Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
merak ettim biraz bakayım.
Barnabas/barnaba/varnavas/varnava
Kıbrıs adası yahudilerindenmiş.
Hz. İsa'nın 12 havarisinden biri olmamasına rağmen çalışmalarıyla elçilerinden biri olarak kabul edilmiş.
Asıl ismi bu değilmiş.
Barnabas sıfatının anlamına baktım: kehanetin oğlu gibi bir şey buldum emin değilim.
Gerçek ismi Yusuf/joseph
Yahudi olduğuna göre doğal olarak ana dili olan aramiceyi konuşuyordu.
Sami dillerinden olan aramice, aram'ın torunları tarafından konuşulurdu deniyor.
Süryanice ise aramilerin torunları olan asurlular tarafından ( suriye ) konuşuluyormuş.
zamanla aralarında ciddi lehçe farkları oluşmaya başlamış.
aynı kökten geliyor olmalarına rağmen aramice ve süryanice konuşan iki kişi birbirini anlayamıyormuş.
Arami ismini bölgede daha alçak yerlerde yaşayan keldanilerin yüksek yerlerde yaşayan sami halkına verdikleri de belirtilmiş.
bir de ben aziz barnabas'ın ibranice değil de aramice konuştuğu fikrine nasıl ulaştım ?
Galiba kafadan attım ama şöyle bir durum var, o dönemde kıbrıs dahil o coğrafyada aramice yaygın bir dilmiş.
biraz daha kurcalıyorum.
Suriye'nin daha eski isimlerinden biri ( sanırım asur hakimiyetinden de önce ) aram ülkesiymiş.
süryanice ise aramicenin urfa lehçesinden türeyen bir dilmiş.
ilginç olan ise ibranilerin bir süre sonra kendi dillerini bırakıp konuşma ve yazışma dili olarak aramiceyi kullanmaya başlamaları.
hatta bu dilin tüm bölgenin kabul görmüş dili haline gelmesi.
yahudiler tarafından Kıbrıs'ta şehit edildiği belirtilmiş,
Hıristiyanlık öğretisini yaymaya çalıştığı için öldürüldüğü belirtilmiş.
Mağusa yakınlarındaki salamis'te mezarının bulunduğu belirtilmiş. ( MS 45 )
Salamis antik kentinde aynı zamanda aziz barnabas manastırı bulunuyormuş.
Burası barnabas'ın aynı zamanda doğup büyüdüğü yermiş.
biz Salamis'i daha çok deniz savaşlarıyla biliyoruz.
ama bu salamis başka salamismiş.
ta yunanistan'ın bağrında başka bir adanın ismiymiş.
persler te oralara kadar niye gitmiş onu anlamadım tabi.
biz şurdan şuraya kıpırdayamıyoruz.
eski insanlar taaa nerelere gidip bir de savaşmışlar.
hamza hoca diyor ki:
metinlerde olağanüstü bir bilgi yok.
bizim zaten bildiğimiz ve kabul ettiğimiz gerçekler yazılmış.
tek farkı, bunun yüzlerce yıl önce belirtilmiş olması.
İnsan kendini bir anda Amin Maalouf romanının içinde bulur gibi oluyor.
yani anlayacağınız bizlik bir durum yok aslında.
çok şükür.
Afiyet olsun bir kadeh de ben mi alsam abi :)
Naptin ilk entryden sonrasını bıraktım
Okurken aklıma gogolun bir delinin hatıra defteri gelmedi degil:d
Ben Kıbrıslı Barnabius. Tesbihe layık alemlerin Rabb?inden bir bütün olarak, Ruh?ul Kudüs (Cebrail) ile Meşaha?ya (Mesih?e) vahiy edilen bu kitabı tıpkı İsa?dan duyduğum gibi, sadakatle, 48. Gök yılları sonunda dördüncü nüsha olarak yazıyorum.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |