Türkiye'nin memur portalı

Bir üst modeli konuştukça batan, onun da üstü yerin dibine girendir.

Ya gereğinden fazla umursamış, kırılmış ve yapacakları konusunda plan yapıyordur; ya da uğraşmaya artık değmeyeceğini düşünüyor ve tamamen vazgeçmiştir. Her iki durumda da dikkat edilmesi gerekir.

Zamanın galip geldiği savaşta yenik düşenler.

Hem umudu, hem umutsuzluğu; hem kavuşmayı, hem ayrılığı; hem varlığı, hem yokluğu anlatır.

Bitmeye yüz tutmuş, tükenmeye ramak kalmış, gerçekleşmek üzere olan ve eksikliğini yaşamamak için tamamlanması gereken bir şey anlatır. AZ ne kısa, ne uzun, ne acı, ne tatlı bir kelime. Çelişkilerin bir sözlüğü olsa ilk sırada yer alır. Mona Lisa gibi mutsuzluğu ve mutluluğu gölgeleyerek gözü hep üzerimizde...

Hakan Günday şöyle der

"Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi..."

Sen ne atlamak istersen o olur nitekim.

"Nasıl normalleşiyorduk ya?"

Hızlandırılmış bir sosyal mesafeli habitat programı ihtiyacı gerektiren, normalleşmenin anormalleştiği ve kontrollü kontrolsüzleşmeyi barındıran o gün.

Ağaca taşa sarılma isteği, yolda hafif tempolu uzun mesafeli yürüyüş pratikleri, gökyüzüne özlem dolu gün.