Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

kabardino

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

434 entry 152 konu hiç puanı yok
07.10.2015 14:34 son işlem tarihi takip etme takip et

aziz sancar

Biyokimya profesörü. Mardin'in Savur ilçesi doğumlu. İstanbul Üniversitesini bitirdikten sonra kısa süreliğine ülkemizde çalışmış daha sonrasında çalışmalarını daha iyi şartlarda yürütmek için abd'ye gitmiştir. Kuzey Carolina Üniversitesinde öğretim görevliliği yapmaktadır.

2015 yılında nobel kimya ödülüne Dna onarımı çalışmalarıyla layık görülmüştür. Ne yazık ki ödül aldığı anda bir çok kişinin varlığından haberi olmadığı bu güzide bilim adamıyla alakalı türkçe kaynak bilgileri sınırlıydı, ilerleyen saatlerde hakkında bilgi edinilecek site sayısı artmaktadır. Ülkemize 2. nobel ödülünü kazandıran insandır.

07.10.2015 14:34
  1. arko

    evyap'A bağlı bir marka.

     
  2. pinokyo

    Çocukluğumuzun masal kahramanı. Kuklanın canlı bir çocuğa dönüşüp hayat bulduğu, yalan söylemesi durumunda burnunun uzadığı karakter. Normal hayatımızda da pinokyo kılıklı insanları bulabilmek mümkün.

     
  3. avea

    Türk telekom'a bağlı gsm şirketi. Bir zamanlar italyan firması aria ismiyle türkiye piyasasına giren, daha sonra yerli kuruluş aycell ile ortaklık yaparak, firma isimlerinin baş harflerini 've' ile tamamlayarak yeni bir isim altında devam eden kurum. 555 ve 505 hatlarının sahibi, bir çok yerde çekmiyor diyenlerin hatırı sayılır sayıda olduğu şirket. yinede gsm şirketleri arasında en uygun tarifeleri sunan, kamuya ilk tarife çeşidini getiren öncü kuruluş. Bimcell'inden tut da futbol takımlarından, ptt'ye kadar bir çok kuruluşa gsm tabanı oluşturan firma.

     
  4. internetsiz bir hayat

    halk kütüphanelerinde kuyruğa girip, gerekli olan ansiklopediden konu bularak fotokopi çektirmeyi hatırlatan başlık. Dünyada gerçekleşen bir olayı saniyeler içinde öğrenmemizi ve kişilerin bir yazar gibi sosyal medyada yorum yapmasını mümkün kılmayacak hayat.

     
  5. Askerlik anıları

    Askerlik yapanların bazen abarttıkları, bazende yaşadığı sıkıntıları konu alan durum.

    konuyu açmışken ilk anıyıda ben yazayım;

    Ankara polatlıda, sakarya kışlası denilen yerde, top atışlarına gitmiştik. Her türlü görevde atış işlemini en iyi şekilde öğrenilmesi amaçlanan bir uygulamaydı. Neyse kafada kompozitler, üstümüzde parka var hava soğuk bide onun üstüne hücum yeleğini giymişiz. sırayla komutan grupları çağırıyor atış yaptırıyor. ama ne atış sesi duymanız lazım. Atışıda obüsde yapıyoruz. üstü Kapalı bir topçu silahı tank'A benzer. obüste 5 mürettebat var. sürücü,nişancı,doldurucu,dol. yrd. bide top komutanı oluyor. neyse ben doldurucu oldum atış esnasına geldik, belli komutlar veriliyor ve atışın yapılması sağlanıyor. Biz obüs'ün içindeyken albay dışarıda komut veriyor bize, 1. dünya savaşından kalmış bir dürbünle vurulacak hedefi gözetliyor. neyse 45 kg'ya yakın top mermisini kamayı açıp namluya, doldurucu yardımcısıyla be-ra-ber diyerek sürüyoruz, dışarda da komutan komut vermeyi bekliyor atış dediği anda bizim nişancı düğmeye basıp hedefi vurmaya çalışacak, neyse bütün işlemler bitiyor. komutan atış demeden bizim arkadaş düğmeye bastığı gibi ortam toz duman oluyor, dışardan komutanın azarlamaları, bizim obüs'ün içindeki sersemlememiz cabası kalıyor yanında. Atış bittikten sonra kama denilen bölüm var onun tekrar açılması gerekiyor, ben kolu açarken zorlanınca ortalığı barut dumanı kaplıyor obüs'ün içerisi hayli bir duman oluyor, güç bela kolu açıyoruz ve sağ salim dışarı çıkıyoruz. 1-2 denemeden sonra belirtilen hedefi 12 den vurup, soğuk polatlı sabahında bozkır'ın dibe vurduğu çorak topraklarda hem top sesleri eşliğinde arkadaşları izliyoruz hemde topçuluk hakkında aramızda çıkarım yapıyoruz.