Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
belirli bir grubu ya da kişiyi ırk,cinsiyet,yaş,ulus,din ya da cinsel yönelim gibi konularda aşağılar veya tehdit eder tarzda konuşma
"yazılı ve sözlü kışkırtma unsuru" olarak tanımlanmış.
"Belli bir şekilde kategorize edilmiş insan topluluğuna" yönelik aşağılama, tehdit de bu kapsamda.
Fakat nelerin nefret söylemi sayılacağı konusu tartışmalıymış. Ülkeden ülkeye değişiyormuş. Çoğumuz konuşup yazarken bu suçu farkında olmadan işliyoruz.
Tepe noktaları İnanç, cinsiyet ve Irkmış. Bu üç unsur, insanları birbirinden farklılaştıran unsurlar olduğundan ve insanların farklılığa, gruplaşan odaklara çıkarlar çatışması nedeniyle tahammülü olmadığından tarih boyunca en kırılgan noktalar olarak belirlenmiş.
Piramitteki ihtiyaçları karşılanmayan toplumlarda bu hastalık alevleniyor. Refah seviyesi yüksek toplumlarda bu tarz sorunlar da pek yaşanmıyor. Belki sadece dışarıdan oraya taşınmaya çalışılıyor.
Nefret söylemi , insan eylemlerine bağlıdır aslında. Eylem söylemi doğuruyor. Söylem tekrar eyleme dönüşüyor. İkisini birbirinden ayrı düşünmek zor.
güçlü olan ya da güçlü olduğunu düşünen insanlar söylemlerini "düşünce özgürlüğü" kapsamında değerlendirebiliyor rahatlıkla.
Nefret söylemi ile hedefe alınan kişi ve gruplara " toplumda size yer yok " mesajı iletiliyor.
Nefret söylemi yalan haber barındırabilir , yanlı ve eksik bilgi içerebilir, hedef gösterir, kışkırtır. İfade özgürlüğü ile karıştırılmamalıdır.
İnternet ortamı bir "içini dökme" ortamı olarak algılanıyorsa da günümüzde şiddet sarmalınının en büyük destek mecrası olduğu bir gerçek.
Bir kişinin başka bir kişiden, zümreden, ırktan, topluluktan, gruptan nefret etmesine engel teşkil eden bir durum yok ama bunun kışkırtıcı bir şekilde alenen ifadesi kutuplaşmayı hızlandırdığı için tehlikeli.
En büyük düşmanımız kendi benliğimiz ve ona karşı çok uyanık değiliz.
Nefret söylemi öyle kendiliğinden oluşan durduk yere bilinçaltını işgal eden bir kavram değildir. Çok azı genetik geçişli olan bu kavram, genelde çocukluk çağında yaşanılan acıların, travmaların, aile içi şiddete maruz kalma ve ya şahit olma, yaşıtları tarafından ötekileştirilerek hayatını yaşayan vb insanların ergenlik çağına ulaştıktan sonra ortaya çıkmaya başladığı çok sorunlu bir kavramdır. Eğitimle, sosyal çevre ile bir takım inançsal varoluş içerisine girilerek bu tür duygular sıfırlanmasa da azaltılabilir. nefret etmek bir savunma biçimi gibi görünse de diğer duygular gibi şiddeti körükleyen bir olgudur.
Karşıdaki kişinin ya da grubun bir takım özelliklerini (dil, din, ırk, engelli olma, eğitim düzeyi vb.) öne sürerek, o kişi ya da grubu ötekileştirme; "bizden değilsin" anlamına gelen ayrıştırıcı dil kullanma; kendini üstün, karşıdakini aşağıda görme şeklinde psikolojik şiddet uygulamadır.
Maalesef türk toplumu olarak bu tür söylemlere çok şahit olduk, belli bir kesimi hedef alıp, o kesimi yıpratıcı sözler söylemenin ne geçmişte ne de günümüzde kimseye faydası olmamış, bilalis gereksiz yere kutuplaşmalara sebep olmuştur. Birlik beraberlik içinde, ülkenin çok daha önemli sorunlarına çözüm aramak varken bu tür söylemlerle gündemin meşgul edilmesini doğru bulmuyorum. Herkes birbirini sevmek zorunda değildir, ancak her "canlı" saygı duyulmayı hak eder.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |