Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

sorunluadam

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

22 entry 10 konu hiç puanı yok
28.12.2016 23:46 son işlem tarihi takip etme takip et

Einsatzgruppen

Nazi Almanyası'nda Heinrich Himmler'in kontrolünde ve Reinhard Heydrich yönetimi altındaki Alman Ordusunun işgal ettiği bölgeleri ev ev arayarak Yahudileri, Romanları ve komünistleri öldüren seyyar infaz birlikleri. Toplama kampları kurulmadan önce infazlarda etkin rol oynamışlardır. En önemli eylemleri Babi Yar Katliamı'dır. Gezici birliklerdir. Sürekli hareket halinde olup bir infazdan ötekine doğru eylemlerini gerçekleştirmişlerdir. Çukur kazıp öldürüp gömme işi oyalayıcı olduğundan ve öldürme sırasında çok fazla mermi harcandığından bunun yerine toplama kampları kurulmuştur.

Einsatzgruppen'in kendisine verilen görev gereği 1941-1945 yılları arasında 1,3 milyondan fazla Yahudiyi kurşuna dizdikleri tahmin edilmektedir. A B C ve D isminde 4 Einsatzgruppe timi vardı ve her birlik 600-1000 askerden oluşuyordu.

28.12.2016 23:46
  1. yaser arafat

    Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) lideri ve Filistin Ulusal Yönetimi'nin ilk başkanıdır. Arafat, Filistin'in özerkliği için durmaksızın Beni İsraillilere karşı mücadele etti. Hayatının çoğunu 1958 ile 1960 yılları arasında kurduğu siyasi el-Fetih örgütünün liderliğini yaparak geçirdi. Önceleri Beni İsrail'in varlığına karşı olmasına rağmen sonradan, 1988 yılında, BM Güvenlik Konseyi'nin 242 sayılı kararını kabul ederek bu görüşünü değiştirmiştir.Arafat, 1960'ların sonu ile 1970'lerin başında, el-Fetih bir iç savaş sırasında Ürdün ile açıkça karşı karşıya kaldığında olduğu gibi sürekli anlaşmazlıkların ortasında kaldı. Ürdün'den dışarı zorla çıkarılan ve Lübnan'a yerleşen Arafat ve el-Fetih, ülkenin işgal edildiği 1978 ve 1982 yıllarında Beni İsrail'in hedefi oldu. Siyasi görüşleri ne olursa olsun Filistinlilerin çoğunluğu Arafat'ı bir özgürlük savaşçısı ve şehit olarak tanımlarken, Beni İsraillilerin çoğu, örgütünün sivillere karşı giriştiğini savunduğu birçok eylem nedeniyle terörist olarak görmektedir. Hayatının son dönemlerinde Arafat, FKÖ ile Beni İsrail arasında on yıllardır süren anlaşmazlığı sona erdirmek için Beni İsrail hükümeti ile bir dizi müzakereye girişti. Bunların arasında 1991 Madrid Konferansı, 1993 Oslo İlkeler Anlaşması ve 2000 Camp David Zirvesi bulunur. İslamcılar ve FKÖ'nün bazı sol kanat mensupları yozlaştığını ve Beni İsrail hükümetine çok fazla taviz verdiğini söyleyerek kınamış ve muhalif olmuşlardı. 1994 yılında Arafat, Oslo'da yapılan müzakerelerden ötürü İzak Rabin ve Şimon Peres ile birlikte Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Bu esnada Hamas ve diğer militan örgütlerin gücünü eline geçirerek el-Fetih ve Arafat'ın talep ettiği otoriteyi sarstı. Son olarak Arafat 11 Kasım 2004'te 75 yaşında ölmüştür.

     
  2. izzettin el kassam

    Britanya mandasındaki Filistin'in bağımsız ve İslami bir ülke olması için ilk harekete geçen Arap din alimi ve vaizdir. 14 yaşında köyünden ayrılarak Kahire'de El-Ezher Üniversitesi'ne kaydoldu ve burada Müslüman Kardeşler'e katıldı. Çok geçmeden kendi çevresini oluşturdu. Daha sonra köyüne dönen el-Kassam köyün camisinde imamlık yapmaya başladı. Vaazlarında İslami dirilişin ancak öze dönerek sağlanacağını, emperyalizmin en büyük düşman olduğunu dile getirdi. Kassam'ın ünü giderek tüm Suriye'ye yayılmaya başladı. 1911'de İtalya'nın Trablus'u işgal etmesi üzerine bölgeye giderek Osmanlı birlikleriyle İtalyanlara karşı savaştı. I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusuna yazıldı. Savaşın ardından Şam'ın Fransız işgalinden kurtarılması için mücadele etmeye ve halkı örgütlemeye başlayan el-Kassam, gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı. 1922'de Suriye'yi terk etmek zorunda kaldı ve o zaman Filistin topraklarında olan Hayfa kenti yakınlarında bir köye yerleşti. Filistin topraklarının Yahudi göçmenlerce satın alınmasına ya da işgal edilmesine şiddetle karşı çıktı. Hayfa'daki İslami bir okulda öğretmenlik yapmaya başladı ve Genç Müslümanlar Birliği'ne katıldı. Burada tesadüf eseri Filistin ulusal savaşına önderlik eden el-Fetih'in fikir babası Hacı Emin el-Hüseyni ile tanıştı. Ancak onun milliyetçi fikirlerinden uzaktı. Yıllar sonra Hacı Emin ve el-Kassam'ın fikir önderliğini yaptığı hareketler, Filistin Kurtuluş Örgütü ve HAMAS haline dönüştü ve birbirlerine rakip olmaya devam etti.Şeyh İzzeddin el-Kassam, Fransız işgaline karşı direnmek amacıyla küçük askeri hücreler kurdu. Lübnan-Filistin sınırında gerilla savaşı başlattı.El-Kassam'ın silahlı mücadelesi Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasını destekleyen İngiltere'yi rahatsız ediyordu. 1935 yılında el-Kassam bölgede dolaşırken 500 İngiliz askeri tarafından kuşatıldı ve öldürüldü.

     
  3. moshe dayan

    ya da Moşe Dayan...

    Beni İsrailli askeri lider ve siyaset adamıdır. Haganah komutanı,Beni İsrail Savunma Kuvvetleri'nin dördüncü genel kurmayıdır. Süveyş krizinde ordunun başındaki komutandır. Altı Gün Savaşı, Mısır Savaşı ve 1973 Arap-Beni İsrail Savaşında hükümette savunma bakanı olarak görev yapmıştır. Menahem Begin hükümetinde dış işleri bakanı olarak görev yapmış ve Mısır ile yapılan barış anlaşmasına önemli katkıda bulunmuştur. Askeri yaşamı 1937'de İngiliz subayı Yüzbaşı Orde Wingate'ten öğrendiği gerilla savaşı yöntemleriyle özel gece bölüklerinde başlamıştır. Bu bölükler Beni İsrail'de ayaklanan Arap çetelerine karşı savaşan birlikler olmuş ve Beni İsrail ordusunun önemli bir parçasını oluşturmuştur.II. Dünya Savaşı yıllarında 1941'de Suriye'de Fransız kuvvetlerine karşı savaşırken bir gözünü kaybetmiştir. Filistinliler ile diyalog kurulmasına büyük önem veren Beni İsrailli siyasetçi ve yazar Yael Dayan, Moşe Dayan'ın kızıdır.

     
  4. kral hüseyin ürdün

    1953'te ruh sağlığının bozulması üzerine tahttan indirilen babası Kral Talal'ın yerine geçti. Batılı ülkelerin mali yardımına dayanarak ülke ekonomisini güçlendirmeye çalıştı. Halkın desteğini kazanmayı başaramayınca, parlamento üzerindeki otoritesini sürdürebilmek için orduyu denetimi altına alarak önemli komutanlık görevlerine kendine bağlı kişileri getirdi. İzlediği muhafazakar politikayı ve Batılı devletlerle ittifak kurmasını eleştiren Mısır devlet başkanı Cemal Abdül Nasır'ın karşı propagandası ve ülke içindeki muhalefetin giderek güçlenmesi, konumunun sarsılmasına yol açtı. Ülkedeki siyasal husursuzlukların artması üzerine 1955'te Batılı devletlerin desteğiyle kurulan Bağdat Paktı'na katılmaktan vazgeçmek, ertesi yıl da Arap Lejyonu komutanı İngiliz general John Bagot Glubb'ın görevine son vermek zorunda kaldı. Artan baskılar karşısında Ekim 1956'da genel seçimlerin yapılmasına razı oldu ve ve muhaliflerden Süleyman en-Nabulsi'yi bir koalisyon hükümeti kurmakla görevlendirdi. Nabulsi, İngiltere ve Ürdün arasındaki bir antlaşmayı sona erdirip Mısır, Suriye ve Suudi Arabistan ile pakt imzalayınca, hükümeti görevden alarak sıkıyönetim ilan etti.Ürdün, Haziran 1967'de başlayan Arap-Beni İsrail Savaşı'nda Beni İsrail karşısında kesin bir yenilgiye uğradı ve Batı Şeria Beni İsrail tarafından işgal edildi. Bu tarihten sonra Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ülke içindeki gücü artmaya ve Ürdün yönetimiyle FKÖ arasındaki ilişkiler gerginleşmeye başladı. FKÖ gerillalarının Eylül 1970'te üç İngiliz uçağını kaçırmaları üzerine, Hüseyin ülkedeki FKÖ üslerine bir saldırı düzenlenmesi emrini verdi. 26 Eylül'de Kahire'de FKÖ lideri Yaser Arafat ile Kral Hüseyin arasında anlaşma sağlandıysa da, ertesi yıl çatışmalar yeniden başladı ve FKÖ gerillaları sonunda kesin bir yenilgiye uğratıldı.Hüseyin sonraki yıllarda güçlüklerle dolu bir politika izledi; Beni İsrail'le askeri bir çatışmaya girmekten kaçındı; FKÖ'yle ilişkilerini düzeltti; Suudi Arabistan'la ve öteki ılımlı Arap devletleriyle daha yakın bağ kurmaya, onlardan mali yardım almaya çalıştı. Ayrıca ABD ve İngiltere'yle iyi ilişkiler sürdürdü. 1988'de, çekişme konusu olan Batı Şeria üzerindeki hak iddiasından ve orada yaşayan Filistinlileri Ürdün'ün temsil ettiği savından vazgeçti. Körfez Savaşı sırasında Irak'a karşı oluşturulan ittifaka katılmadı. Ölümünden sonra yerine oğlu II. Abdullah geçti.

     
  5. cemal abdül nasır

    Mısır'ın ikinci cumhurbaşkanıdır. Krallığa son veren darbenin ardından başbakan ve devlet başkanı olarak Mısır'da köklü dönüşümlere damgasını vurmuş, etkin bir dış politikayla Arap dünyasında bir önder rolü oynamıştır. Sudan'daki Mısır ordusunda görev yaparken arkadaşlık kurduğu üç subayla (Zekeriya Muhiddin, Abdülhakim Amir ve Enver Sedat) birlikte İngiliz egemenliğine ve krallık yönetimine son vermeyi amaçlayan gizli Hür Subaylar Hareketini kurdular. Savaşın ardından baş gösteren siyasi bunalım ortamında, Hür Subaylar Hareketi 23 Haziran 1952'de kansız bir darbeyle yönetime el koydu. Orgeneral Muhammed Necib'in devlet başkanlığına getirilmesine karşın, gerçek iktidar Nasır'ın denetimindeki Devrimci Komuta Konseyi'nin eline geçti. Ocak 1953'te siyasi partiler kapatıldı ve Özgürlük birliği adlı yeni bir parti devlet içinde çekirdek örgütler kurdu. Haziran 1953'te Cumhuriyet ilan edildi ve İngilizlerle Süveyş Kanalı bölgesinin boşaltılmasını öngören bir antlaşma imzalandı. 1954 ilkbaharında Necib'in görevden alınmasına yol açan iç çekişmelerden sonra perde arkasındaki konumundan çıkarak başbakanlık görevini üstlenen Nasır, en güçlü muhalefet odağı olan Müslüman Kardeşler'i sindirerek konumunu pekiştirdi. Ocak 1956'da tek partili siyasi sisteme dayalı yeni anayasayı yürürlüğe koydu. Haziranda da tek aday olarak, oyların yüzde 99,95'ini alarak cumhurbaşkanı seçildi. Ekim 1956'da Beni İsrail, Fransa ve Birleşik Krallığın giriştiği ortak saldırısıyla başlayan Süveyş Bunalımı sırasında, Beni İsrail'in Sina Yarımadasını Şarmü'ş-Şeyh'e kadar işgal etmesine ve Mısır Hava Kuvvetleri'nin ağır bir darbe yemesine karşın, ustaca manevralarla dış müdahaleyi boşa çıkardı. Arap dünyasındaki saygınlığını artıran bu olayın ardından daha radikal bir çizgiye yöneldi. 1958 başlarında Mısır ve Suriye'nin Birleşik Arap Cumhuriyeti adı altında birleşmesine öncülük etti. Nasır, Mısır'ın sosyalist ülkelerle yakınlaşmaya girdiği bu dönemde özellikle Sovyetler Birliği'nin teknik ve mali yardımıyla geniş çaplı bir kalkınma hamlesi başlattı. Asvan Barajı'nı tamamlama (1968), sanayileşmeyi hızlandırma ve köylüleri topraklandırma gibi başarıların yanı sıra kadınların haklarını genişletme ve eğitimi yaygınlaştırma gibi önemli adımlar attı. Önceleri İsrail sorununu Arap dünyasında birliği sağlamanın amacı olarak gören Nasır, 1967'de Sina'ya kuvvet yığdı. 22 Mayıs 1967'de, Beni İsrail'in Eilat'a deniz erişimi olan Tiran Boğazı'nın tüm İsrail gemilerine ve İsrail'e gitmekte olan diğer gemilere kapalı olduğunu ilan ederek, Akabe Körfezini ulaşıma kapattı, böylece Beni İsrail'le açık çatışmaya yöneldi. Bunu izleyen Altı Gün Savaşı'nda (5-10 Haziran 1970) erken davranan Beni İsrail'in Mısır uçaklarını yerdeyken yok etmesi ağır bir yenilgiyi getirdi. 9 Haziran'da, Nasır bütün sorumluluğu üstlenerek istifa ettiyse de yaygın kitle gösterileri nedeniyle ertesi gün kararını geri aldı. Savaş sonrası dönemde radikal çizgisinden giderek uzaklaştı.23 Temmuz 1969'da, İsrail'e karşı bir yıpratma savaşı açtığını ilan etti. Bununla birlikte Nasır, temmuzda bir ateşkes düzenlenmesini öngören Rogers planı'nı kabul etti ve 7 Ağustos'ta bu plan, Süveyş Kanalı boyunca yürürlüğe girdi. Bunun üzerine, Mısır'ın Sudan ve Libya ile ilişkilerini güçlendirmeye girişti ve Araplar arasında çıkan birçok anlaşmazlığa aracı olarak müdahalede bulundu; 27 Eylül 1970'te yeni bir Ürdün-Filistin çatışmasına son vermeyi başardı. 28 Eylül 1970 tarihinde bir kalp krizinden dolayı yaşamını yitirdi.