Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Tanrıkut MeteBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
1940 yılından sonra yaşanabilecek olası bir savaşa karşı
çok sayıda kişi askere alınınca toprağı işleyecek nüfus azaldı.
kıtlık başladı.
bunu fırsat bilenler gıda ve ihtiyaç maddelerini
stokladılar. el altından (karaborsada, yüksek fiyatlarla)
satarak inanılmaz servetler edindiler.
nüfusun %1'i aşırı varsıl; %99' u aşırı yoksul hale geldi.
başbakan şükrü saracoğlu, 5 ağustos 1942'de okuduğu
hükümet programında "biz türküz, türkçüyüz ve daima
türkçü kalacağız. bizim için türkçülük bir kan mes'elesi olduğu kadar,
bir vicdan ve kültür mes'elesidir.
(...) biz ne sarayın, ne sermayenin, ne de sınıfların
saltanatını istiyoruz. istediğimiz sadece
türk milletinin hakimiyetidir."
diyerek yeni hükümetin sosyal politikasını açıkladı.
bu politika doğrultusunda uygulamaya konulan varlık vergisi kanunu
12 Kasım 1942'de resmi gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
kanununun resmi gerekçesi, "olağanüstü savaş koşullarının yarattığı
yüksek karlılığı vergilendirmek" olarak dile getirildi.
herhangi bir dini veya etnik grup hedef alınmadı.
güçlü devletlerin olmazsa olmazıdır.
hem askeri-güvenlik ve hem de ticari-ekonomik
açıdan çok büyük bir gerekliliktir.
türkiye, geç de olsa bunu anladı.
atlas okyanusu, hint okyanusu ve büyük okyanus da
(bazı ülkeleri kuşatacak şekilde) en az ikişer tane askeri ve sivil üs ya da limana sahip olmalı, kendi limanlarını da yabancı ülkelerden arındırmalıdır.
ramazan ayından sonraki diğer arabi aylara duyulan özlemdir.
mübarek olan sadece ramazan ayı değil ki.
ya da putperest araplara ait olup da mübarek olmayan ne var ki zaten?
arabça, arab yazısı, arab takvimi, arab kıyafetleri, arab örf ve adetleri her şey mübarektir!
sözün özü.. ramazan ayında yapılması dinen yasak olan şeylerin artık rahatça yapılabilecek olmasından kaynaklanan sevinç çığlığıdır.
uzun bir süre gündemde kalacak ve önemini koruyacak olan konudur.
günümüzde her türlü iletişim;
elektronik, elektro-mekanik araçların kullanımı ve yönetimi uydular üzerinden yapılmaktadır.
lazer teknolojisinin gelişmesi, oksijene gerek duymayan araçların rahatlıkla yakın uzaya gidip dönecek olmaları uyduların güvenliğini tehlikeye düşürmektedir.
akıllı devletler, güvenliğini başkalarına emanet etmeyen devletlerdir. zaten güvenlik emanet edilmez. gelecekte ortaya çıkabilecek tehditleri öngörerek gelecek planlamaları yapar.
herhangi bir savaş durumunda kimse kimsenin gözünün yaşına bakmaz. denizlerinizi, yer altını, hava sahanızı başkalarına emanet ederseniz,
"deprem" görüntüsü altında ülkenizi patlatırlar. sonra "vay canına!!..asrın felaketi ile karşı karşıya kaldık" diye timsah gözyaşları dökersiniz.
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |