Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

te-selya

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,617 entry 696 konu hiç puanı yok
09.05.2024 11:00 son işlem tarihi takip etme takip et

Eşlerin birlikte zaman geçirmesinin önemi

eş olmanın olağan dinamiği

13.02.2024 08:45
  1. Toplu tasimada onde oturan kisinin whatsapp yazismalarini okumak

    Gazetesini okumak, Smslerini okumak kitabından bir kuple okumak, kulaklığından gelen muzik sesini dinleyop hangi şarkı olduğunu anlamaya çalışmakla benzer bir gereksizliktir.

     
  2. dış güçler

    Başımız ağrısa müsebbi bilecek olduğumuz mihraklar

     
  3. med-czr

    Kankam

    Özledim ya hu

    Sesimize ses ver bari

     
  4. ulaşgkc

    Ankaraya gideceğimi öğrenince derhal ankaradan kaçma planı yapan yazarımız.

     
  5. ipek sabahlık bir suat derviş romanı

    Ela gözlü pars celile ve yeşil mürekkep'İn yazarı Osman BALCIGİL'in 2017 eylül baskısını okumaya başladığım romanı.

    şöyle diyor arka kapakta ve tanıtım bülteninde

    "Suat Derviş, hayata ağzında altın kaşıkla merhaba dedi.

    Son nefesini yoksulluk içinde verirken, üzerinde saraylı annesinin hediyesi ipek sabahlık örtülüydü.

    Ülkesi için en iyiyi isteyen aydınların gördüğü eziyetten nasibini fazlasıyla aldı.

    Bu yolda, doğurmak üzere olduğu oğlunu kaybetti.

    Onlarca kez sinemaya ve sahneye uyarlanan FOSFORLU CEVRİYE isimli romanında, "hayatının aşkı"nı betimledi.

    Bu eseriyle sadece kendi ülkesinde değil, pek çok ülkede de gönülleri fethetti.

    Nazım Hikmet'in "başını eğemedim, gölgesini çiğnedim" diye şiirler yazdığı yıl, Suat Derviş sadece on altı yaşındaydı.

    Sonra biri güreşçi, biri romancı, öteki gazeteci olmak üzere üç koca eskitti.

    Almanya'da Suzet Doli ismiyle Almanların, Fransa'da Suat Derwish adıyla Fransızların kalbini çaldı.

    Yaşadığı dönemin kuşkusuz en iyi gazetecisi ve en çok okunan romancısı olan Suat Derviş'in soluk kesen dramını, İPEK SABAHLIK'ta sevinerek, gıpta ederek, şaşırarak, acı çekerek okuyacaksınız.

    Tıpkı Nazım Hikmet'in annesinin hayatının kaleme alındığı ELA GÖZLÜ PARS CELİLE'yi ve bir Sabahattin Ali romanı olan YEŞİL MÜREKKEP'i okurken olduğu gibi."

     
    (Bkz: osman balcıgil)