Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

İnsallahmemurum

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,036 entry 51 konu hiç puanı yok
10.02.2021 03:22 son işlem tarihi takip etme takip et

abdest

Siyasilerin sürekli ağızlarında duyduğumuz dini ritüel.

Bu durum sadece beni rahatsız ediyor herhalde. Birinin abdestli olup olmaması neden benim umurumda olmalı anlamış değilim. Ayrıca sen kendinin abdestli olduğunun 100 de 100 garantisini nasıl verebiliyorsun ? Anlık kirli bir düşünce belirdi kafanda ama hemen uçup gitti, ama farkında değilsin diyelim, bu durumun abdestine etki eden yüzdeliği ne olur ?

Demek istediğim bu durum tamamen kişinin kendisiyle alakalı bir durum. maneviyatının Allah'la senin olan ilişkisi. Ne diye sürekli abdestli olduğunu açıklamak zorundasın ? Son zamanlarda da kürsüye Kuran'dan belli sûrelerle açılışlarını yapmaya başladılar. Oradan bizlere öyle bir ışık öyle bir ışık saçılıyor ki emin olun nur değil, birilerine yaranma ışıltısı bu, pırıl pırıl hem de.

Kutsalları şu siyasete malzeme edenler, öbür tarafta sizler için umarım güzel sürprizler vardır diyor, konuyu kapatıyorum.

10.02.2021 03:16
  1. kışı özlemek

    Tam tersini düşündüğüm başlıktır. Bu sene yaz çok geç geldi, zaten şurada kışa bir şey kalmadı. Bir ay daha yazı yaşayalım geri kalan aylar bana göre kış zaten, yani soğuk geçmesi kafi kış demem için. Kışı özlemedim. Özlemedim işte beee! (gülümseme)

     
  2. 2 kişi aynı odada kalamaz anlarsınız işte
     
    (Bkz: yok artık)(Bkz: aklını kiraya vemek)(Bkz: Yuhh Bee)
  3. lozan barış anlaşması

    Savaşlar insanlık tarihinde sürekli süregelmiş yıpratıcı bir olgudur. Özellikle türk tarihinde bir çok savaşlar yaşandığını ve sonuçlarının ne kadar ağır olduğunu tarihten örneklerle görmekteyiz. Bir çok can verilmiş, maddi ve manevi kayıplarımız olmuştur. Kısacası biz savaşçı bir toplumuz. Özgürlüğümüze düşkün, bu konuda gözümüzü kırpmadan arkamıza bile bakmadan kendimizi yangın yerine atabilecek kadar kadınıyla erkeğiyle o gene sahibiz.

    Şimdilerde o göze göz dişe diş dediğimiz kılıç, kalkan kullandığımız o savaş ortamları yok. Şimdi teknoloji savaşları ve psikolojik savaşlar var. Ekonomin ve müttefikin ne kadar güçlüyse sen de güçlüsün. Peki o döneme gidelim. Savaştan yorgun ve bitkin çıkmış yarım yamalak bir devlet ve buna rağmen yine de savaştan kaçmayan bir toplum. Ama yemek yok, silah yok, er yok, sağlık yok. Yani bir toplumun başına gelebilecek en büyük felaket yaşanıyor. İletişim şimdiki gibi basit değil. Bir telgraf saatler sonra iletiliyor. İstihbarat zor koşullarda sağlanıyor. Birbirleriyle savaşan devletler savaşı bütünüyle ele alabilecek süzgeçten geçirebilecek değerlendirmelere sahip değil, elinde mevcut kaynaklar kısıtlı teknoloji yüzünden yüzde yüz doğru değil. Bu koşullar benim aklıma gelen bazı hususlar. Mutlaka daha başka nedenler silsilesi vardır. Bu koşullarda ele alınan ve imzalanan bir anlaşmanın bulunduğumuz dönem itibariyle ele alınması ne derece doğru, açıkçası ben bunu sorgularım. O dönemin gözüyle ele aldığınız zaman başka açılardan bakmanıza neden olacak bir çok olay karşımıza çıkacaktır. Biraz sağduyu lütfen.

     
  4. ankarada deniz olmaması

    Beyin yakan başlıklardan yine bir tanesi. Ankara'da deniz olmamasının nedenini jeolojik olaylardan(yanı sıra bir çok coğrafi durumdan) kaynaklanan bir durum olduğunu yurdum insanına anlatamazsın. Ona ancak takdir-i ilahi dersen tatmin olur.

     
  5. fatih terim

    Teknik direktör yerine pabucumun kabadayısı olduğunu öğrendiğimiz şahıs.