Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

SerdarAy1881

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

4 entry 3 konu hiç puanı yok
09.11.2023 13:50 son işlem tarihi takip etme takip et

Keyfiye Nedir?

Türkistan'da başlayan kuraklık ve kıtlıktan dolayı ecdadımız Türkistan'dan Batıya doğru Büyük Göçe başladıklarında yolda önceden gidenlerin sonradan gelenleri , sonradan gelenlerin önceden gelenleri tanıyabilmesi için Aksakallı Beyler gittikleri yerde birbirleri ile iletişimin kopmaması ve gittikleri yerde birbirlerini tanımaları maksadıyla, ortak bir parolanın olması gerektiğine karar verdiler.

Yine bir yaz günü Oğuz Beyleri çadırda oturup bu konuyu konuşurken, hafiften yaz yağmuru başlar.Biraz yağdıktan sonra yağmur diner ve arkasından çok ihtişamlı bir gökkuşağı ortaya çıkar. Yaşlı Beylerden biri bu gökkuşağına uzun uzun bakar ve "parolamız bu gökkuşağı olsun" der. Aksakallı Meclisine sunulur ve kabul edilir.

Sonra Oğuz Hatunlarından , gökkuşağında bulunan renklerden kumaşlar dokumaları istenir. Hatunlar renk renk Keyfiye kumaşlarını dokuyup hazır ederler. Oğuz Beyleri bu kumaşları Göç eden Türk boylarının yiğitlerine ve hatunlarına dağıtır.

Bu mirası tüm boylar yüzyıllarca ,gerek çadırlarında gerekse kıyafetlerinin bir parçası olarak üzerlerinde taşırlar. Asırlar süren göç ve yurt edinme esnasında karındaşlar bu parola ile birbirlerini tanır, yabancı diyarlarda kendinden birilerinin olmasından güç alırlar.

Selam olsun atalarımızın yolundan gidenlere...

Selam olsun ata mirasına sahip çıkanlara...

Selam olsun Yörüklere ,Türkmenlere...

Türk demek , Türkçe demek, Türk kültürü demek...

Türk demek , Türk Töresi demek...

Ne Mutlu Türküm diyene !!!

09.11.2023 13:50
  1. Keyfiye Nedir?

    Türkistan'da başlayan kuraklık ve kıtlıktan dolayı ecdadımız Türkistan'dan Batıya doğru Büyük Göçe başladıklarında yolda önceden gidenlerin sonradan gelenleri , sonradan gelenlerin önceden gelenleri tanıyabilmesi için Aksakallı Beyler gittikleri yerde birbirleri ile iletişimin kopmaması ve gittikleri yerde birbirlerini tanımaları maksadıyla, ortak bir parolanın olması gerektiğine karar verdiler.

    Yine bir yaz günü Oğuz Beyleri çadırda oturup bu konuyu konuşurken, hafiften yaz yağmuru başlar.Biraz yağdıktan sonra yağmur diner ve arkasından çok ihtişamlı bir gökkuşağı ortaya çıkar. Yaşlı Beylerden biri bu gökkuşağına uzun uzun bakar ve "parolamız bu gökkuşağı olsun" der. Aksakallı Meclisine sunulur ve kabul edilir.

    Sonra Oğuz Hatunlarından , gökkuşağında bulunan renklerden kumaşlar dokumaları istenir. Hatunlar renk renk Keyfiye kumaşlarını dokuyup hazır ederler. Oğuz Beyleri bu kumaşları Göç eden Türk boylarının yiğitlerine ve hatunlarına dağıtır.

    Bu mirası tüm boylar yüzyıllarca ,gerek çadırlarında gerekse kıyafetlerinin bir parçası olarak üzerlerinde taşırlar. Asırlar süren göç ve yurt edinme esnasında karındaşlar bu parola ile birbirlerini tanır, yabancı diyarlarda kendinden birilerinin olmasından güç alırlar.

    Selam olsun atalarımızın yolundan gidenlere...

    Selam olsun ata mirasına sahip çıkanlara...

    Selam olsun Yörüklere ,Türkmenlere...

    Türk demek , Türkçe demek, Türk kültürü demek...

    Türk demek , Türk Töresi demek...

    Ne Mutlu Türküm diyene !!!

     
  2. Mor Cepken Kades uygulaması

    Evli adamların korkulu rüyası "mor cepken" , kızların çeyizine konurmuş eskiden. Çeyiz sandığın en altına konur ve evlenen kadının onu hiç giymemesi temenni edilirmiş.

    Çünkü; kadının o mor cepkeni giyip,evin damına,bacasına,köy meydanına,herkesin görebileceği bir yere çıkması "kocam bana eziyet ediyor,kocamı sevmiyorum,gönülsüz evlendim,zor durumdayım,bana yardım edin"anlamına gelir, köylülerce kadına mutlaka yardım edilir, kocaya yaptırım uygulanır,ayıplanırmış.

    Bu nedenle erkekler, eşleriyle yaşadığı problemleri şiddete başvurmadan,saygı sevgi ile çözmeye çalışır hatta önemli ödünler vererek çözmeye çalışırlarmış. aksi takdirde eşlerinin mor cepken giyeceklerini bilirlermiş.

    Eşi mor cepken giyen erkek,eşinden boşanmakla kalmaz,bir daha kolay kolay evlenememiş.Herkes bilirmiş ki;eşine mor cepken giydiren adamdan koca olmaz...Kadına saygı göstermeyen,zulmeden,eziyet çektiren,şiddet uygulayan adamı, adam olarak görmezlermiş...

    Eğer;bir kadın mor cepken giyerse , akan sular durur,inek sağan, yün eğiren ,kilim dokuyan eller durur, yaşlı analar neneler,doğum yaptıran ebeler işlerini güçlerini bırakır,mor cepken giyen kadını koruma latına alırlarmış.

    Bu arada çevrede düğün,davul zurna ,eğlence üzerine ne varsa susarmış.Çünkü mor cepken giymek ile kefen giymek aynı anlama gelirmiş...

    Mor cepken giyen kadını kocası her yönden dışlanır,kabul görmez,aşağılanırmış..

    Öz Türk Kültüründe Kadının değeri o kadar yüksekmiş ki , biz bu kültürümüzü, ondan bundan alıp dejenere ederek alçaltmışız...

    Sadece mor cepken kültürü kalsa idi ,ne mor çatılara ne kades uygulamasına gerek olurdu...Kültürümüz o aşağılık adamın hakkından geliverirdi...

     
  3. insallah uzerine

    Yabancı arkadaşım, bizde en çok duyduğu kelimeyi kapmış..."inşallah"

    - Siz Türkler bunu çok söylüyorsunuz. Anlamı nedir? diye sordu...

    - Allah izin verirse , diye kabaca anlattım...

    Hoşuna gitti, arada kullanmaya başladı kendi telaffuzu ile "iişallaaa"gibi bir şey söylüyor...

    Aradan biraz zaman geçti, bana diyor ki;

    -Siz Türkler, işin içinde inşallah varsa , o işi yapmıyorsunuz....

    Eyvah !!! bizi tanıdılar :)

     
  4. Dış görünüşe göre hüküm vermek

    Dış güzellik önemlidir.ilk temasta önce gözler bakar, iç güzellik onu tamamlayan en önemli etkendir...