Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Abbie.

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

76 entry 18 konu hiç puanı yok
22.06.2019 16:50 son işlem tarihi takip etme takip et

Vampir ve köylü oyunu

Bayram tatilinde yaklaşık 20 kişilik yaş skalası geniş bir grupla aynadığımız oyun.

Acayip eğlendik, eğer ortamınız olursa oynamak istersiniz diye size de anlatmak istedim.

Biz 20 kişinin içinde 4 kişiyi vampir seçtik. Bu oran sayı azaldıkça azalıyor.

Bir kordinatör halka halinde sıralanmış kişilerin gözlerini kapatmasını istiyor. Vampirleri onlara dokunarak belirliyor. Daha sonra vampirlerin birbirini görebilmeleri için sadece vampirlerin gözlerini açmalarını söylüyor.

Gözlerini açan vampirler takım arkadaşlarını tanıyor. Daha sonra kordinatör herkesin gözlerini açtırıyor ve birine söz hakkı veriyor.

Soru şu; "sence kim vampir?" İşte burada tamamen insanın ikna kabiliyeti ve gözlem kabiliyeti devreye giriyor. Herkes fikrini söyleyince oylama yapılarak biri eleniyor. Elenen kişinin vampir mi yoksa köylümü olduğunu kordinatör söylüyor.Eğer köylüler sayıca üstün hale gelirse, kordinatör herkesin gözlerini kapatmasını isteyip vampirlerin ortak kararıyla bir köylü öldürülebiliyor, bu tamamen kordinatöre kalmış bir durum.

İşin keyifli yanı, köylüsün ve bunu insanlara kanıtlamaya çalışırken iyice şüpheleri kendine çekiyorsun veya vampirsin strateji yaparak, kendini köylü göstermek için bir vampiri eleverebiliyorsun.

11.06.2019 21:58
  1. Maç muhabbetine maydanoz olmama kararı

    Şu an aldığım karar. Bilmiyorum madem niye sazan gibi atlıyorum di mi?

    Hadi yine iyisiniz.

     
  2. Metinalkan

    Mantıyı sevmeyen yazar. Olacak iş değil. Mantı sevilmez mi?

    Mantı, çöp şiş, karnıyarık sevmeyen az ötede oynasın lütfen.

     
  3. Çalışma masası dağınıklığı

    Benim odamda hiç son bulmayan dağınıklık.

    Hayır her gün de toparlıyorum aslında, yine görünce ne ara dağıttığımı anlayamadım.

    Bence masa bana bir beden küçük.

     
  4. ayrılık

    Nohut oda adlı kitapta çok güzel tanımlamış. Yazmak istedim.

    "Çok sevmeyi başardığın birini havalimanına bıraktıktan sonra, o dev ayrılık makinasının kapısından çıkıp birkaç saat önce birlikte geçtiğiniz yollardan, bu defa tek başına elin kolun bomboş dönerken kuru ekmek gibi ufalanır ya için. Evet bir insanın sahih varlığı eksilir dünyadan. Bu büyük bir şeydir. Hemen değil ama zamanlar anlarsın ki, bir hayattır kaybettiğin, kendi hayatına bitişik bir hayat, bir komşu yaşam öyküsü. O gidince hayatlarınızın yabani bitkiler gibi yıllarca birbirine doğru büyüyüp iç içe geçtiği yeri, bu müşterek alandaki şahsi hikayeni, yani onun yanındaki seni de kaybediyordun. Onu bir sabah kahvaltıya çağırma ihtimalini, ondan ödünç alacağın ve vermeyi unutup unutup el mecbur senin ilan edilen eşyaları. Günlerdir içini kavuran bir meseleyi gecenin bir vakti kapısını çalıp anlatma şansını ve onun verdiği akılla belli bir yönde alacağın kararları. Ve dahası yıllardır tanıdığın birine iç rahatlığıyla şımarma, kızma, surat asma, onunla kavga etme hakkını..."

     
  5. Kaoba

    Kaoba ne demek diye düşündüğüm nick.

    Nickini çok beğenmesem de enterylerini beğenerek okuduğum yazar. (Gülücük)