Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
06sokratesBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Küçükken arkadaşıma "baban nerede çalışıyor?" diye sorduğumda bana cevap olarak "emekli sandığı" dediğinde "baban sandıkta mı çalışıyor gerçekten, emeklilerle birlikte sandığa nasıl sığıyor? O zaman sandık büyük olmalı" dediğim ve ne zaman bu kurumun adı geçse yaşadığım bu safça anıyı her zaman hatırlamama neden olan bir kamu kurumudur.
Yabancılaşma insanın kendi doğasından uzaklaşması ya da kopması anlamına gelir. Yabancılaşma denilince akla Kierkegaard, Sartre, Camus gibi varoluşçu düşünürler gelir. Albert Camus'un yabancılaşmayı en iyi anlattığı romanın adı "Yabancı" dır. Bu romandaki Meursault karakteri gerçekten de herşeye yabancıdır. Kendisine, topluma, toplumun dinine hatta sevgilisine bile yabancıdır. Romanda sevgilisi Meursault'a sorar: "Benimle evlenir misin? Meursault: "Evlensem de olur, evlenmesem de olur. benim için hepsi bir" der. Yabancılaşmanın etkisiyle hayata anlam veremeyen Meursault, romanın sonunda idama mahkum edilir. İdam kararına bile üzülmez. kendi yaşamına bile o kadar yabancı ki, idam kararı yüzüne okunduğunda bile; "yirmi beş yaşında ölmüşüm, yetmiş yaşında ölmüşüm ne fark eder ki? Hepsi bir" der.
Uykulu gözlerle en çok çay içilen ve genellikle dağ başında olduğu için yazın bile üşünülen mekanlar olarak bilinir ancak buna rağmen yine de bir çok kişiye egzotik gelir.
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |