Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

mumya

paylaş araştır

 

  1. çeşitli işlemler uygulamak suretiyle çürümesi önlenerek bozulmadan kalması sağlanan cesettir

    1999 yapımı sinema filmi.

     
  2. mısır denince akla gelen ölülerdir. bazı maddeler ve sargı bezleriyle ölmüş kişinin bedeninin sarılarak, uzun zaman diriliğini koruması amacı güder. sonra ziyaretçilere gösterirler, bir zamanlar kralımızdı, bu haline kanmayın, ne canlar aldı, adı batasıca diye devam eder bu sohbet. mısırlı bilir mi bu kelimeyi bilmez ama ben tanıtsam kralı bu şekilde tarif ederdim.

     
  3. Avrupa'da bir dönem mumyaların sargı bezlerinden toz haline getirilerek yapılan hapları şifa niyetine içmek yaygın bir uygulama haline gelmiş.

    Hapları mumya tozlarını balla karıştırmak suretiyle bazı yöntemlerle hazırlıyorlarmış.

    Bu hap trafiğinin geçiş güzergahlarından biri de İstanbul'muş. :)

    Bu konuda belgelenmiş bazı yazışmalar vs. varmış.

    Ayrıca 4000 yıllık Mısır tarihi boyunca zengin fakir her sınıftan insan inançları gereği mumyalandığından nekropollerden çıkarılan tonlarca mumyayı bir dönem trenlerde kömür niyetine yakıt olarak kullanmışlar. bu Avrupa'da gerçekleşen bir durum. Bizim ne Mısır mumyalarıyla ne de medeniyetiyle pek bir alıp veremediğimiz olmamış. Bulaşmamışız o işlere.

    Avrupa'da sosyete partilerinde mumya açma törenleri düzenleniyor ve bunu kayıtlara geçiriyorlarmış. bu törenlerde herkes mumyadan bir parça alabilmek için gayret ediyormuş.

    İşin ilginç tarafı krallar döneminde mumyalanan kral mezarları daha devirleri bitmeden ara dönemlerde soyulmaya ve yağmalanmaya başlamış.

    İnançlarının çok derin bir ahiret boyutu var ve sonsuza kadar yaşamak için ellerinden geleni yapmışlar fakat inançlarında çok fazla ahlaki değer yokmuş herhalde ki soygunlar almış başını gitmiş.

    Bulunan geçici eskiz tabletlere daha esprili resimler çizilmiş.

    Günlük hayat hakkında çok daha fazla ipucu veren bu resimler normalde Mısırlıların nasıl yaşadıkları ve neye benzedikleri hakkında çok daha sağlıklı bilgiler veriyorlar.

    Nil'in delta kısmı taşkınlar nedeniyle kalıcı yerleşmeye pek de müsait değilmiş. Bu nedenle bu belgelerde daha çok göçer kavimler hayvancılıkla vs. geçiniyormuş. Zamanla gelişen iklim değişikliği kuzey mısır'ı da yaşamaya elverişli hale getirince medeniyet de gelişmeye ve yerleşmeye başlamış.

    Ölmeme konusunda aşırı derecede saplantı geliştirmiş olan bu kültürün günümüze kadar gelen anıtları aslında normalde rengarenkmiş. Renkleri seviyorlar yani.

    Bunu da kral mezarlarının güneş görmeyen iç kısımlarından anlıyoruz. Nispeten binlerce yıl vuran güneş ışınlarının bozucu etkisinden etkilenmedikleri için alaca bulaca resimler ilk günkü gibi duruyor.

    Bu insanların şöyle bir avantajı var. Ölüleri zaten zor bozuluyor. Çöle bıraksan bile bir ceset aşırı kuru ve sıcak hava nedeniyle parşömene rahatlıkla dönüşebiliyor. Bunu çabucak keşfetmişler.

    Son olarak Mısır kültüründe halen geçerli olan yerleşmiş bir alışkanlık olarak krallar vadisinden çıkarılan ve nakledilen eski Mısır idarecilerine ait naaşlar ( Biz mumya desek de ) geçişler esnasında yerel halk tarafından selamlanıyor ve üzerinden binlerce yıl geçse de kadınlar saçlarını yolup ağıtlar yakıyorlarmış.

    Ağıt yakma ve ağlayıcılık geleneğinin eski Mısır'daki varlığı hiyerogliflerdeki resimlerden tespit edilip belgelenmiş.

     
  4. günümüz teknolojisi ile bazı mumyalardan dna bilgilerini almak mümkün olabiliyormuş.

    Bu şekilde mumyalar arasındaki akrabalık bağları da ispatlanabiliyormuş.

    aynı y kromozomunu taşıyan iki mumyanın baba oğul olduğu belirlenmiş.

    arkeologlar diğer bilimlerden de yararlanarak dedektif gibi geçmişi kurcalayıp hikayeyi tamamlıyorlar.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.