Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

insanın neden yaratıldığı sorunsalı

paylaş araştır

 

  1. her insanın hayatında en az bir kez düşündüğü soru.

    dahası da var haşa allah'ın ihtiyacı mı var ki, bu dünyayı ve insanı yaratmıştır?neden bizi yarattı?,haşa beni yaratırken bana mı sordu?,neden şeytan gibi insanı doğru yoldan saptıran bir varlığa izin verdi?, cennet ve cehennem ne diye yaratıldı? soruları da akla gelmiştir.

    yüce alllah zariyat suresi'nin 56.ayetinde ''ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım'' buyurmuş,yalnız değiliz yani.

    asıl mülk sahibine mülkünü nasıl kullanacağı emrini verebilir misiniz?eşine komşuna bile karışamazken hemde.bu dünyada fani olarak bile sınırlarımız var,karışamıyoruz.alemleri,evreni bizleri yaradana nasıl diyebiliriz 'benden kulluk isteyemezsin' diye,verdiği nimetleri kullanırken soruyor muyuz?aksine onun verdiği nimetlerle ona isyan ediyoruz,onları kötüye kullanıyoruz.eğer kendisine tam itaat eden sorgusuz sualsiz her istediğini yapan varlık isteseydi zaten insana ne gerek vardı ,melekler zaten var,nefis ve irade vereceği insanı yaratacağını zaten kur'anda bildirmiş.bakara suresinin 30.ayetinde:

    (hani rabbin meleklere, "ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. onlar, "biz seni eksiksiz bilirken ve durmadan övgü ile tenzih ederken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?" dediler. allah "şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim" buyurdu.)

    bizim dünyaya gelmemizin adem havva ve yasaklı meyveyle alakası yok,onların yaptığı bir hata yok,onların hatası yüzünden burada değiliz,dinimizde kimse kimsenin günahını yüklenmez,şeytan yaradanın bilgisi dahilinde onlara vesvese verdi,çünkü zaten bildirilen birşey var,ve de bir sebep gerekiyor,elma olmazdı da başka bişey olurdu,sebep ne olursa olsun sonuç imtihan. peki neden imtihan oluyoruz,çünkü bize irade verilmiş,meleklerden farkımız bu,biz özel olarak yaratılmışız yani.bize bırakılmış,iyi ya da kötü,emir ya da yasakları seçebilme kapasiten varsa,sonucuna da katlanacaksın,insanoğlunu gönderdiği kitaplar ve dahi peygamberle uyarmış,başına gelecek sonuçları bildirmiş,bundan sonrası insana kalmış.cehennem için insanlar yaratılmamış,kötüler için cehennem yaratılmış.tahrim suresi 6 ayette:''ey iman edenler! kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun'' buyrulmuş.pir sultan abdal demiyor mu''cehennemde ateş yoktur,herkes ateşini bu dünyadan götürür'' diye.ne güzel söylemiş.

    allah insanları imtihana tabi tutmak suretiyle iyi kimseler ile kötü kimseleri, kendi akıllarını kullanarak yaratıcısını tanıyan ve ona kulluk eden insanlarla, akıllarını nefislerinin emrine veren nankör insanları birbirinden ayırmak istemiştir.aklını kullanırsan meleklerden üstünsün,aklını kullanmazsan ,nefsine uyarsan aşağıların en aşağısın,esfeli safilinsin.neden hata olduğunda müdahale etmiyor,kötülüğü engellemiyor diyemezsin, o zaman nerde kaldı sınav?,hangi öğretmen sınav sırasında a değil b yi işaretle demiş?var olan kötülükleri ''o'' istediği için yaratmıyor,biz ''o'' istediği için kötü olmuyoruz,bizim kötülük yapacağımızı bildiği için onu yaratıyor,çünkü onun ezeliyet sıfatı var.

    https://i.hizliresim.com/r5ddz3.jpg

    ve zaten bunu/imtihanı biz seçmişiz,insanoğlu yani.

    peki nerde muhtemeldir ki kalu bela/bezmi elest denen zamanda.yani bedenlerimiz yaratılmadan bulunduğumuz bir nevi ruhlar aleminde.bazı alimler bunu atomlarımızın yaratıldığı anda şeklinde diye de anlamışlar,sonuç yinede değişmiyor.

    bize "ben sizin rabbiniz değil miyim?" diye sordu. ruhlar da, "evet, bizim rabbimiz sen'sin!" dediler.

    şöyle ki;ahzab suresi 72. ayette

    "biz, emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik. onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. o cidden çok zalim, çok cahil bulunuyor."

    peki zalimliği cahilliği ne demek; bu cüz'i iradeyi yanlış kullanması, nefsin emrine vermesi...

    ve yine araf suresi 172 ayette ise:

    '' rabbin ademoğulları'ndan -onların sırtlarından- zürriyetlerini alıp bunları kendileri hakkındaki şu sözleşmeye şahit tutmuştu: ben sizin rabbiniz değil miyim? "elbette öyle! tanıklık ederiz" dediler. böyle yaptık ki kıyamet gününde, "bizim bundan haberimiz yoktu" demeyesiniz''. peki nedir nedir bu emanet; dini tekliflerin tamamı,farzlar, islamın emirleri, insana verilen her türlü nimet,akıl, yer yüzüne halife olma kabiliyeti.yaratanını, sıfatlarını, işlerini tecelliyatını ölçerek bilmek.

    bakara suresi 286 ayette buyrulmuş: "allah hiçbir nefse vüs'atini aşan (güç yetiremeyeceği) bir vazifeyi teklif etmez.

    ''''''biz istedik,bize verildi''''''

    ve yine kur'an-ı kerimin bir çok yerinde kıyamet günün de allahın adaletine hiç kimsenin itiraz etmeyeceği bildiriliyor,şöyle bir soru akıla gelebilir,''bana kimse birşey sormadı ki''

    dr zakir naik hocam şöyle diyor''hepimize unutturuldu,unutturulmasa imtihan olmazdı ki,kıyamet günü hepimiz hatırlayacağız,ve hiç kimse itiraz edemeyecek'''

    yine başka bir kudsi hadiste:

    ''ben gizli bir hazineydim,bilinmek istedim''' buyurulmuş.

    allah kendini tanıttırmak istiyor. her cemal ve kemal sahibi güzelliğini görmek ve göstermek ister,bizler bile güzel bir elbise giyince,iyi bir araba alınca hem kendimiz sevinmez,hemde bilinsin görülsün istemez miyiz? acıkmasaydık rezzak olan allahı anlamazdık,görmeseydik basar olan allahı anlamazdık,duymasaydık semi olan allah'ı bilmezdik..

    şair şiir yazar kendini ifade eder,mutlu olur,biz okuruz kendimizden birşeyler buluruz,ressam resim yapar,sergiler mutlu olur,biz bakarız,seyrederiz ruhumuz okşanır bunun gibi.onlar ihtiyacı olduğu için sanat icra etmiyorlar,zevk aldıkları için yapıyorlar.yaradanın cemalini görebiliyor muyuz şimdi,hayır,nasıl biliyoruz sıfatlarıyla.yarattı,göstermek istedi,gösterdi,bildik.

    bediüzzaman hazretleri bu meseleyi şöyle açıklamış:

    ''''allah da bu kainatı yaratmaya muhtaç olduğu için değil, sanat eserlerini görmek istediği, sıfatlarının tecellisini görmekten memnun olduğu için yaratmıştır.allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. ihtiyaç ayrıdır, bir güzel sanat yapmak ayrıdır. bir şair şiir yazarken, bir ressam resim yaparken, bir sanatçı bir sanat eserini ortaya koyarken, bunlara ihtiyacı olduğu için değil, bu işleri yapmaktan lezzet aldığı, zevk duyduğu için yapar..bunun gibi, allah da bu kainatı yaratmaya muhtaç olduğu için değil, sanat eserlerini görmek istediği, sıfatlarının tecellisini görmekten memnun olduğu için yaratmıştır.allah bu kainatı böyle harika bir sanat eseri olarak ortaya koymakla, her şeyden önce, dışa yansıyan isim ve sıfatlarının kainat çapındaki harika tecellilerini bizzat gözlemlemek ,sonsuz kudret, ilim ve hikmetinin tezahürlerini görmek istemiştir. allah'ın yaratmaktan duyduğu -kendisine layık bir şekildeki- memnuniyettir. çünkü;"her bir faaliyette bir lezzet; her bir işte bir zevk; her bir başarıya imza atmakta bir memnuniyet vardır. ve lezzet dahi, bir kemale müteveccihtir; belki bir nevi kemaldir.'''

    (tabi ki en doğrusunu yaradan bilir)

     
    (Bkz: kötülüğün neden yaratıldığı sorunsalı)(Bkz: dr zakir naik)(Bkz: allah'a göre zaman sorunsalı)
  2. Tanrı nın neden yaratıldığı sorunsalı olarak düzeltilmesi gereken başlık.

     
  3. yaratılmış bir şey ilah olamaz. insan, bir şeyin nasıl yaratılmamış ezeli ve ebedi olduğunu reddediyorsa, kainattaki bunca galaksinin, yıldızların, gezegenlerin ve dünyanın, havanın suyun insan yaşamına elverişli herşeyinde yaratılmadığına, kendi kendine oluştuğuna inanması kadarda ironik bir şey yoktur.

     
  4. gün geçmiyor ki, dinciler tarafından felsefenin konuları, üstelik felsefenin diliyle gündeme getirilmesin sayın seyirciler. sorunsal he mi? bravo doğrusu... ilerleme var. sorunsal diyenler yavaş yavaş olayda bir sorun olduğunu da kabul etmeye başlamışlar demektir. alaa....

    gelgelelim, felsefenin alanına giren böyle "netameli" konularda, felsefe diliyle konuşulur. önkabuller bir kenara bırakılır, kaynağı mâbâdınız olan örnekler verilmez. bediüzzaman hazretleriymiş, pir sultan abdalmış bunları geçeceksin bir kere. bilimin dilini kullanarak dinsel-metafizik örneklerle sonuç alamazsın. dincilerin düştüğü bir çok yanlıştan biri de bu. logical fallacy kısacası... felsefede akinalı tomas, aziz agustinus, hristiyanlıkla olayı bağdaştırarak bu gibi ucuz felsefe dilini literatüre soktu ama, bir tanrı ispatı hala göremedik. heyecanla bekliyoruz. ahahaha... onların bıraktığı yerden bayrağı devralan günümüz dincileri de kıvranıp duruyorlar.

    ayrıca yukarıdaki deli saçması entride genel anlamda tasavvufi çıkarımlar görüyorum. tasavvuf da manyaklıktır. kendini mal ilan etmenin çetrefilli yoludur. tasavvufi bilgilerle anca fenafillaha ulaşırsınız. o da kafayı yemek şartıyla. din işiyle kafayı bozmuş tipler, lütfen allahlarını başka yerde ispatlamaya çalışsınlar.

    felsefede, insanın neden yaratıldığı diye bir sorunsal yoktur.

    insanın yaratılması diye bir şey yoktur.

    binaenaleyh, yaratılma diye bir şey yoktur.

    felsefede ontoloji vardır. varlık felsefesi yani. Bir bütün olarak varlığı ele alan ve var olanların en temel niteliklerini inceleyen felsefe dalıdır.

    metafizik nasıl diye sorarken, ontoloji nedir diye sorar. hak verirsiniz ki, nasıl'ın sonu yoktur. ucu açıktır. dinciler burada nasıl'ın tek kaynağı olarak, işlerine öyle geldiği için tanrıyı gösterirler. platon'dan beri bu böyledir. ama çıkmaz bir sokaktır. elde hiçbir zaman kesin bir bilginiz yoktur, olamaz. o nedenle uydur uydur ipe diz türünden çıkarımlar yaparlar. kimin yazdığı belli olmayan bir kitaptan ayetler paylaşarak, meczupların deli saçması sözlerini alıntılayarak akılları sıra yaratılma diye kendi uydurdukları bir kavrama açıklama getirmeye çalışırlar. tasavvufla bu işi çözdüğünü düşünen o dünyada kendini eğleyebilir. yok, hepimiz kulluğu kabul etmişiz de, yok bize unutturulmuş da, yok imtihan varmış da, yok allah sanatçıymış da, bilinmek istermiş de... deli zırvası, çocuk masalı hepsi. bu dünyada 60 yıl boktan bir hayat yaşa, boktan hayatın için allaha her gün küfret, bunun için bir de "ebediyyen" cehennemde yan. ne güzel adalet yahu. 60 yıllık küfrüme karşılık, ebediyyen beni yakacak olan allaha selam eder, yüzüme bakmaya cesareti olursa bir o kadar da öbür tarafta sövmek isterim. öyle allaha böyle muamele... işine gelirse.... sanki yaratırken bana sordu da, bir de utanmadan ceza verecekmiş. sanatını sevsinler senin...

    allahçılık, dincilik vb. sizi bir yere vardırmaz gençler. tam tersine köreltir. potansiyelinizi yer. sizi mallaştırır yukarıdaki örneklerde göreceğiniz üzere...

    sen bir yaratıcının varlığına inanıyorsan bu senin için sorunsal olmamalı.

    kendi haline bırakılmalısın o kadar.

    ama gelip burada saçma sapan alıntılarla, kendi sefil varlığına kanıt arıyorsan kusura bakma ama, yanlış yerdesin.

    daha önce de söyledim, tekrar ediyorum.

    bir yaratıcının varlığı kesin olarak bilinemez. biz buna kısaca yoktur diyoruz. olmasına gerek yok çünkü. eğer olsaydı bile, onun iletişim şekli böyle olmaz, kullandığı dil insani olmaz, gönderdiği kitaplar bu kadar boş ve saçma olmaz, yaratıcılık böyle olmazdı. hele hele, bir tanrı varsa bile, bu kesinlikle arabın allahı olamaz. o la maz. bu açık ve nettir sevgili mü'minler. siz yine de inanmaya devam edin ama komik komik, çöl bedevi putlarından biri olan allahı bu işe katmayın. o sıradan bir arap tanrısıdır o kadar. ne evreni bilir, ne galaksiyi, ne yıldızı, ne uzayı... deveden başka hayvan, hurmadan başka yemiş bilmeyen tanrı mı olur allaaaşkına, güldürmeyin insanı. ahahaha...

    inanmak bir hastalıktır. cevapların az olduğu zamanlarda dinleri ve tanrıları yaratan insan, onlara inanmanın kafa konforuyla akıl ve mantıktan uzaklaştı. müzelere kaldırılacaksınız bir sonraki yüzyılda. bu topraklarda binlerce yıl kibele'ye tapıldı. kibele... efsanevi tanrıça... şimdi kim hatırlıyor adını?? kızlara verilen sibel isminde kaldı sadece hatırası... allah da böyle, diğer tanrılar da böyle yok olmaya mahkumdur. günlerin getireceğinin karşısında kimse duramaz. o günler gelene kadar saplantılarınızla size mutluluklar dilerim.

    imtihan ediliyor olduğunuz sanrısından kurtulursanız, allah denen hayali varlığa ihtiyaç olmadan da işlerin nasıl yürüyor olduğuna şaşırır kalırsınız. inanmak isterseniz, inanmak sizi rahatlatıyorsa elbette inanın, devam edin. önemli olan sizin mutluluğunuz. ancak, saçma sapan kitaplardan alıntılar yaparak, kulluk söylevi çekmeye çalışırsanız karşınızda beni bulursunuz. aptallığa tahammülüm yok zira.

    selam ve dua ile...

     
  5. insanın kendi kendini delirtme çabaları.

     
    (Bkz: felsefe yapmak)
  6. butun kotuluklerin,butun gunahlarin atasinin,ozunun kibir oldugunu anladigimiz konu.seytanin actigi cigir.o da kendini ustun gorup yakistiramamisti kendine.insanoglu gordugu tasa bile inanabiliyorda,onca mucizeye ragmen sonsuz bir ustun guce inanamiyor,nefsini kiramiyor.kendi nefsime guvendigimden ,bir halt zannettigimden degil de uzuldugumden serzenisim,beklentim oldugundan belki.herkesin tanrisi var,herkesin tanrisi kendisi gibi,ruh sayisinca yaradana ulasabilinecek yol var aslinda.adim atmak gerekiyor,yakin zamanda adim attigim bir konudan biliyorum.yillarin kaybindan biliyorum.nasip akildan ustundur.nasip herkese nasip olmuyormus.

     
  7. Ahkâm kesmek için yaratılmamıştır ancak her ne olduysa önüne gelen her yerde ahkâm kesmeyi, hakaret etmeyi ödev bilmiştir, üstteki üye gibi.

     
  8. insan evriminin henüz tamamlanmamış olmasıyla ilgili sorulan sorudur. insan yaratılmamış evrilmiştir.

    insan düşünme gücüne eriştiği andan itibaren anlam veremediği soruları bilgisi ölçüsünde yanıtlamıştır. yaşadığı ortamda oluşan olaylara bilgisi orantısında nedenler bulmuştur.

    ben nasıl oldum! kimin eseri?

    arkadaşı öldü! neden öldü? nereye gitti?

    yıldırım düştü! neden düştü?

    deprem oldu! neden oldu?

    bir tanrı figürü oluşturma ihtiyacı doğmuştur. Tüm soruları yanıtlıyor nede olsa.

     
  9. yüzbinlerce yıllık insan tarihinde hep cevabı aranan sorulardan biridir. bilimin gelişmesiyle özellikle son 200 yıldır insanlığın elindeki veriler, dinlerin bu soruya verdikleri yanıtları çürütmüştür. daha öncesi olmadan, bugünkü haliyle insan denecek bir canlı hiçbir zaman birden ortaya çıkmamıştır, doğadaki diğer tüm canlılar gibi milyonlarca yıllık evrimin sonucunda meydana gelmiştir.

    eldeki kanıtlara rağmen insanın yaratıldığını savunan insanlar, bunu dini inançlarının sınırlaması sebebiyle yapmaktadır, dinleri bu konuda bir açıklama yapmamış olsalardı sorunsuz şekilde evrimsel süreci kabul ederlerdi. örneğin dünyanın yuvarlak oluşuna veya olmayışına dair dinlerinde net bir bilgi olmaması sebebiyle dindarların çok büyük kısmı dünyanın yuvarlak oluşunu kabul eder. yani bu insanlar için bir şeyin gerçekliğinin ölçüsü dine uygun olup olmamasıdır, bilime uygunluğu ancak dine de uygunluğu varsa kıymetlidir.

     
  10. Başlık yanlış öncelikle....

    Yıldız tozuyuz. Net...

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.