlerdi o yüzden yalvar yakar 6 tane düzgün tekerleği dedeme kestirip zulaya atardık. Ortasını kalemle çizip oymak da çok zahmetliydi. Çekiç lazım, keski lazım... Aksları ayarlayıp uçlarını yonttuktan sonra tekerleklere geçirip çiviyle yerlerini sağlama alıyorduk.
Ya şimdi düşünüyorum da bizim köy eskiden değişik bir açık hava atölyesi gibiydi. Acayip şeyler denemek serbestti.
Gövde için namaz tahtası gibi inşaat tahtaları bulmak gerekiyordu. Eskiden köylerde atölyeler olurdu. En sevdiğimiz ganimet mekanları... Bir kere güzel kokardı oralar. Bir de talaşların içinde her zaman ilginç bir şeyler bulunurdu. Tahta takozlar, ağaç parçaları, metal ıvır zıvır...
direksiyon yuvarlak olmazdı. uzun bir sopayla direksiyon yapardık. Balya teliyle ön aksa bağlardık. Spor salonlarındaki kürek aleti gibi. Arabada fren olmazdı. Frenler topuklarımızdı. dereden aşağı uçanları çok gördüm. :)) Yirmağa yani.
Bizim köyde efsane bir araba vardı. Adı Golyattı. Herhalde Karaşimşek o zamanlar moda olduğu için oralardan esinlenmişlerdi. Yoksa neden kötü bir karakterin adını tahta arabaya versinler ki ?
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |