Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

sigarayı bırakmanın kolay yolu

paylaş araştır

 

  1. bugün itibariyle sigarayı bırakışımın ilk sene-i devriyesine erişmenin huzurunu yaşayan biri olarak bir kaç kelam etmek istediğim konu.

    2015 yılı içerisinde zaten sigarayı bırakmayı kafaya koymuştum. gerek çevremden gelen telkinler, gerekse de sağlık kaygılarım nedeniyle iyiden iyiye bırakmayı hedefledim. lakin öyle pat diye bırakmanın da mümkün olmadığını düşünüyordum. daha önce bir kere, o da ciğerlerimi üşütüp ardından faranjit olduğum bir zaman, mecburen bırakmıştım. aslında bırakmayı istemiyordum çünkü sigara içmekten keyif alan birisiydim.

    biraz hikayenin başına dönmek istiyorum: 5 yaşımda babamın elinden bir fırt çekmekle başlayan sigara maceram, zaman içerisinde aklıma geldikçe yahut canım çektikçe erişebildiğim (evet babamın paketinden aşırırdım) bir şey olduğundan, fasılalarla devam etti. belki yasak olan bir şeyi yapmanın çocukça heyecanı, belki de zararlı bir şeyi bile isteye tüketme ergenliğinden olsa gerek sigaraya karşı hep şefkatli ve şehvetli biri oldum. seviyordum mereti.

    yılların "birinci" içicisi dedem sigaraya bağlı sorunlardan dolayı rahmetli olunca, babam o gün sigarayı bıraktı, bir daha da ağzına sürmedi. bense etkilenmedim bu ölümden. suç sigarada olabilirdi ama ben zaten o zamanlar için düzenli içen birisi olmadığımdan, bir ya da bir kaç sigaradan bişey olmaz diyerek devam ettim fırsat buldukça içmeye. lise öyle bitti, üniversitenin ilk yıllarında da düzensiz, otlakçı, yahut paketi evde bulundurup canı çektikçe içen biriydim.

    fazla uzatmayayım, 21 yaşımda, üniversiteli, öğrenciliğe bağlı kronik sebepler, ilişki durumu, sosyal çevre, stres gibi zamazingoların etkilediği bir genç olarak, hayatın beni hayli darladığı bir dönemde düzenli olarak paket taşıyan ve içen biriydim artık. dedim ya seviyordum, içmeyi istiyordum ve içiyordum. gençken az buçuk sporla uğraşmış ve (anam sağolsun) dengeli beslenmiş biri olarak öküz gibi sağlıklı idim ve sigaranın üzerimdeki en olumsuz etkisi olsa olsa kokusu idi, onun da ne önemi vardı ki?

    gel zaman git zaman üniversite bitmiş, biraz kafa dinlemelik memlekete dönülmüş, baba evinde yaşamaya başlanmış ve iş bulma sürecinden geçmiş bünyeme günde ortalama 1 paket sigara eşlik eder olmuştu. evet günde bir paketin dışına nadiren çıkardım sigara içerken.

    iş hayatında da içmeye devam ettim elbet. dedim ya seviyordum ve içiyordum. öyleyse kime neydi? hem bu sayede sosyalleşip ortamlarda sigara içmeyenleri ezikleyen bakışlar atar, sigaranın verdiği huzur ve rahatlığın kollarında adeta bir yaprak gibi savrulurdum.

    bir kış mevsimi, ciğerlerimi üşütmem ve akabinde faranjit olmamla çok sevdiğim sigarayı içemez oldum. dumanı çekemiyorum, çeksem üfleyemiyorum, bir öksürük, bir sıkıntı, görenler sigaraya daha o gün başladım sanır. o an, işe girerken verem-savaştan istenen ciğer filminin çektirdiğimde doktor "böyle giderse bir kaç seneye kalmaz seni de yatırırız buraya" dediği aklıma geldi ama üzerinde fazla durmadım. ne de olsa gençtim ve hastalık arızi bir durumdu.

    fakat bu hastalık süresi boyunca sigaraya karşı istemsiz bir tiksinti peydah oldu bende. aklıma bile gelmez oldu sigara. sanırım vücut önleyici mekanizmayı devreye soktu ve beni sigaradan uzaklaştırdı. öyle ki marketten alışveriş ederken içemeyecek olduğum halde sigara aldım o gün. paketi evde masamın üzerine koydum, hastalıktan sonra içmek için can atıyorum. fakat hem hastalığın uzun sürmesi, hem de benim sigaradan uzak kalışım iyice kendini gösterdi ve unuttum mereti. hastalığım geçince de içmedim bi daha. ta ki askere gidene kadar.

    yaklaşık dört ay sonra tecilim bitmiş ve askere çağrılmıştım. sigara içmeyen ama sigaraya da düşman olmayan (hatta dost olan) biri olarak kışlanın kapısından girdim. ancak askerliğin kendi doğasından değil, salak salak sağda solda hiçbir açıklama yapılmadan boş boş bekletildiğimiz günün ertesinde yanımda sigara yakan elemandan bir dal istememle ikinci sigara maceram başlamış oldu. o gün bugündür, geçen seneye kadar günde bir paket içmeye devam ettim.

    zaman içerisinde yaşın ilerlemesi ve hareketsiz yaşama bağlı olarak sigaranın sağlığa zararlarını ilk kez yakından hissetmeye başladım. ancak burada şunu söylemeliyim ki sigarayı hep zamanı gelince bırakacak gibi içtim ben. yani istediğim zaman bırakacağımı iddia ettim hep. kimse inanmasa da ben bundan emindim. daha önce isteyerek hiç bırakmadım yukarıda da anlattığım gibi. o beni bıraktı sadece. ben de üstelememiştim. ancak bu sefer cidden bırakmak istediğimi fark ettim. bunu aaskerden bir arkadaşımla buluşmamızda da dile getirdim. o da bana allen carr diye bir adamdan bahsetti. youtube'da videoları var, seyret anında bırakırsın falan diye saçmaladı. bazen böyle saçmalardı. bense ona sigarayı bırakmak istesem bunu kendi kendime de yapabileceğimi söyledim. ama o yine de bir bak, çok farklı bir olay falan dedi. aklımın bir kenarında dursun dedim ben de.

    çok uzattığımın farkındayım ama boş vakitte yazayım dedim idare edin. tebessüm. ne diyordum? hah, gerek çevreden gelen telkinler, gerekse olası sağlık sorunları nedeniyle kendime 2015'in son gecesini tarih olarak belirledim. o güne kadar ne eksik ne fazla, her günkü rutinimi devam ettirip o gün bıçak kesiği gibi bırakmak en doğrusuydu. azaltarak, dumanı duyunca kulakları dikip aç kurtlar gibi yalanmaktansa, kendimi o hallere düşürmektense, kökünden, temizce halledecektim.

    bir akşam, (geçen sene bu akşam) evde internet başında takılırken sigaramda son bir dal sigaranın kaldığını far ettim. hemen aklıma sağda solda duran paketler geldi, kontrol ettim, cık, bomboştu. saate baktım, gece çok geç değildi ama bulunduğum yerdeki tek bakkal olan niyazi'nin evinde acun yarışması seyrettiği saatlere tekabül ediyordu. diğer market ise uzak sayılırdı. açıkçası yürümeye üşendim. birden aklıma zaten yılın son günü bırakacağım geldi. neden şimdi olmasındı? bu gece, pakette kalan şu son dal sigarayı da içerek, içicilik hayatımı zirvede bırakabilirdim....

    o son dal sigarayı öyle bir içtim ki, öyle böyle değil...adeta sevişerek, severek ayrılan iki aşık gibi, hayatın engellerine, puştluklarına dayanacak gücü kalmayan, beraberlikleri sevdiklerinin sonunu getirecek olan aşıklar gibi... içtim ve kültablasına söndürdüm.

    pişmanlık, heyecan, şimdi ne olacak endişesi, korku, ürperti... hissettiğim duygular aşağı yukarı bunlardı. neydi bizimkinin bahsettiği herif? adrian? "soyadı ingilizce araba gibi yazılıyo ama iki r var, ordan hatırlarsın" evet carr, hatırladım. allen carr? bingo.

    hemen allen carr amcadan feyz almam gerekti, açtım birkaç video ama hayat hikayesi falan...derken türkiye'de o yöntemi anlatan, insanlara sigara bıraktıran beyaz saçlı bir herif. yaşam koçu gibi bişey. onun bir videosunu dinledim. o bile yetti.

    yetti diyorum aslında ama adamın yaptığı bir şey yok aslında. bunu kendisi de söylüyor. size sigara içmenin zararlarını şunu bunu değil, sigaranın sadece bırakılabilecek bir "alışkanlık" olduğunu, nikotin bağımlılığı diye bir şey olmadığını, bizim bunları kafamızdan uydurduğumuzu, sigarasız da pek ala yaşanabileceğini falan anlatıyor. tabi ya, bence de öyle.

    irade falan bu işin sosu arkadaşlar. iradeli olmak elbet güzel bir şey ama, sigara içmemek için irade göstermek yıpratıcı bir şey. zaten başarılı bir yöntem de değil. sigara iradeyle değil, mantıkla bırakılır. neden içeyim ki? neden kendimi kokutayım, eşime dostuma çocuğuma zarar vereyim? paramı havaya üfüreyim, elalemi zengin edeyim? kışın soğukta, karda, yağmurda çamurda, saçak altlarında, kapı girişlerinde, tuvalet deliklerinde, tavan aralarında, camlardan sarkarak, trabzanlara yaslanarak ne diye kendimi küçük düşüreyim? kölesi miyim ben bu meretin? severek içmek bir günlük rüya, gerisi müptezellik, gerisi düşkünlük, saplantı...ama sevgi değil.

    ben gururuma yediremedim sigara içmek için şekilden şekle girmeyi. şuncaaza yenilmeyi. bıraktım.

    evet, bugün sigarayı bırakmamın üzerinden tam bir yıl geçti. inanın ki hiç aramadım. ergenlikten kalma, filmde esas adamın içmesinden görüp heveslenme dürtüsü dışında aklıma bile gelmedi. zaten tiksintim şu an öyle boyutlara vardı ki yanımda kokusunu taşıyan insanlara bile tahammül edemiyorum. kendime kızıyorum, acaba ben de mi böyle kokuyordum ki diye...

    başlığa dönersek, kolay yolu sizsiniz arkadaşlar, kendinizsiniz. kendinize olan saygınızın ederi kadar kolaydır sigarayı bırakmak.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.