Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

33.Emre.33

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

419 entry 11 konu hiç puanı yok
11.03.2024 21:52 son işlem tarihi takip etme takip et

Senin inancın benim yaşam tarzımı etkileyemez

#3nn8 dana bonfile örneği karikatürize edilmiş sadece. günlük yaşamında normal saydığı herhangi bir şeyi yasaklayan bir dinin mensupları tarafından rahatsız edilmeme isteğini anlatmaya çalışmış supporters. al işte, ramazan geldi. oruç tutmak istemeyenler sokakta su içerken, bir restoranda yemek yerken tepki görebilir mi? evet. tepki görmeleri normal mi? çağdaş bir ülkedeysen hayır, değilsen evet. ramazan'da dalga geçercesine bir şeyler yiyip içene bence ateisti de dahil herkes kızar ama kendi halinde suyunu içen birine hanzonun birinin tepki göstermeyeceğini, belki dövmeyeceğini garanti edebilir misin? hayır.

jedist'lerin karşısında su içmezsin çünkü türkiye'de yoklar, lol. her sokakta, iş yerinde, apartmanda olsaydılar, sürekli önlerinde su içmekten kaçındığın, görmedikleri bir yer aramaya çalıştığın için bir noktada yorulup patlayacaktın. o an geldiğinde, sevgili jedist'ler inancınıza saygı duyuyorum ama su içmek benim yaşamsal ihtiyacım ve sizin göremeyeceğiniz bir yer aramaktan yoruldum, lütfen saygısızlık olarak algılamayın deyip kafanı başka yöne çevirerek lıkır lıkır suyunu içecektin, hadi yalanla, lol

bir insan inanmadığı halde bir inancın yasaklarına, inançlılara olan saygısından veya inançlıların talebiyle birkaç kez uyabilir, peki ya bu yasaklara zoraki saygı talebi her gün olursa ve o kişinin kişisel özgürlüğünün konforunu bozacak nitelikte olursa?

09.03.2024 16:10
  1. tarihteki muazzam cevaplar vs tartışmalar

    prusya kralı frederik, bir gün gezinirken bir yeri çok beğenir, bir değirmenin bulunduğu çok güzel manzarası olan bir yerdir. orada bir saray yapılmasını ister, ilgili memurlarına emirlerini verir. birkaç gün sonra frederik'in yanına gelip, ekselans her şey hazır fakat istediğiniz yerin tam ortasında bir değirmen var ve adam değirmenini satmıyor, derler. kral değirmenciyi çağırtır.

    kral; arazin çok güzel ve orada bir saray yaptıracağım, değirmeninle birlikte araziyi satın almak istiyorum, fiyatı düşünme, fazlasıyla öderim.

    değirmenci; siz ödersiniz ama ben satmıyorum ki.

    kral bunu duyunca öfkelenir; ben bu ülkenin kralıyım, gerekirse zorla alırım!

    değirmenci; alamazsınız, berlin'de hakimler var!

    kral bu cümleyi duyunca birden aydınlanır, berlin'de hakimler var... bizzat kendi reform çalışmalarında ıslah ettiği yargı sisteminin ne denli güvenilir olduğunu ve halkın krala karşı bile yargıya ne kadar güvendiğini bizzat gözlemlemiş olur ve çok sevinir. değirmenciye yeni bir teklifte bulunur, sarayın yapılması ama değirmenine de dokunulmaması şartıyla değirmenci de ikna edilir ve bugün o saray ve o değirmen hala ayaktadır:

    https://hizliresim.com/oj64388

     
  2. tarihteki muazzam cevaplar vs tartışmalar

    1943'te stalingrad'da tamamen kuşatılmış 6.ordu komutanı frederich von paulus'a adolf hitler'den bir mareşallik asası ve bir mektup gelir, tebrikler! feldmareşalliğe yükseltildiniz ve unutmayın ki tarihte hiçbir alman feldmareşal teslim olmamıştır. mesaj açıktır, hitler paulus'tan teslim olmak yerine son askere kadar savaşıp intihar etmesini ister. paulus ise, bavyeralı bir onbaşı için kendimi vuramam deyip bir gün sonra sovyetlere teslim omuştur, hitler'in geçirdiği sinir krizlerini hayal etmek zor değil.

    stalin'in oğlu Yakov Cugaşvili alman ordusuna esir düşmüştü ve naziler bu esirin stalin'in oğlu olduğunu anlayınca ellerinde büyük bir koz olduğunu zannettiler ve hemen sovyetlerle temasa geçip feldmareşal paulus ile teğmen Yakov Cugaşvili'yi takas etmek istediler. haber stalin'e ulaştırılınca stalin, bir mareşal ile bir teğmeni takas edemem diyerek kestirip atmıştır, almanlar da stalin'in oğlunu infaz etmiştir. burada bir ekleme yapmak lazım, stalin bu oğlunu hiç sevmezmiş, baba nasıl oğlunu sevmez derseniz, psikopat her yerde psikopattır deyip geçmek lazım derim.

    ikinci dünya savaşı sırasında ingilizler ismet paşa'yı savaşa sokmak için ikna etmeye çalışır, hatta bu sebeple birkaç kez churchill ismet paşa ile görüşür. bu görüşmelerin birinde ismet paşa, churchill ve roosevelt otururken churchill der ki, size 1,5 uçak filosu ve işte şu kadar asker yardımında bluunacağız, bununla istanbul'u rahatlıkla korursunuz. ismet paşa bunu duyunca hemen konuyu değiştirir, ya burası ne kadar boğuk bir yer her yer asker dolu. churchill hemen atlar, aa buna mecburuz, almanların ne yapacağı belli olmaz, biz hep 10 bin asker ve 10 uçak filosu ile birlikte gezeriz... ismet paşa da burada avına düşürdüğü churchill'e golü atar, yaa demek küçücük bir yeri bile 10 uçak filosu ile koruyorsunuz ama bize koca istanbul'u 1,5 uçak filosu ile koruyacağımızı söylüyorsunuz! roosevelt durumu çakınca, yakalandın winston der ve gülüşürler.

     
  3. tarihteki muazzam cevaplar vs tartışmalar

    rivayet o ki, napolyon ispanya'yı fethettiğinde mağlup ispanya kralı huzuruna getirilip kendisiyle görüştürülmüş. kral mağlup olmanın yaşattığı üzüntü ve çaresizlikle, biz onurumuz için savaşırız ama siz para için savaşırsınız demiş. napolyon da hiç istifini bozmadan, herkes kendinde eksik olan şey için savaşır ekselans demiş.

    napolyon bir savaş öncesinde kurmayları ve generallari ile haritanın başında strateji hazırlarken, generalin biri parmağıyla, şuraları şuraları ve şuraları almamız lazım deyince, napolyon yine usulca, öyle bir parmakla alınabiliyor olsaydı zaten alırdım demiş, general tabi birkaç saniyeliğine bitkisel hayata girmiştir :)

    napolyon, kendisi de bir topçu subay olduğu için topçu birliklerinin ne kadar önemli olduğunu iyi kavramış ve demiştir ki, tanrı, en iyi topçu birliklerine sahip olan tarafın yanındadır.

    napolyon, lojistiğin önemine binaen, ordular mideleri üzerinde yürür, demiştir.

    napolyon'a ara verip gerçek bir laf cambazı olan churchill'e geçeyim,

    parlamentoda churchill'e muhalif bir kadın kürsüden: eşinizin yerinde olsaydım kahvenize zehir koyardım.

    churchill: eğer eşim siz olsaydınız o kahveyi içerdim.

    bu cevaptan sonra kadının yüzünü görmeyi gerçekten çok isterdim :)

    bernard shaw, hiç sevmediği churchill'e yazdığı bir oyunun ilk temsili için, size iki kişilik bir davetiye gönderiyorum, bir dostunuzla birlikte gelebilirsiniz eğer bir dostunuz varsa, şeklinde alaycı bir mektup gönderir.

    churchill ise gelen ortayı her zamanki gibi gole çevirir, malesef o akşam meşgulum, ilk temsile gelemeyeceğim ama ikinci günü gelebilirim eğer ikinci kez oynanırsa :)

     
  4. kadının beyanı esastır

    kadının beyanı esastır ilkesi, insanların hep erdemli ve ahlaklı davranacakları ön kabulu sebebiyle aslında sorunlu bir ilkedir ama ülkemizde kadınların yaşadıkları taciz,tecavüz ve şiddet olaylarının sıklığına bakılınca çok da itiraz edilecek bir şey değildir.

    bu ilke sebebiyle nice kadınlar sorunlarını belki çözmüş veya en azından yasal zemine taşımıştır, kadınların yüz karası sayılacak bazıları da bu ilkeyi kendi basit ve küçük çıkarları için hedeflerindeki kişiye iftira atmak için kullanmaktadır.

     
  5. Burçlara inanmak

    büyü denen kavram da sadece büyüye inananlara etki ediyor sanırım. bazı ateistler yıllardır sosyal medyada kendisine büyü yapılmasını istiyor, büyüye maruz kalan yok. fiziksel ve kimyasal herhangi bir temas olmadan hedefteki kişiyi tılsımlı sözlerle hasta veya aşık edebilecek bir gücün olduğuna inanmıyorum. burçlara da inanmıyorum. inanmak isteyenler inanabilir, yeter ki kamusal alanda hayatı zorlaştıracak şekilde kafa ütülemesinler. mesela birkaç yıl önce bir görsel geziniyordu, çocuğu işte oğlak burcu olacakmış da, istemiyormuş da, kürtaj olmak istiyormuş, peh. yallah astrologlara, çözümü onlar bulsun.