Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

isimlerin kadere etkisi

paylaş araştır

 

  1. koyulan isimlerin kaderi belirlediği yönünde söylenen ve inanılan etki.. insanların bazı isimleri kaldıramadığı söylenir. o isimlerin asıl sahiplerinin yükü ona fazla gelirmiş. o yüzden kaderleri de o yönde kötü gidebilirmiş. yada verilen isim o kişinin kaderini değiştirerek çok güzel bir hayat yaşamasını sağlayabilirmiş. doğruluğunu bilmemekle birlikte acaba mı sorusunu da her zaman sordurtmuştur bu etki. şimdi benim ismim ne olsaydı multi-katrilyoner olurdum mesela?

     
  2. isimlerin kaderle bir alakası olmadığını düşündüğüm durumdur. bazı insanlara bakılırsa isimlerin her şeye etkisi vardır lakin çok da ciddiye alınmamalıdır.

    adın kader olmasın, kaderin kader olsun sözünü aklıma getirendir.

     
  3. kaderden kast edilen bildiğimiz manada ise bunun sadece allah'ın kudretiyle kontrol edilmesinden ötürü etkisinin olamadığını düşündüğüm görüş. pek tabii allah isterse kişinin kaderini de değiştirir.

    ancak ismin kişinin karakterine etki etmesi ise bilinen bir durumdur. mesela eskiler ''edipler edepli olur.'' diye bir söz söylerler. ya da cabbar diye bir ismi duyduğumuzda kafamızda oluşan imge ile pelinsu adını duyunca oluşandan oldukça farklı olmaktadır.

     
  4. isimle karakter arasında kurulmak istenen köprüden kaynaklı kocakarı tesellisis tabiriyle atmasyon yapılmış silsileler zinciri

    adın leylaysa leyla olacaksın demektir

    nursa nur gibi, gülse gül gibisin ya dursun ise bitmişsin demektir

     
  5.  
    (Bkz: isim karakter uyumu)(Bkz: isim meslek uyumu)
  6. Hayatta bir kere de olsa hissedilen ya da hissettirilen etkidir.

    Meşhur avukat Kezban Hatemi' yi ve Hülya KOçyiğit' in başrolünde oynadığı "Kezban paris' te" gibi film serilerini bir tarafa bırakırsak hayatımda adı kezban olan bir kişi tanıdım. Bir kezban' ın "kezban" adını nasıl hakedip kendini "kezbanlık durumu" na sokabildiğini de o zaman anladım.

    Kezban, kız çocuklarına sosyokültürel nedeneler ile örneğin anneanne ya da babaanne adı olarak verilmiş olabilir. kezban adını çiftler çok sevdikleri için de çocuklarına koymuş olabilir. Önemli değil. Adı kezban olan biri hayatında en az bir defa adının hakkını verip "kezbanlık hali" ni yaşıyor.

    benim tanıdığım Kezban' ı bu duruma ben soktum. Aslında kendi kendisini düşürdüğü kezbanlık halini ben deşifre ettim desem daha doğru olur. Asla pişman değilim.

    Gittiğim bir kursta tanımıştım kezban dedikleri bu dünya güzelini. gerçekten de güzeldi. buna hiçbir şey demiyorum. Yani kimse adı kezban diye bir kadından uzaklaşmasın. Görsün tanısın. kezbanlar (da) güzel olabiliyor. Kursa gelenlerin sosyoekonomik-sosyokültürel durumları da ortalamanın üzerindeydi. Demektir ki; bütün kezbanlar fakir olmuyor. Tanıdığım Kezban muhtemelen ya anneannesinin ya da babaannesinin adını taşıyordu. Özetleyeyim: Ne çirkindi ne de fakir. Üstelik Bilkent Üniversitesi'nden mezundu. Yalnız Kezban' ın en büyük sorunu: Bütün erkekler benim peşimde koşuyor, en güzeli, en zengini, en akıllısı benim edasıyla ortalarda dolaşmasıydı. yani En büyük günahı işliyordu. Kibirliydi. Kibirli olmasa kesinlikle üzerine gitmezdim.

    Bir gün türlü afra tafra ile hava atarak geldi ön sağ çaprazımda bir kaç sıra önüme oturdu. birden gözüm ayakkabılarına takıldı. Yüksek topuklu, 12 punto üzerinde topuklu, bir ayakkabı giydiği için ayakkabısının tabanı da gayet net görünüyordu. işte ne olduysa o anda oldu. o tabanda kocaman bir fiyat etiketi gördüm. Bizim kezban ayakkabısını yeni almış fakat ayakkabının altındaki fiyat etiketini çıkarmayı unutmuştu. Tamam dedim. Şimdi ben bunun kibirli hallerini bitireceğim.

    herkesin sırasına oturduğu bir zamanda - artık ders başlayacak- yerimden kalktım ve yine herkesin duyabileceği bir şekilde: "kezban' cığım yeni aldığın ayakkabılar çok güzel, sana da çok yakışmış güle güle kullan ama altıdaki fiyat etiketini çıkarmayı unutmuşsun bir ara çıkar istersen" dedim. Kezban' ın gülen suratı birden asıldı, kıpkırmızı oldu. Söylediğimi herkes duyduğu için ayrıca bozuldu. hemen eğildi herkes kendisine bakarken gerçekten o ayakkabın altında etiket var mı diye baktı. yalnızca benim gördüğüm etiketi böylece herkes görmüş oldu.

    Böyle şeylerin "görgüsüzlük, sonradan görmelik" olarak kabul edildiği ortamlarda kezban bir anda gözden düştü. Amacım kendisini küçük düşürmek ya da utandırmak değildi. Büyüyü bozdum o kadar. Böylece o kibirli Kezban , nasıl bir profil çizerse çizsin "kezbanlık durumu" na düşmekten, gerçekten "kezban olmak" tan kurtulamadı. İliklerine kadar adının kaderine olan etkisini hissetti.

    Kezban' a kurs bitene kadar hiç kötü davranmadım. o' da bana kötü davranmadı. Ama İntikam alacak gücü, cesareti ve aklı olsaydı eminim buna teşebbüs ederdi. Yine de kezban' ın benim elimde olan kaderini hiçbir şey değiştiremezdi. Adın kezban ise şu hayatta en az bir kere "kezban" olursun.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.